WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulüne, 300 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif meyve ağaçları ile iki adet sulama havuzunun davacıya ait olduğunun tespitine, davanın mahiyeti gereği harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, aynı nedenle davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm, ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hazinenin taraf sıfatı, birlikte açılıp daha sonra ayırma kararıyla mahkemenin başka bir esasına kaydedilen 301 parsele ilişkin dava yönündendir. Temyiz talebine konu dava, tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı bulunan 300 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesata yönelik olup; temyiz eden ... bu taşınmazda kayıt maliki değildir. Maliye...sinin aleyhine hüküm kurulmamış ve bu nedenle de davada taraf sıfatı mevcut olmadığı gibi hükmü temyiz etmekte hukuki yararı yoktur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davada taraf sıfatı bulunmayan ...'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : IĞDIR SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/01/2014 NUMARASI : 2013/767-2014/17 Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde; Iğdır ili, M..- H..köyü, K.. içi mevkiinde yer alan davaya konu 647 parsel sayılı taşınmazın annesi G.. C..l'e ait olduğu halde tapulama tespiti sırasında yanlışlıkla "H..Ç.." adına tespit ve tescil edildiğini, ancak "H..Ç.." adlı bir kişinin nüfus kaydı bulunmadığını ileri sürerek kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti istemi ile eldeki davayı açmıştır....

      Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır. Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM Taraflar arasında görülen davada; Davacı , 20105 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki .... ile miras bırakanı ....n'ın aynı kişiler olduğunu, murisinin doğum tarihinin kadastro tespiti sırasında yazılmadığını ileri sürerek, anılan taşınmaz malikinin 1893 doğumlu murisi ..... olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı ,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir....

          İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatıldığı, ancak borçlu görünen kişilerin isim ve adreslerinin hayali olduğunun anlaşıldığı, böylece sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın atılı suçlamayı kabul etmeyerek, borçluların gerçek kişiler olduğunu savunması ve bildirdiği kişilerden...’un “adres bırakmadan ayrıldığının” belirtilmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde tespiti bakımından; bonolardaki borçlu görünen kişilerin gerçekte var olup olmadıkları kolluk aracılığı ile araştırılıp, tespiti halinde dinlenmeleri, bonoların ön yüzünde bulunan borçlu imza ve yazılarının aynı el ürünü olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kabule göre de; a)Zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti bakımından, ilgili bankadan sorulmak suretiyle...

            Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır. Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir....

              Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez. Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay'da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir....

                in aynı kişiler olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava kabul edilmiş; davalı idare vekilinin temyizi üzerine Dairemizin bozma ilamında özetle “Dava konusu taşınmazın tesciline ait tüm belgelerin getirtilmesi, kimlik bilgisi düzeltilmek istenen şahsın kimlik bilgisine sahip başka kişi olup olmadığının nüfus müdürlüğünden sorulması, aynı kimlik bilgisine sahip kişiler var ise bu kişiler, tanık ile tespit bilirkişilerin bilgisine başvurulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydındaki ... kızı ... ...in baba adının ... olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir....

                  lu ... ile aynı kişiler olduğunun tespitine” biçimindeki tümcenin yazılmasına; davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA 27/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    ın ise telefon konuşmlarını kaydetmeye teşebbüs ettiği iddiası ile TCK'nın 133/1 maddesinden kamu davası açılmış olmasına rağmen, CMK'nın 225/1. maddesindeki, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemesine aykırı şekilde, iddianame dışına çıkılarak ve suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında TCK'nın 133. maddesinin 3. fıkrasında düzenlene kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların ifşası suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, 2- Dosya arasında bulunan 19.08.2015 tarihli...Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün gönderdiği CD Çözüm Tutanağındaki konuşma içeriklerinin taraflardan sorularak kimlere ait olduğunun tespiti yapıldıktan sonra sanığın işlediği iddia edilen suçun vasfının belirlenmesinin gerekmesi ve hükümden sonra katılan ... tarafından verilen 30.12.2015 tarihli dilekçenin ve katılanın şikayetinin devam edip etmediğinin karar yerinde araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk...

                      UYAP Entegrasyonu