"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Dava, gerçek kişiler arasında tahkim şartının geçersiz olması nedeniyle davalı tarafından hakemde açılan davanın hakem nezdinde görülemeyeceğinin tespiti, tahkim şartının geçerli olduğunun kabulü halinde tarafsız olamayacak hakemin reddine ilişkindir. Bu nedenle, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi 2979 Sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 10/03/2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece, öncelikle, davalı Kurumdan, davalıların murisi ... ...’ın 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığına yönelik sicil dosyası getirtilmeli, dava konusu olan çalışmaların geçtiği işverenlere ait dönem bordroları ihtilaf konusu sürelerle sınırlı olarak eksiksiz celp edilmeli, dava konusu dönemde çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile,aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı, süresi ve kime ait olduğu yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çekişme konusu hizmetlerin, gerçekte kime ait olduğu belirlenmeli, ihtilaf konusu çalışmalara ait Kurum nezdindeki işverenlerce verilen dönem bordrolarının asılları yada onaylı suretleri celp edilmeli, davacı adına bordrolarda geçen çalışmaların davalıların murisi adına hizmet cetvelinde görülmesinin sebebi ve anılan çalışmalar nedeniyle sigortalı ... ...’a yada hak sahiplerine aylık tahsisi yapılıp yapılmadığı...
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, ilk işe giriş belgesinde yanlış yazılan nüfus bilgilerinin ve hizmetlerin davacıya ait olup olmadığının açıklığa kavuşturulabilmesi bakımından; Davacının kendisi olduğunu iddia ettiği ... adına tescil edilmiş aynı sicil numarası üzerinden devam eden çalışmalarının birden çok işyerinde devam ettiğinin hizmet dökümünden anlaşılması karşısında; ...'ye ait tüm işyeri kayıtların getirtilmesi, bu işyerlerinde aynı dönem çalıştıkları belirlenen tanıkların re'sen dinlenilmesi, yine dinlenen tanıkların davacıyla aynı işyerinde aynı dönemde çalışıp çalışmadıklarının belirlenerek teyit edilmesi gerektiği halde; mahkemece eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu Vakfın, hayır vakfı olduğu ve vakfiyesinin ve akarının bulunmadığı, dolayısıyla galleye müstehik vakıf evladı olduğunun tespiti talebi bakımından dava şartının bulunmadığı saptanarak talebin reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacının galle fazlası bakımından talebin reddinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereği, "galle fazlasına müstehik vakıf evladı olduğunun" tespitine ilişkin talebin aynı zamanda "vakıf evladı olduğunun tespiti" talebini de kapsadığı gözetilerek dosya kapsamına göre ... ili, ...'da yer alan dava konusu Vakfın kurucusu olduğu sabit olan ......
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, TC Kimlik nolu Şule Gündoğan(Sümer) ile TC Kimlik nolu Şüle Çobanoğlu'nun aynı kişiler olduğunun tespiti ile mükerrer kaydın iptali talebine istemine ilişkindir. Nüfus Hizmetleri Yasası'na göre açılan kayıt düzeltme davalarında, diğer kamu düzenine ilişkin olarak açılan davalarda olduğu gibi hakim taleple bağlı kalmayarak doğrudan doğruya yapacağı araştırma sonucu elde edeceği bulgulara göre karar vermek zorundadır....
Kadastro Komisyonunca ... rejimi dışına çıkarılmasına yönelik 2/B uygulamalarına ilişkin işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine, taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek ... niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydında bulunan şerhlerin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 56 nolu ... Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca yapılan ... rejimi dışına çıkarılma çalışmasının yok hükmünde olduğunun tespiti, tapu kaydının iptali ve tescil istemine yöneliktir....
yapılması ve toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek, kayyım atanan tapu malikleri ile davacıların murislerinin aynı kişiler olup olmadıkları hususu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla davanın kabulü doğru görülmemiştir....
ın aynı kişiler olduğunun tespit edildiği, tanıkların davacının iddiasını doğrular nitelikte beyanda bulundukları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Ne var ki, somut olayda olduğu gibi zorunlu olarak dava açılan durumlarda “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince, davacının talebinin tespit olarak değerlendirilerek taşınmazın kadastro tutanağında adı geçen tespit maliki "... oğlu ..." ile tapu kayıt maliki "... oğlu ..." nun aynı kişiler olduğu yönünde tespit kararı verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir....
Eczanesi işletmecisi sanık ...’in iştirak halinde, dosya kapsamında dinlenen tanıklara ait yeşil kart, emekli sandığı ve Bağ-Kur sağlık karnelerine aslen bu kişiler ... Devlet Hastanesinde muayene olmamalarına karşın muayene olmuş gibi 431 adet reçete düzenleyip sahte protokol numaraları ve tarihler verip katılan kuruma fatura ederek toplam 40.253,66 TL menfaat temin ederek resmi belgede sahtecilik yapmak sureti ile dolandırıcılık suçunu işledikleri, Adli tıp kurumunca yapılan inceleme neticesinde 14 adet reçetenin sanığın el ürünü olduğunun tespiti ve sanığın da bu kişileri muayene ettiğini beyan etmesi ve ancak protokol numaralarının tamamen sahte olduğunun tespiti karşısında, reçete sahiplerinin birer birer dinlenmesine gerek olmadığı anlaşılmakla, tebliğnamede bozma talep eden düşünceye iştirak edilmemiş, mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik bulunmamıştır....
Dava, mülhak vakfa mütevelli atanma kararına esas teşkil etmesi yönü ile vakfın tevliyetine ehil vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3.maddesine göre, mülhak vakıf mülga 743 sayılı TMK’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş olan yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı TMK’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edileceği hükme bağlanmıştır. Tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalar şahsa bağlı davalardandır. Somut olayda, temyiz aşamasında dosyaya sunulan belgelere göre birleşen dosya davacısı ...'ın 04.08.2016, asıl dosya davacı ...'...