Yapı kooperatifi ile eldeki davada dava dışı kalan yüklenici müflis ...şirketi arasındaki 18.10.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yüklenici müflis şirkete isabet edecek olan taşınmaz, yüklenici müflis şirket tarafından davacıya temlik edilmiş, yine, 13.05.2009 tarihli ‘Anlaşma’ başlıklı belgeden de bu hususun tadil edildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, yükleniciden taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile temlik alınan şahsi hakkın niteliği ve sözleşmenin nispiliği kuralı gereği, geç teslimden kaynaklı ödenen kiraların tazmini ile eksik ve ayıplı imalattan kaynaklı istemler, ancak yüklenici şirketten talep edilebilecek olup, arsa sahibi davalı bu sözleşmelere taraf olmadığı için bu istemler yönünden pasif husumeti bulunmamaktadır....
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı eksik ve ayıplı imalat bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın başında davacılar tarafından eksik ve ayıplı imalatın değerinin belirlenebilmesi mümkün değildir. Bu talebin, konusunda uzman teknik bilirkişiler tarafından rayiç bedeller üzerinden belirlenip, tespit edilmesi gerektiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacıların hukuki yararı vardır. Dairemiz'in uygulamaları da bu yöndedir ( Dairemiz'in 26.05.2016 tarih ve 2015/3273 esas – 2016/3272 karar sayılı ilamı). Bu durumda, mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacıların hukuki yararının bulunduğu gözetilip, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasını gerektirmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Tacir olan taraflar arasında satım ilişki bulunmakta olup uyuşmazlığın TTK'nın 23. maddesi ile TBK'nın satım sözleşmesini düzenleyen hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu'nu 23. maddesinde tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Tacir olan taraflar arasında satım ilişki bulunmakta olup uyuşmazlığın TTK'nın 23. maddesi ile TBK'nın satım sözleşmesini düzenleyen hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu'nu 23. maddesinde tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi Tarihi :26.06.2014 Numarası :2012/17-2014/174 Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup asıl dava, ayıplı malların davalıya iadesi, davalı tarafından bu imalât için davacıya kesilen faturalarla ilgili davacının davalıya kısmen borçlu olmadığının tespiti, bakiye fatura alacağının mahsubu ile ayıplı imalât nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine, birleşen dava aynı sözleşmeye istinaden bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı talebine ilişkindir....
SAVUNMA Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında kumaş satışından kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili davalı şirketin, davacı şirketten kumaş satın aldığını ancak kumaşların ayıplı olduğunu, ayıbın tespiti ile birlikte müvekkili davalının bu ayıbı gerek şifahi olarak gerek ise e-posta yolu ile davacı tarafa ihbar ettiğini, müvekkil şirket yetkilileri tarafından davalı tarafa gönderilen e-postalarda söz konusu kumaşların ayıplı olduğu, bu haliyle ürünlerin kabul edilmeyeceği yahut reklamasyon uygulanacağı açık bir şekilde bildirildiğini, söz konusu kumaş cinsi ürünler, ihraç kayıtlı olarak yurt dışı alıcısına gönderilmeden evvel; ayıplı kumaştan, siparişin gecikmesinden kaynaklı zararlar hesaplanmış ve davacı taraftan kaynaklı zararlar nedeniyle taraf yetkilileri bir araya gelerek, anlaşmaya vardıklarını, bu anlaşma gereğince, müvekkili şirketin uğradığı zararlara istinaden toplam 166.893,06TL miktarlı, 18 adet fatura düzenlendiğini...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ayıplı mal satımı iddiasına dayalı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3. Değerlendirme 1....
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava, davalı tarafından üretilen tankların teknik gerekliliklere ve taahhüt edilen vasıflara uygun olmaması ( ayıplı ) nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir. Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın davalı tarafından üretilen tankların satımından kaynaklanan ve malın ayıplı olduğundan bahisle açılan hasar onarım ve kazanç kaybı davası olduğu taraflar arasında akdi ilişki ihtilafsız olduğu, ihtilafın söz konusu hasarı üretimden mi yoksa kullanımdan mı kaynaklı olduğu hususunda toplandığı, üretimden kaynaklanmış ise hasar miktarı ve kullanamamaktan kaynaklı alacağın miktarı hususlarında olduğu tespit edilmiştir....
-TL belirtildiği mahkememizce bu hususun gizli ayıplı olduğu değerlendirildiği, mahkememizce alınan raporun tespit dosyasına sunulan rapor ile uyumlu olduğu ve aracın perte ayrıldığının anlaşıldığı, davacı tarafından 600 TL araçtan yoksun kaldığına ilişkin zararın olup olmadığı, araçtan ne kadarlık süre yoksun kalındığına ilişkin davacı tarafından belgelendirilmediğinden iddia olunan araç yokluk/kira bedelinin davacı tarafından ispatlanamadığı gözetilerek, 6502 sayılı TKHK'nın ayıplı maldan ithalatçıyı da sorumlu tutan 11.maddesi gereği...." davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür....
Davalı vekili, davacı tarafından davalıya zamanında yapılmayan ve noksan metrajlı teslim edilen kumaşlarda hataların mevcut olduğunu, kesim sırasında kumaşlarda ortaya çıkan hataların davacıya defalarca bildirildiğini, ancak davacının davalıyı oyaladığını ve sonradan olumsuz cevap verdiğini, eksik ve hatalı gönderilen kumaştan dolayı davalının zarara uğradığını, zararın mahsup edildikten sonra davacıya ödeme yapıldığını, davacıya başka bir borçlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalıya sattığı kumaşların ayıplı olduğu, ihbarın süresinde yapıldığı, davacının ayıplı kumaş bedelini davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....