Mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın davacının çalışmalarının kısmi süreli olduğunun göz önünde bulundurulmaması isabetsizdir....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, nüfusta kaydı olmayan Abdullah Batman isimli kişinin ölü olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, nüfustaki anne ve babasının biyolojik anne ve baba olmadıklarını, babasının Abdullah Batman isimli kişi olduğunu, nüfusta kayıtlı olmadığını, nüfusa kaydı ve ölümünün tescili T3 müracaat ettiğini, nüfus müdürlüğünce talebinin reddedildiğini, ölü olduğunun tespiti kararı alınmasının uygun olduğunun bildirildiğini beyanla Abdullah Batman'ın ölü olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince Abdullah Batman'ın yaşadığına ilişkin hiç bir belge ve kaydın ibraz edilmediği, defin ruhsatı, ölüm kaydı olmadığı, resmi ölüm belgesi olmayan bir kimsenini doğum ve ölüm tescilinin yapılamasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
a ait olduğunun tespitinin talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. "Hakim re'sen, Türk kanunları mucibince hüküm verir." (HUMK.m.76) prensibi gereğince dava konusu olayların hukuki açıdan değerlendirilip vasıflandırılması hakime aittir. Hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve sonuç ile bağlı iken hukukî nitelendirme ile bağlı değildir. Somut olayda yukarıda parsel numaraları sayılan arazilerin kayıt maliki ... ile ... ve ... kızı 01.07.1920 doğumlu ...'ın aynı kişiler olduğunun tespiti talebinden ibaret olduğu kabul edilmelidir. Şu halde mahkemece hukuki vasıflandırmada hataya düşülerek ve mülkiyet nakline imkan verecek şekilde mülkiyet tespitine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir....
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır. Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir....
Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır. Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti ve prime esas kazanç ücretinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti ve prime esas kazanç ücretinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Dava, Türkiye nüfusuna kayıtlı ve Türk Vatandaşı olan T3 ile Suriye'de nüfusa kayıtlı ve bu ülke vatandaşı Ökkeş Abdullah’ın aynı kişiler olduğunun ve bu kişilerin ( kişinin ) davacının babası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Suriye nüfus kayıtlarının incelenmesinde, davacının Suriye'de nüfusa kayıtlı ve bu ülke vatandaşı Ökkeş Abdullah’ın çocuğu olarak adı geçenin nüfus hanesine kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda Türkiye nüfusuna kayıtlı ve Türk Vatandaşı olan T3 ile Suriye'de nüfusa kayıtlı ve bu ülke vatandaşı Ökkeş Abdullah’ın aynı kişiler olduğunun tespiti halinde, Suriye kayıtlarında davacı ile Ökkeş Abdullah arasında babalık bağı mevcut olduğundan uyuşmazlıkta 4721 Sayılı TMK'nın 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın hükmen tespiti hükümlerinin uygulama yeri bulunmayacaktır....
Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez. Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir....
Mahkemece, iddia, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 100,00 TL olan sermayesini artırmak için hazırlıklara başlamışsa da tamamlayamadığı, şirketin ana sermayesini 50.000,00 TL'ye çıkarılması yönündeki zorunluluğa uymadığı, bu sebeple infisah ettiği gerekçesiyle münfesih olduğunun tespiti ile tasfiyesine karar verilmiştir. Kararı, dava dışı şirket ortaklarından ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir. Dava, anonim şirketin münfesih olduğunun tespiti ve tasfiyesine ilişkindir. Bu davada husumetin tüm ortaklara yöneltilmesi şart olmayıp şirketin hasım gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Somut davada da husumet şirkete yöneltilmiştir. Kararı, temyiz yoluna ancak davanın tarafları başvurabilir. Taraflar dışındaki üçüncü kişiler temyiz yoluna başvuramaz. Kararda, üçüncü kişilerin hakkını zedeleyen hükümler bulunsa dahi bu kişiler yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden, verilen karar taraf olmayan kişilerce temyiz edilemez....