Şubesi'ne müvekkilleri tarafından 06.12.1999 tarihinde 55.000 USD tutarındaki mevduatın 88 gün vadeli olarak yıllık net %19 faiz oranı üzerinden yatırıldığını vade sonunda mevduatın 57.514 USD'ye yükseldiğini ancak vade gelmeden ... A....ye BDDK tarafından el konularak bankacılık yapma izninin kaldırıldığını ve yönetimin ...’ye devredildiğini, bankanın daha sonra ... Bank A....ile birleştiğini,ve ... Bank A....nin de...Bank'a satıldığını, bankada bulunan davacılar mevduatının, ... Bank ... Ltd adlı banka hesabına aktarıldığını ve ... mevduatının da sigorta kapsamı dışında olduğu gerekçesi ile mevduatın ödenmediğini, böylece mevduat sahiplerinin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 55.000 USD tutarındaki mevduatın şimdilik 5.000 USD'sinin davalı bankadan tahsiline ve yatırıldığı tarihten itibaren de yıllık %19 oranındaki akdi faizin uygulanmasına karar verilmesinin talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 55.000 USD’ye yükseltmiştir....
Bank Ltd'nin fona devredildiğini, ... yetkililerinince mevduatın güvencede olduğu, faiz ödemelerinin kendileri tarafından yapılacağının taahhüt edildiğini, ... hesaplarında biriken paraların halen ... havuzunda bulunduğunun sabit olduğunu, ... hesabına yatırılan paranın kıyı bankasının ... A.Ş'deki hesabına havale edildiğini, bu itibarla mevduatın ödenmesinden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 1.000,00 TL'nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, ... A.Ş ile ... ... ... Bank Ltd'nin birbirlerinden farklı tüzel kişiliklerin bulunduğunu, ... A.Ş'nin talimat doğrultusunda havale işlemi yapmasından başka bir ilgisinin olmadığını, fon aleyhine dava açılamayacağını, davacının ... hesabına yatırdığı paradan müvekkilinin prim kesintisi yapmadığını, sisteme katkı sağlamayan bu tür mevduatın güvence kapsamında bulunmadığını, ödeme yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ......
İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/04/2006NUMARASI : 2006/248-271 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) Şikayetçi vekilinin temyiz dilekçesi harçlandırımadığı gibi temyiz defterine kaydı da yapılmadığından adı geçenin temyiz dilekçesinin REDDİNE;2) Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;İcra müdürlüğünün 02.03.2006 tarihli yazısı borçluya ait mevduatın haczi niteliğinde değildir. Şikayetçi bankadan istenilen hususlar bu takip yönünden alacağın tahsili ve takibin sonuçlanması için gerekli ve zorunlu bulunmamaktadır. Bu durumda, Bankacılık Kanunu'nun 73/3. maddesi de gözetilerek adı geçen bankadan borçluya ait ilgili dosyadaki tüm evrak örneklerinin gönderilmesi istenemez. İcra müdürlüğünün söz konusu istemi İİK'nun 359. maddesi kapsamında da değildir....
Esas sayılı dosyasından da dava açıldığını, davacı şirketin SGK ya iddia edildiği üzere bir borcunun da bulunmadığını, davacı şirkete atfedilebilecek müterafik bir kusur bulunmadığından davalı bankanın usulsüz bankacılık işlemi sebebiyle mükerrer yaptığı ve iade edilmeyen 436.196,04-TL zarardan sorumlu olduğunu, kısmi dava olarak, davalı bankanın usulsüz bankacılık işlemi sebebiyle mükerrer yaptığı ve iade edilmeyen 436.196,04-TL zararın 10.000,00-TL sinin 26.04.2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....
AŞ’nin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 9.7.2001 tarihli kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildiği anlaşılmaktadır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111.maddesinde “tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kurulmuştur” denilmekte olup, anılan yasanın 142.maddesinde de “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesince bakılır....
, kurallara uygun davranan kişilerle olan bankacılık ilişkisinin sona erdirilemeyeceğini, soyut ifadelerle ticari ilişkinin sona erdirilmesinin haksız fiil niteliğinde olduğunu, taleplerin soyut olmadığını, davalı bankanın bankacılık ilişkisini sonlandırmadaki sığındığı sebeplerin soyut ve haksız olduğunu, ihtarla hesaplarda işlem kabul edilmeyeceğinin bildirilmesine rağmen, cevap dilekçesinde hesapların kullanıma açık olduğunun belirtilmesinin tutarsız olduğunu, müvekkilinin internet ve telefon bankacılık işlemi yapma yetkisinin iptal edildiğini, bu nedenlerle ithalat işlemlerinde sıkıntı yaşandığını, geçerli bir neden olmadan müvekkillerinden habersiz şekilde hesapların kapatılmasının haksız fiil niteliğinde olduğunu, müvekkillerinin banka hesaplarına ulaşmaması nedeniyle müşterileri nezdinde itibarının zedelendiğini, hesaplara gelen ödemelerin kontrol edilememesi nedeniyle iş kaybı yaşandığını, tüm bu süreçte müşteri temsilcisi ile temas kurulamadığını, müvekkiline bankada işlem...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, davacının, davalı banka nezdinde bulunan hesabından, internet yolu ile yapılan hileli işlemler sonucu 3. şahıslarca çekilen para nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın, internet bankacılık hesap sözleşmesinin diğer tarafı olan davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 01/07/2021 NUMARASI: 2021/584 2021/579 DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) Taraflar arasındaki davada Bakırköy 5. Tüketici ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; dava dışı hak sahibine ödenen bedelin rücuen davalı ZMM sigortalısından tahsili maksadıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesince,"...sigortalı olan ... plakalı aracın dosyaya sunulan kayıtlar doğrultusunda ... A.Ş adına kayıtlı olduğu, sigortalı aracın dava dışı şirket adına kayıtlı olması sebebiyle tüketici konumunda olduğunun kabul edilemeyeceği ve 6502 sayılı yasanın 3. maddesindeki tüketici vasfını taşımadığı.." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 5....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 2/B arazisi niteliğindeki taşınmazın kullanım hakkının dava dışı kişiye devir ve satımında davalının ve dava dışı Bülent Kurt'un aracılık ettiği, alıcının satıştan vazgeçmesi üzerine yaptığı ödemenin iadesini talep ettiği, tahsil edilen tutarın davalıya ödenen aracılık bedeli de dahil olacak şekilde tamamının dava dışı alıcıya davacı tarafından iade edilmesine rağmen davalının aracılık bedeli olarak aldığı ve iade etmediği 50.000,00 TL nin tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız itirazın iptali ile alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, aracılık hizmeti verdiğini davanın haksız olup reddini savunmuştur....
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanunun 2. maddesinde; "Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” denilmekte, aynı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. 6502 sayılı Kanuna göre, davalı sigortalı tüketici, taraflar arasında yapılan sigortacılık hizmeti ise; kanunun tanımladığı anlamda tüketici işlemidir. 6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin...