in, bu hatalı kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, babalığın hükmen tespiti davasından nüfus kaydının düzeltilmesi davasının tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi ve biyolojik baba olduğu iddia olunan ... yönünden açılan babalığın tespiti davasında ise kayıt düzeltme davasının sonucu beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak kayıt düzeltme davası yönünden görevsizlik kararı verilmiş, ancak kayıt düzeltme davasının kesinleşmesi beklenmeksizin ...'in babalığına hükmedilmesi üzerine; hüküm, yasal mirasçı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında ergin çocuk tarafından açılan babalığın tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemizin 18.05.2017 tarihli ve 2017/12018-7299 sayılı bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur....
Murisin borca batık olduğunun tespiti için ölüm tarihi itibari ile tüm aktif ve pasiflerinin araştırılarak, bu hususların tespitinin ardından bilirkişi incelemesi ile murisin terekesinin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. TMK'nın 610/2. maddesinde "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez" hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir....
GEREKÇE: Dava 2942 sayılı kanunun 10.maddesine göre açılan kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasıdır. Tapu kaydı maliki T3'ün ölü olduğu tespit edilmiş ve mahkemece davacı vekiline veraseti alıp mahkemeye sunması için yetki ve süre verilmiştir. Davacı vekili T3'ün verasetini alıp mahkemeye sunmamıştır. Nüfus kayıtlarına göre mirasçı olduğu iddia olunan iki kişiye tebligat çıkartılmıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup re'sen incelenir. Taraf teşkili yapılıp yapılmadığı bu aşamada denetlenmediğinden dosyanın geri çevrilmesine, davacı tarafından mahkemeden alınan yetkiye istinaden veraset ilamını alıp mahkemeye sunması istenmesine davaya dahil edilmeyen mirasçı olup olmadığı kontrol edilerek, tebligat yapılmayan mirasçı varsa tebligat çıkartılarak dava sonra dosyanın Dairemize gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiştir....
Böyle olmakla birlikte uzman, raporunda, babanın, bakım ve eğitim yönünden şartlarının anneye göre daha iyi olduğunu, babayla duygusal bağ geliştirebilmesi için çocuğun velayetinin babaya bırakılmasının uygun olacağı yönünde görüş bildirmiş, mahkemece de uzmanın görüşü esas alınarak velayet babaya bırakılmıştır. Velayetin düzenlenmesinde aslolan çocukların üstün yararıdır. Üstün yarar belirlenirken de çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi esas alınır. Ana ve babanın istek ve tercihlerine çocukların üstün yararı ile bağdaştığı ölçüde değer verilir. Çocuğun, annesinin yanında mutlu ve huzurlu olduğu, anneyle arasında olumlu duygusal bağ geliştiği görülmektedir. Babanın koşullarının daha iyi olması, velayeti ona bırakılması için tek başına yeterli bir sebep değildir. Babayla duygusal bağ eksikliği, tesis edilecek uygun süreli kişisel ilişkiyle geliştirilebilir....
Davacı üvey annesi Yasmin'den mirasçı olamaz. Üvey annenin mirası kendi füruğuna ve sağ kalan eşe geçer. Sağ kalan eş olan babanın payını (babanın ölümü halinde) tüm çocukları paylaşır ki buna göre; davacının babası 09.02.1964 yılında vefat etmiş; üvey kardeş Nazo babadan sonra 1977 yılında vefat etmiş; üvey anne Yasmin'in vefat tarihi bilinememekte birlikte dosya içerisine gelen 22.04.2015 tarihli cevabı yazıda 2410.1939 tarihinde Yasmin'in ölü olduğunun bildirildiği görülmekle; davacının Yasmin'e mirasçı olmasının mümkün olmaması sebebiyle mirassçılık belgesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile doğru sonuca ulaşıldığı görülmüştür....
Sayılı icra takibi dosyasından icra takibi başlatılmış olup, Murisin vefatı nedeniyle yasal mirasçı konumunda olması nedeniyle müvekkile ödeme emri tebliğ edilmiş olduğunu, müvekkilinin bu nedenle borca batık olan terekenin borçlarını ödeme ile karşı karşıya kalmış olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Hukuk Daireleri kararlan ışığında, terekenin borca batık olduğunun tespiti için, tereke alacaklıları aleyhine dava açılabileceği, bu davanın herhangi bir süreye tabi olmadığı, bu davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu hususu açıkça ortada olduğunu, hâlihazırda davalıdan başka alacaklı tespit edilemediğinden huzurdaki davada yalnızca davalıya karşı husumet yöneltilmiş olduğunu, müvekkile bağlanan yetim aylığının terekeye dahil olmadığını bildirerek mirasın borca batık olduğunun tespiti ile müvekkilin mirasçılığının kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir....
Kadastro tespiti esnasında bilirkişi ve muhtar olarak görev yapan kişilerin hayatta olup olmadıkları ilgili kolluk kuvveti aracılığıyla tespit edilmeli, hayatta olduklarının anlaşılması halinde yapılacak keşifte tanık olarak beyanlarına başvurulmalıdır. Bu kişilerin hayatta olmadıklarının anlaşılması halinde taşınmazın evveliyatını, kullanımını bilen, görgüye ya da duyuma dayalı bilgisine başvurulabilecek köyün yaşlı kişilerinin tespiti sağlanıp taşınmaz başında tanık olarak dinlenilmelidir. Tüm bu araştırmalar sonucunda; temyiz eden ... ile taşınmaz maliki muris ... arasında irs bağının bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmelidir. Temyiz eden ...'nun muris ... mirasçısı olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi halinde davanın reddine karar verilmeli, taşınmaz malikinin mirasçısı olduğunun tespit edilememesi halinde ise davanın kabulüne karar verilmelidir....
Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 335. maddesinde ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu, 336/1. fıkrasında evlilik devam ettiği sürece anne ve babanın velayeti birlikte kullanacağı düzenlenmiş ve "çocuğun temsil edilmesi" başlıklı 342. Maddesinde de ana ve babanın, üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisi oldukları belirtilmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemeler uyarınca anne ve babanın çocuklar adına velayeten birlikte davacı sıfatı ile açmaları gerekir. Sadece bir kişinin velayeten çocuklar adına dava açması anılan madde hükmüne aykırı düşer....
Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır." hükmü bulunmaktadır. Yine TMK'nun 625. maddesinde "Resmî defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele hâller dışında, davalara devam edilemiyeceği gibi, yeni dava da açılamaz." şeklinde düzenleme mevcuttur. Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK'nun 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu husus mirasçı borçlular tarafından İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir....
Dava, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 1.Dava, verilecek karar itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden, mirasçı ...'ın sağ ise kendisinin ölü olduğunun tespiti halinde bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi, 2. Kamu düzeni ile yakından ilgili olan nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır....