Davacı ve mirasçı olan T1 murisi T2 14/06/2021 tarihinde ölmüş olup dav,a eşi olan yasal mirasçı tarafından 3 aylık yasal süre içinde açılmıştır. Miras 3 ay içerisinde reddolunabilir.(M.K 606 mad.) Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını, daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri, vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. 6100 Sayılı HMK'nın 382/c-7. maddesinde mirasın gerçek reddi beyanının tespiti ve tescili isteminin çekişmesiz yargı işi olduğu, Yasanın 383. Maddesinde de çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. 4721 Sayılı TMK'nın 609. Maddesinin 4. Fıkrasında ise "Süresinde yapılmış olan red beyanı mirasın açıldığı yer Sulh Hukuk Mahkemesinde özel kütüğe yazılır....
Ü..l'ın mirası reddetmesi üzerine çocuklarının mirasçı durumuna düştüğünü belirterek müşterek çocuklar yönünden de mirasın reddine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmişlerdir. TMK'nın 426/1. maddesinde, "Bir işte yasal temsilcinin menfaatiyle küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa..." ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen kayyım atayacağı düzenlenmiştir. Olayımızda da küçükler ile davacılar arasında menfaat çatışması meydana geldiği kabul edilmelidir. Mirası reddeden baba da terekede mirasçı olarak hak sahibi olup, babanın hukuki yararı ile çocukların hukuki yararı çatışmaktadır. Bu nedenle TMK'nın 426. maddesi gereğince, küçükler Enes ve B... N.. Ü..'ın hak ve menfaatlerinin korunması için küçükleri temsilen kayyım tayin edilip davanın incelenmesi gerekirken velileri tarafından açılan davanın görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır....
borç bıraktığını, davalılar tarafından müvekkillerinin murisi T10 aleyhine icra takibi başlatılmış olup, murisin vefatı nedeniyle müvekkillerinin yasal mirasçı konumunda olmaları nedeni ile müvekkillerine de ödeme muhtırası tebliğ edildiğini, bununla birlikte davalı şirketler tarafından murisin borçları sebebiyle müvekkillerinin sürekli aranıldığını, müvekkillerinin bu nedenle borca batık olan terekenin borçlarını ödemek ile karşı karşıya kaldıklarını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Daireleri kararları ışığında, terekenin borca batık olduğunun tespiti için, tereke alacaklıları aleyhine dava açılabileceğini, bu davanın her hangi bir süreye tabi olmadığını, bu davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu hususu açıkça ortada olduğunu bildirerek mirasın borca batık olduğunun tespiti ile müvekkillerinin mirasçılıklarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; Babalık (Tanıma Beyanının Tespiti) isteğine ilişkindir. Davacı taraf, İlk Derece Mahkemesi kararının tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; Somut olayda; TMK'nun 295 ve 296. Maddelerinde tanıma ve babalık hükümlerine yer vermiştir. Tanıma babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu yada resmi senetle veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Burada davacının seçimlik hakkı vardır. Mahkemece yapılacak iş davacının tanıma beyanının tespiti ile nüfus müdürlüğüne bildirmekten ibarettir. Sonuç olarak; Davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile yukarıda izah edildiği şekilde işlem yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
Ancak dosya kapsamı itibari ile davacı tarafça...’e yönelik olarak alınan gaiplik kararına karşın, mahkemece davacının, hakkında gaiplik kararı verilenin mirasçısı olup olmadığı, gaip...’in başkaca mirasçısının bulunup bulunmadığı, bir başka anlatımla davacının mirasçı sıfatı ve bunun sonucu olarak aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığı incelenip değerlendirilmiş değildir. Bu kapsamda, mahkemece öncelikle değinilen hususlar üzerinde durularak davacının mirasçı sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir 2- Kabule göre de, dava dosyası kapsamı itibariyle, davacının oğlu ...’in 06/09/1999 tarihinde ... ilçesinden Türkiye’ye giriş yaptığı ve aynı gün adı geçen ilçeye coğrafi olarak yakın olan ... ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tereke tespiti ... ile ... aralarındaki tereke tespiti davasının kabulüne dair Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.04.2013 gün ve 121/50 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi mirasçı ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s.K. md.17). İstek ve hüküm 4721 sayılı TMK.nun 589 ve devamı maddeleri gereğince terekenin tedbir niteliğinde tespiti ve hak sahiplerine intikal etmesini sağlamak için alınması gereken tedbirlere ilişkindir. Hak sahiplerinin istihkak davası açmaları her zaman imkan dahilindedir. Kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğin ölümü sebebiyle konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusurlu olduğunun tespiti ile davacıya mirasçı olamayacağının tespitine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
K A R A R Davacı, Yasa uyarınca bakmakla yükümlü bulunmadığı üvey annesine haksız sağlık karnesi temin ederek, kullanmasını sağladığı gerekçesi ile kurumca talep edilen sağlık gideri ve yasal faizi toplamı olan 14.005,34-TL borcu bulunmadığının tespiti ile Kurum işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Babalığın Hükmen Tespiti, Tazminat, Nafaka Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dava dilekçesinde; 01.09.2015 tarihinde doğan çocuğun babasının, davacının 24.03.2015 tarihinde boşandığı... olduğu ileri sürülerek davalının çocuğun babası olduğunun tespiti ile tazminat ile çocuk için nafaka istenmiştir....