Hukuk Dairesi ilk derece ve bölge adliye mahkemesi tarafından tespit edilen ve taraflar arasında gerçekleşen kusurlu davranışlar nedeniyle kadın yararına TMK 174/2 maddesi gereğince manevi tazminat hükmedilmesi gerekliliği nedeniyle bu kısım yönünden hüküm bozulmuştur. Dairemizce yeniden dosya esasa kaydedilmiş, taraflar duruşmaya çağrılmış, beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyma kararı verilmiş olup bozma ilamı doğrultusunda TMK 174/2 maddesinin koşulları oluştuğu anlaşıldığından tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı kadın yararına aşağıdaki şekilde uygun bir manevi tazminat hüküm altına alınmıştır....
Davalı-karşı davacı erkek vekili, karşı dava ve cevap dilekçesinde özetle; kadının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı olarak boşanmalarına, maddi ve manevi tazminat taleplerinin saklı tutulmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle TMK'nın 166/1. Maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir....
da bulunan hesabını 2014 Eylül ayında sıfırlaması karşısında verilen beraat kararında bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının CMK’nın 302/1. maddesi gereğince sair temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
bulunmadığı gibi, hükmedilen tedbir/iştirak nafakası miktarlarınında yerinde olduğu, TMK 169.maddesi gereğince davacı-b.davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ve hükmedilen tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu kabul edilen, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde de usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin nafakalara yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır....
TMK'nın 186/3. maddesinde; "eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı" ifade edilmiş, 197/2. maddesinde de; "birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır." denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşıldığından, davacı lehine tedbir nafakası takdir edilmesinde bir yanlışlık yoktur. Ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen tedbir nafakası azdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava, iştirak nafakası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara yönelik davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. TMK. 182/2.maddesine göre;"Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". TMK. 328/1.maddesine göre; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir."...
Davalı vekili tarafından, iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ile sonlandığı, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği halde davanın kısmen kabulüne karar verilerek yardım nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; her ne kadar yerel mahkemece, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, davacının halen öğrenimine devam ettiği, sabit ve düzenli bir işi olmadığı, hakkaniyet ölçüsünde davalının yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek davacıya nafaka vermesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın kabul kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, ancak, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında yerel mahkemece takdir edilen aylık 800 TL nafaka miktarının...
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.( TMK. nun 330/1. maddesi )....
R... için belirlenen 175,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 450,00 TL'ye; Hayrunnisa için belirlenen 150,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 400,00 TL olarak davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalı erkeğin ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında, yerel mahkemece davanın kabulü ile TMK 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi, boşanmaya neden olan olaylardaki tarafların kusur dereceleri, davacı kadının kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri kapsamında davacı kadın lehine maddi- manevi tazminat (TMK m. 174/1- 2) takdir edilmesinde düzenli işi ve yine düzenli bir işi ve geliri bulunmayan bu anlamda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın için yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden...