Davacının talebinin TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğuna göre muvazaalı işlemin diğer tarafı olan yani borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Somut olayda tasarrufa konu Acıgöl İlçesi, Bahçeli Mahallesi, 577 ada 203 parsel sayılı taşınmaz davalı T6 adına kayıtlı iken 12.02.2020 gün ve 496 yevmiye nolu işlem ile dava dışı Ferhat Ercan'a, Ferhan Ercan tarafından ise 15.04.2020 gün ve 1036 yevmiye nolu işlem ile davalı T3 satış suretiyle devredilmiş, dava Ferhat Ercan yokluğunda görülerek sonuçlandırılmıştır. Hal böyle olunca; Mahkemece davacıya Ferhan Ercan'ı dava dahil etmek üzere süre ve imkan verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra tüm kayıt malikleri yönünden BK'nun 19.maddesindeki muvazaa olgusunun araştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir....
Mirasbırakanın yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de; sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Yukarıda açıklanan ilkelerden de anlaşılacağı üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliği mümkündür. Başka bir anlatım ile murisin gerçek iradesi önem taşımakta olup, bakım temin etmek için değil de mirasçıdan mal kaçırmak için sözleşme yapıp yapmadığının kuşkudan uzak bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir....
Diğer taraftan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. Hal böyle olunca; 1015 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteyebileceği, yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek, mirasbırakan ile taraflar arasındaki beşeri ilişkilerin saptanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın gerçek niyetinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....
Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. 17. Davacının terditli talepte bulunmuş olması nedeni ile mahkemece bu talepleri 6100 Sayılı HMK'nın 111. Maddesi uyarınca ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm tesisi gerekirken davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca mı yoksa BK nın 19 maddesi uyarınca mı değerlendirilerek hüküm tesis edildiği hususunda gerekçede bir açıklık bulunmamaktadır. 18. İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin (İİK m143) veya geçici (İİK m105/II) aciz belgesinin bulunması gerektiğidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir....
Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir....
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....
Dava ileri sürülüş biçimine göre, TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. Gerek İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, gerekse TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir. Bu gibi davalarda verilen ihtiyati haciz kararları, esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan, yaklaşık ispatın varlığının yeterli olduğu hallerde verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır....
Kabule göre de; mahkemece davanın, "Tasarrufun İptali" bu mümkün olmadığında BK. 18.maddesi gereğince "muvazaa nedeni ile tapu iptal ve tescil" davası olduğu, BK. 18.maddesi gereğince "muvazaa nedeni ile tapu iptal ve tescil" talebi yönünden:Davanın, niteliği itibariyle BK'nın 18. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu,kural olarak üçüncü kişilerin, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde bu hukuki i şlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesinin, bir haksız eylem olduğu, zarar gören üçüncü kişi, satıcı ile birlikte hangi durumda olursa olsun malı elinde bulundurana karşı eldeki gibi bir dava açabileceği, ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için istekte bulunanın, danışıklı işlemde bulunanlardan alacağı bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalısının gerektiği...
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis, birleştirilen dava tazminat isteğine ilişkindir....
Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....