nin 2016/14514 Esas 2018/6671 Karar sayılı ilamında "munzam zarara dayanan talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır ve BK'nın 105'inci maddesinde zamanaşımı yönünden de ayrık özel bir hüküm getirilmemiş olup, bu alacağa da BK'nın 125'inci maddesindeki, on yıllık zamanaşımı uygulanacaktır. Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00- TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
Kanun hükümlerinin açık lafzından da anlaşılacağı üzere, munzam zarar; borçlunun temerrütü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zarardır. Alacaklı, temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararının borçludan tahsilini talep edebilir. Ancak munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Diğer bir anlatımla fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır (HGK'nın 31.10.2007 tarih ve 2007/11-668 E.-2007/798 K. ilamı). Soyut anlatımlar, muhtemel kar kayıpları, elde edilmesi tahmin edilen gelir kalemleri munzam zararın ispatı için yeterli değildir....
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak ve alacak henüz tahsil edilmediğinden munzam zararın oluşmayacağı kanaatiyle munzam zarara ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiş isede, munzam zarar talep edilebilmesi için alacağın tahsili gerekmez. Mahkemece, bu husus ve Borçlar Kanunu' nun 105/2. maddesinde düzenlenen munzam zarar alacağına ilişkin şartlar değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Davacı ayrıca takip talebine faiz isteğini sonradan eklediği gerekçesiyle faiz kısmı iptal edildiğinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faiz talebinde bulunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da kanuni faiz 33.907,40 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak mahkemece ,davacının bu talebi alınan raporda alacak henüz tahsil edilmediğinden faizin kabul edilemeyeceği ve bilirkişi tarafından faiz yönünden hesaplama yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir....
Bunun dışında, alacaklının uğradığı zarar, temerrüt faizinin üzerinde gerçekleşmişse B.K.nun 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar gündeme gelir. Öncelikle “munzam zarar”ın hukuki tanımı ve kapsamı üzerinde durulmasında yarar vardır. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ... olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Başka bir anlatımla, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabilir. B.K.nun 105. maddesi, kaynağı ne olursa olsun, temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Borcun kaynağı haksız fiil, sözleşme, nedensiz zenginleşme, vekaletsiz ... görme veya kanun olabilir. Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir....
Munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/3637 Esas 2019/2805 Karar sayılı kararı)....
kurları, -------- oranları, banka vadeli mevzuat faiz oranları, asgari ücrete ilişkin değişim verileri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu; 2.012,74-TL olarak hesaplandığı, Bu tutardan davacı tarafından icra dosyasından tahsil edilmiş 57,39 TL, tutarının ve tahsil edilen maddi tazminat tutarı 1.776,62-TL nin düşülmesi neticesinde davacının talep edebileceği munzam zarar tutarının 178,73-TL olduğuna ilişkin..." yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Aşkın (munzam) zarar, alacaklının temerrüt faizini aşan zararlarını ifade eder....
bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, munzam zarar istemine ilişkin olup mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek “davacının talep edebileceği 58,92 TL tutarında munzam zarar alacağı kalmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Karara karşı davacı vekili, açılan davanın, TBK'nın 122. maddesinde düzenlenen munzam zarar istemine ilişkin olduğunu, uyuşmazlığın TBK'nın 131. maddesi uyarınca çözümlenmesinin doğru olmadığını, ibranameye konu dava ile eldeki dava konusunun farklı olduğunu, sözü geçen dosyayla ilgili düzenlenen ibranamenin eldeki davayı bağlayacak niteliğinin bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstanbul Anadolu 4....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (...). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. 17. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....