hukuk mahkemesinin görevli olduğu hususunun açık olduğundan bahisle mirasın borca batık olduğunun tespiti ile müvekkilinin mirasçılığının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir....
Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır....
Ayrıca, kök murisin eşi ...’in ...’den olma çocuklarından ...’ün kızı ...’ın 23.09.2007’de, ...’ın oğlu ...’ın 10.06.2007’de vefat ettiği, ...’ın annesi ...’tan önce ölmesi sebebiyle sadece çocuklarının ...’a mirasçı olacağı gözetilmeden ...’ın eşi...’ın da ...’ın mirasçısı olarak kabulü doğru değildir. Kabule göre de; kök murisin eşi ...’in ...’den olma çocuklarından ...’in kızı ... 07.04.1980’de vefat etmiş, geriye eşi ... ve çocukları mirasçı olarak kalmıştır. ..., ... ile evlendikten sonra 26.07.2000’de vefat etmiş, geriye mirasçı olarak 2. eşi ... ve ilk eşi ...’ten olma çocuklarını mirasçı olarak bırakmıştır. Gerekçeli kararın yedinci sayfasının altıncı sırasında mirasçı olarak ...’in kimlik bilgilerinin yazılmasına rağmen 75 miras payının ... kızı ...’e iadiyetine karar verilmesi de yerinde değildir. Mahkemece belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE: Dava, davacının ------- sayılı icra takibine konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacının, ------ Esas sayılı icra takibindeki borçlusunun mirasçısı olduğunun anlaşıldığı, Davacı tarafından mirasın reddine ilişkin -------- Karar sayılı ilamıyla mirasın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, TMK'nın 605/1. maddesi uyarınca miras ancak üç ay içinde reddolunabilir.----- “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.”...
un 13/11/2019 tarihinde vefat ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının adı geçen davacı vekilinin bildirimi üzerine mirasçı sıfatıyla ..., ... ve ...'a tebliğ edildiği anlaşılmış ise de dosya kapsamında ...'un mirasçılık belgesine rastlanmamıştır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince: 1-Davacı ...'un mirasçılık belgesinin ilgililerinden temin edilerek evraka eklenmesi, 2-Bölge Adliye Mahkemesi kararının mirasçılara tebliğ edildiği tarih itibariyle, müteveffa ... vekili olan ve temyiz dilekçesi sunan Av. ...'nin mirasçılardan alınan vekaletnamesi olup olmadığının tespiti, olduğunun anlaşılması halinde dosyaya eklenmesi suretiyle Dairemize gönderilmek üzere, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi...
Kimlik nolu T7’ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile davacılar T1 ve T2 yönünden MİRASIN HÜKMEN REDDİNE, yönelik karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı T4 vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hatay 3....
Miras bırakanın borç ve alacaklarının kaydedilecek olması bunların tespiti bakımından alacaklı ve borçlulara çağrıda bulunulacağı anlamına gelmez. Burada resmi defter tutma (TMK.nun 619. vd. maddeleri) veya tasfiyede (TMK.nun 632. vd. maddeleri) olduğu gibi ilan veya çağrıya gerek yoktur. Tereke mallarının değerinin tespit edilmesi gerekli değildir, şayet bir değerlendirme yapılmış ise böyle bir değerlendirmenin maddi hukuk açısından bir sonucu yoktur, ilgilileri bağlamaz. Somut olayda, murise ait terekenin TMK'nun 589 vd. maddelerine uygun şekilde tespiti yapıldığına, taşınmazlara ilişkin bilgilerin TAKBİS sorgulaması ile dosya arasına alındığına, davacı mirasçı tarafça da taşınmazların bilindiğine, tespit özelliği gereği bu tür kararların kesin hüküm niteliklerinin bulunmamasına göre, yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Red süresi bitmeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı mirası reddedemez ( TMK m. 610/2 ). Red hakkının yitirilmesine ilişkin bu hüküm, sadece normal terekeler hakkında değil, hükmen red durumunda da uygulanır. Onun için bir mirasçı, kesin şekilde mirasa sahip çıkıp, yukarıdaki tasarruflarda bulunduktan sonra hükmü red ileri süremez. Borca batıklık her çeşit delille ispatlanır....
Muris T2 mirasının tüm mirasçıları tarafından reddedilmediğinin yani mirasını reddetmeyen mirasçı olduğunun tespiti halinde, mirası reddeden mirasçılar mirasın açıldığı anda hayatta değillermiş gibi miras hak sahiplerine geçeceğinden, davacının mirasçı olup olmayacağı belirlenerek, mirasçı değilse bu dava yönünden aktif husumetinin bulunmadığı değerlendirilmeli, mirasçı ise ve bu durumu daha önce öğrendiği ispatlanmadığı sürece davacının süresi içerisinde dava açtığı kabul edilerek esasa ilişkin bir hüküm kurulması gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması hatalı olmakla davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ İLE; HMK'nın 353/1- a-6'ncı maddesi gereğince Gaziantep 2....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespiti) davası açılmış, taraflar arasında görülen davada davanın kabulü ile mirasçı T4 yönünden mirasın hükmen reddine karar verilmiş (Antlaya 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.06.2022 gün ve 2021/39 esas, 2022/216 karar sayılı kararı) ve mahkeme kararı 02.12.2022 tarihinde kesinleşmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin mirasçı T4 yönünden kesinleşmiş kararı karşısında artık murisin borcundan sorumluluğu kalmamıştır. Davalının bu yöne ilişkin istinafı yerindedir. Ancak ilk derece mahkemesinin karar tarihi ve Asliye Hukuk Mahkemesi dava açılış tarihi gözönüne alındığında mirasçı T4 yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumludur. Davalı mirasçı T4'in istinafının kısmen kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....