davalı şahsın rıza göstermemesi üzerine şirketten alınarak müvekkili adına tescil edilmediğini, müvekkili tarafından davalı tarafa araçların mülkiyetinin devri konusunda defalarca yazılı, sözlü ve aracılar ile tescilini istemiş ise de davalı taraftan herhangi bir yanıt alamadıklarını, en son olarak davalı taraftan araçların mülkiyetinin tesciline ilişkin bir yanıt alınamayınca... tarihinde ... 20....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, tapu devri işleminin işlem temeli ortadan kalktığı için devri yapılan tapu kayıtlarının iptalinin gerekip gerekmediği davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 194 üncü maddesi. 3....
Başka bir ifade ile, satış vaadi sözleşmesi arsa payı mülkiyetinin devri için yapılmamıştır. Bilirkişi raporuna göre de; 304 parselde mevcut çekişmeli bağımsız bölümün bulunduğu ... ruhsatsız, uygulamadaki deyimi ile kaçaktır. Belediye başkanlığından alınan yanıta göre de, hakkında yıkım kararı bulunmakta olup, ilgilileri hakkında cezai yaptırımı uygulanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 26.maddesi hükmünce, yasadaki ayrık durumlar hariç her türlü inşaat işlemini yetkili merciden alınacak ruhsat ve yetkili merciin onayladığı plana uygun yapılması gerekir. Şayet bir inşaata ruhsatsız başlanmış veya ruhsat olmakla birlikte inşaat ruhsatın eki olan projesine aykırı yapılmışsa o inşaat “kaçak inşaat” kabul edilir. Yasanın 32.maddesi uyarınca da yıkıma tabii tutulur. Diğer yandan, benzer hükümler Türk Ceza Kanununun “imar kirliliğine neden olma” başlıklı 184.maddesinde de yer almıştır....
KTK'nun 20/d bendi uyarınca araç mülkiyetinin, ancak resmi şekilde yapılmış satış sözleşmesi ile devri mümkündür. Resmi satış sözleşmesi devir için yeterli olup, bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez. O halde mahkemece, davalı savunması üzerinde durularak, davalının kaza tarihinde aracın işleteni olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 27.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin eski yöneticilerince, finansal kiralamaya konu olan... plakalı aracın finansal kiralama sözleşmesinin süresi dolmadan kati satış sözleşmesi ile 100 TL bedelle davalıya satıldığını, araç satışının müvekkili şirketin faaliyet alanı dışında olduğunu, söz konusu satış işleminin geçersiz olduğunu ileri sürerek, finansal kiralamaya konu araca ilişkin yapılan kati satış sözleşmesinin iptali ile ... plakalı aracın mülkiyetinin müvekkili şirket adına tespitine, aracın mülkiyetinin davalı tarafından üçüncü şahsa devri halinde, yapılan satışın geçersizliğinin tespiti ile aracın tespit edilecek rayiç bedelinin şimdilik 10.000,00 TL'sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
Yine Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarında, ölmüş tapu hissedarlarının mirasçılarına birlikte bağımsız bölüm verilmek suretiyle paylaştırmanın yapılabileceği kabul edilmektedir....
in 13 nolu bağımsız bölüm için16/576 hisseye, ...'nun 3 nolu bağımsız bölüm için 24/576 hisseye, ... ve ... tapuda birlikte malik olup 14 nolu bağımsız bölüm için 8/576 arsa payına sahip olduklarını, ancak arsa paylarının yanlış hesaplandığını, daha fazla olması gerektiğini, davacıların bağımsız bölümleri kat irtifakı listesi oluşturulduktan sonra satın aldıklarını, alan, manzara ve diğer özellikler bakımından daha değerli olduklarını beyan ederek müvekkillerine ait arsa paylarının yeniden belirlenerek düzeltilmesine karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
İlgili Hukuk 1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Taşınır Mülkiyeti” ve “Konusu” başlıklı 762 nci maddesi şöyledir: “Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. ” 2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Zilyetliğin devri ” başlıklı 763 üncü maddesi şöyledir: “Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. ” 3. Değerlendirme 1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
Ancak davacının iddia ve beyanları ile eşine devri yapılan yeri eşine kendisinin temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacının iddiası eşine devri yapılan yerden daha fazla arsa payı olduğu ve 5 nolu dairenin tamamının kendisine ait olması gerektiği yolundadır. Ancak dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemeleri ile 5 nolu dairenin fiziki durumunun sözleşme ve projeye göre farklı bulunduğu, sözleşme gereği normal bir bağımsız bölüm olsa arsa payının 14/60 olacağı ancak çatı piyesi eklenmese dahi davacıya teslim edilen ve halen kullandığı yerin mu miktardan fazla olduğu bu nedenle sözleşmeye göre devri gereken ve projeye uygun bağımsız bölüm olarak hesaplama yapıldığında davacıya 4/60 eksik ifa yapıldığı anlaşılmıştır. Davacının eşine sözleşmeden doğan tüm haklarını temlik ettiği belirlenememiş bu nedenle sözleşmede bakiye kalan alacakları için davacının hak sahibi bulunduğu ve bu miktar yönünden aktif husumeti olduğu değerlendirilmiştir....
Ayrıca yapının her bir katının bir bağımsız bölüm olarak kullanılması mümkün olacak nitelikte olup olmadığı açısından da incelenmesi gerekmektedir....