Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 23.01.2008 Tarih ve 2008/1 Esas – 2008/22 Karar sayılı veraset ilamına istinaden 23.01.2008 tarihli tescil istem belgesi ile adına intikal yaptırdığı, 12.03.2008 tarihinde payını diğer davalı ve taşınmazda paydaş olan 'ye satış suretiyle devrettiği, davacının davalı ... ve dava dışı mirasçı ...'ı hasım göstererek 2008/1 Esas – 2008/22 Karar sayılı veraset ilamının iptali için dava açtığı ve yargılama sonunda sözü edilen veraset ilamının iptaline karar verilerek davacı ve dava dışı ...'ın da mirasçı olduğunun belirlendiği, davacının davalı ...'ye yapılan devrin yolsuz olduğunu ileri sürerek dava konusu 1/2 pay için davalı adına olan kaydın iptali ile murisin mirasçıları adına tesciline, olmadığı takdirde miras payı oranında bedele karar verilmesini istediği, dava dışı ...'ın eldeki davaya muvafakat ettiği anlaşılmaktadır. Somut olaya gelince; 12.03.2008 tarihli resmi senette davalı ...'yü abisi olan dava dışı vekili ....'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava konusu taşınmazların kadastro tespiti 1965 yılında yapılıp bir kısmı itiraz edilmeden bir kısmı komisyon kararı ile... adına kesinleşmiş olup, daha sonra intikal ile davacıların miras bırakını ...'ya geçmiş olduğuna ve davacılar; kadastrodan çok sonra murisleri ...'dan gelen mirasın intikali sırasında yasal mirasçı olmadığı halde nüfus kaydında mirasçı olarak görünmesi nedeniyle davalı ...'ya yapılan intikalin hatalı olduğunu ve yine murisleri ...'in eşi ...'nın hissesinin de muvazaalı olarak davalı ...'ya devrildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açtıklarına göre kadastro öncesi nedene dayanmadıklarından; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 30.01.2019 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz inceleme görevi 1....
. - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...’nun 6.3.2007 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak müvekkillerinin kaldığını, davalının murisleri ile yirmi yıl kadar nikahsız olarak yaşadığını, ancak murislerinin ölümünden 7-8 yıl önce ayrıldıklarını, davalı tarafından girişilen icra takibine konu bonodaki imzanın murislerine ait olmadığını belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapılması nedeniyle tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takibe konu senetteki imzanın ...’na ait olduğunun bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, takibe konu senetteki imzanın davacıların murisi ...’na ait olmadığının ... Polis Kriminal laboratuarı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden aldırılan raporlarla tesbit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
ün kızı olduğunun tespiti ve nüfusa tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, annesi ...'ün nüfus kaydında dul ve çocuksuz göründüğünü, aslında ... ile evli olup tek çocuklarının da kendisi olduğunu bildirerek, ... hanesine eşi olarak kaydedilmesini ve kendisinin de onların çocuğu olarak tescilini istemiştir. Dosyanın incelenmesinden, ...'ün 2009 yılında öldüğü ve mirasçılarının tamamının (mirasçısı bulunmadığı takdirde Maliye Hazinesinin) davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince, "Davacının davasının kabulü ile, muris T6 ölüm tarihi itibariyle terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile davacı açısından mirasın reddine, " karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin terekesinin borca batık olup olmadığının mahkemece yeterince araştırılmadığını, tapu, trafik tescil şube müdürlüğü, bankalar, icra dairelerinden alacağı ve borcunun araştırılması gerektiğini, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLER: Banka ve icra dairelerine yazılan müzekkere cevapları, araç kaydı vs. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEP : Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Murisin ölüm tarihinde ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK. md. 605/2)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddinin tespiti davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.10.2014 gün ve 2014/15951-17642 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, davacıların murisi ...'nin 06.01.2012 tarihinde vefat ettiğini, aleyhine ... tarafından 637.238.00 TL'lik alacak davası açıldığını, borcunu karşılayacak aktif malvarlığı olmadığını ileri sürerek murisin terekesinin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
Yine aynı kanunun 580. maddesine göre ise, mirasçı olabilmek için murisin ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır. Mirasın açıldığı anda sağ olan mirasçı sonradan ölürse, onun miras hakkı kendi mirasçılarına kalır. 4721 sayılı TMK'nın 495. maddesine göre; murisin birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur. Murisin çocukları eşit olarak mirasçıdırlar. Altsoyu bulunmayan murisin mirasçıları ana ve babasıdır. Muristen önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara geçer (TMK m. 496) . Somut olaya gelince; muris ....'nin 29.01.1932 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak oğlu ... ve kızı ...'a kalmıştır. Murisin oğlu ... 24.05.1970 tarihinde vefat etmiş ve geriye mirasçı olarak oğlu ... ve kızı ..... (...) kalmıştır. ... ise 07.12.1999 tarihinde .... ile evli olarak vefat etmiş ve geriye boşandığı eşi ....'dan olma oğlu ...'...
un 01.06.2000-05.01.2001 tarihleri arası hizmet akdine tabi çalışmalarının sigortalı hizmet olarak tespiti ile 05.01.2001 tarihinde ölümüyle sonuçlanan olayın 506 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında iş kazası olduğunun tespitine karar verildiği,” kararın 10. Hukuk Dairesi tarafından 29.01.2009 tarih, 2007/21040 E, 2009/755 K. sayılı ilam ile onandığı, davacının 25.11.2009 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, bu tahsis talebi üzerine, davalı Kurumca ölüm tarihinden itibaren 5 yıl geçtiğinden 01.10.2008 tarihi itibariyle gelir bağlandığı anlaşılmıştır. Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 99. ve 5510 sayılı Yasanın 97. maddeleridir. Sigortalı babanın ölümü tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 99. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar....
Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacı ile değil, sadece, çocuğu doğran kadının kim olduğunun tespiti amacı ile dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemi ile açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalar da, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; İkincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve "genetik Annenin kocası olmayan" kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır....
ın davacının babası olduğunun tespiti ile aylık 1.500 TL nafaka istenmiş, davanın kabulüne dair ilk karar, taraf teşkilinin sağlanması, nafaka yönünden araştırma yapılması ve babalık iddiasına dair DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile davalının davacının babası olduğunun tespiti ile açık lisede okuyan ergin davacı lehine aylık 600 TL nafakaya hükmedilmiştir....