Davada birden fazla istem mevcut olup, ilki; vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti, ikincisi; vakıfta yöneticilik yapabilmek gayesine matuf tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespiti, üçüncü istem ise; vakfa mütevelli atanma istemlerine ilişkindir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesinde, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun'un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi -KARAR- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollamasıyla TTK'nın 450 ve 219/.... maddeleri uyarınca, tasfiye halindeki kooperatif tüzel kişiliğini davalarda tasfiye memurlarının temsil etmesi gerektiğinden, Ticaret Sicil Memurluğu'ndan davalı kooperatifin son sicil kaydı getirtilerek, tasfiye devam ediyorsa en son görevde olan tasfiye memurlarının; kooperatif sicilden terkin edilmiş ise davaca tarafa davalı kooperatifin ihyası için dava açmak üzere süre verilip, ihyası halinde kooperatif tasfiye haline geri döndüğünden son tasfiye memurlarının isim ve adresleri sorularak, davalı vekiline vekalet veren kişiler olduğunun tespiti halinde başka bir işlem yapılmaksızın; farklı kişiler olduğunun tespiti halinde ise, son tasfiye memurları tarafından bu vekile anılan tasfiye memurlarınca verilmiş vekaletname varsa sunulmasının temini, mümkün olmaz ise gerekçeli kararın davalı kooperatif adına tasfiye memurlarına tebliği...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Galleye Müstehak Vakıf Evladı Olduğunun Tespiti İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2017 tarihli ve 2014/250 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden kararla davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacının Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dava dilekçesinde, davacının ... Vakfı'nın galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istenmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile davacı ...'nun galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmiştir....
Anılan kişiler gerçekten davacıların mirasbırakanları ise bu haliyle davacılara intikal yaptıramayacaklardır. ... davacıların mirasbırakanları olduğunun tespiti mülkiyet aktarımı olarak nitelendirilemez. Hâl böyle olunca ; mahkemece işin esasının incelenmesi ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davacının murisi ile tapu kaydındaki maliki...lerin aynı kişi olduğunun tespiti istemli dava sonunda; yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tespit istemine ilişkindir. Davacı, 934 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 1/8’er payın ... Devleti Tebaasından ... Devleti Tebaasından ...adlarına kayıtlı iken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1982/507 Esas 1983/491 Karar sayılı kararı ile mirasçıların bulunmaması sebebi ile tapu kaydının iptal edilerek ...’u......
takdirde aynı yörede komşu ve benzeri işleri yapan başka işverenler ile bu işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; böylece bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir....
Somut olayda; davalı işyerinin bir konut olduğu, yapılan hizmetin ev hizmetleri ile birlikte çocuk bakımı olduğunun gözardı edilerek tespiti talep edilen dönemde davalılara ait konutta uzun süre oturan kiracılar ile ev sahipleri tespit edilip bu kişiler arasından tarafların gösterdikleri tanıklar haricinde re'sen seçilecek kişiler dinlenilmeden, ayrıca davacının talep ettiği dönemde davalı konuta komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerinde çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler ile komşu site/apartmanlarda kapıcı olarak çalışan kişiler de zabıta marifeti ile tespit edilip dinlenilmeden, davacının talep ettiği dönemde eşinin çalışmalarının geçtiği işyerlerinde kayıtlı çalışanlar tespit edilerek bunlar arasından re'sen seçilecek kişiler dinlenilip davacının eşinin çalışma süreleri de tespit edilmeden, davacının çalışmalarının kapsamı ve part-time çalışma bulunup bulunmadığı hiçbir tereddüte mahal vermeyecek derecede ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur....
ye ait olduğunun tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. "Hakim re'sen Türk kanunları mucibince hüküm verir." (HUMK.m.76) Prensibi gereğince, dava konusu olayların hukuki açıdan değerlendirilip vasıflandırılması hakime aittir. Hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve sonuç ile bağlı iken hukukî nitelendirme ile bağlı değildir. Somut olayda, davanın arazinin kayıt maliki 1926 doğumlu ... oğlu ... ile 01.07.1938 doğumlu ... oğlu ...'nin aynı kişiler olduğunun tespiti talebinden ibaret olduğu kabul edilmelidir. Şu halde mahkemece hukuki vasıflandırmada hataya düşülerek ve mülkiyet nakline imkan verecek şekilde mülkiyet tespitine karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davalılar ... oğlu ..., ... oğlu ..., ...oğlu ... ile davalılar ... oğlu ... ve ... oğlu ...'e mahkemenin gerekçeli kararı ve davacı tarafın temyiz dilekçesi tebliğinin aynı adrese yapıldığı ve bu adreste aynı kişiler tarafından tebliğ alındığı anlaşılmıştır. Bu kişilerin tamamının aynı adreste birlikte oturmaları hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından tebligatların gerçekçi olmadığı izlenimi uyanmaktadır....