Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, Davacı vekili dava dilekçesinde harca esas değer olarak 8000 TL gösterip bu bedel üzerinden harcını yatırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunarak bu bedel üzerinden önalım hakkının tanınmasını istemiştir.Davacı bedelde muvazaaya ilişkin tanık göstermemiştir....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, 6098 sayılı TBK'nun 217- 231 maddelerinde düzenlenen davacının davalıdan satın aldığı ikinci el aracın ayıplı çıkması sebebine dayalı bedelde indirim talebine ilişkindir....
Maddesine göre alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir. Somut olayda davalı aracı satan olduğundan kendisinden önce olan km düşürme eyleminden sorumdur. Davacı taraf bedelde indirim anlamında tazminat istediğinden davacının 20.000,00 TL tazminata hak kazanmıştır. Ancak dava sırasında aracı 107,500,00 TL'ye satması karşısında davacının zararı 12.500,00 TL olduğundan davanın kısmen kabulüne " şeklinde karar vermiştir....
Ayrıca, önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince, davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece davacıların bedelde muvazaa iddiaları ve davalının fiili taksim savunması üzerinde durulmamıştır....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olaya gelince; davacılar vekili, davalının edindiği dava konusu payların gerçekte 6.000 TL değerinde olduğunu, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacılar vekilinin bedelde muvazaa iddiasının kanıtı olarak sunduğu, davalının dava konusu taşınmazdaki hissesi için ...'sine verdiği emlak beyanında 2013 yılında 2.407,05 TL, 2014 yılında 2.250 TL değer gösterdiğine ilişkin beyanname suretleri ve bilirkişi raporlarıyla belirlenecek bedeldir. Toplanan deliller bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....
Mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı 142.962,50 depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekilinin ilk duruşmadan önce ve esasa cevap süresi içerisindeki 23.01.2013 tarihli cevap dilekçesinde yer alan "akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harcı ve masraflar toplamı olan 142.962,50 TL müvekkiline ödendiğinde tapu ferağını vermeye derhal hazır oldukları" yönündeki beyanları davayı kabul niteliğindedir. Nitekim, davacı tarafça da bedelde muvazaa iddiası ispatlanamamış, mahkemece bu beyanda belirtilen 142.962,50 TL depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Dosya kapsamına ve mevcut delil duruma göre davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından mahkemece, davacıya resmi akitte gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava harcı ikmal ettirilerek, daha önce yatırılan önalım bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasındaki farkı depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacının muvazaa iddiası kanıtlanamadığı halde muvazaa gerçekleşmiş gibi yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Sigortalının geç bildirimi yada sigortacıya sunması gereken belgeleri süresinde sunmaması durumunda ancak, ödenecek tazminatta bir artış sağlamış ise tazminatta indirim sebebi olarak sayılmıştır. Sigortacının, trafik sigortalısı hakkında rücuen tazminat davası açabilmesinin sebepleri ve şartları, 2918 sayılı KTK'nin 95 ve ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının 4.maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar arasında ehliyetnamesiz sürücü tarafından aracın kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, münhasıran alkolün etkisi nedeniyle meydana gelen zararlar, rizikodan sonra ihbar ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle zararda artış olmuşsa artan kısımla ilgili zararlar, sürücünün ağır kusurlu veya kasıtlı olması halinde meydana gelen zararları vs. saymak mümkündür....
Karar kamu düzenine ilişkin bu eksiklik nedeniyle kaldırılmıştır. 2- Kaldırma nedenlerine göre, davalının istinaf nedenleri bu aşamada incelenmemiştir. Gerekçeli karar başlığında; davacı ile davacı vekilinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir. Açıklanan tüm bu gerekçelerle; diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kamu düzeni nedeniyle kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK'nın 353/1- a.4 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Kamu düzeni nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1- a.4 maddesi gereğince Bolu 2....
'ye karşı açılan davanın ise ileri sürülen ayıpların site otoparkı ile yeşil alanlara ilişkin ileri sürülen ayıpların açık ayıp, metrekare eksikliğinin ise sonradan ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının açık ve gizli ayıpla ilgili ihbar yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmediği ve buna ilişkin delil sunamadığı gerekçesiyle esastan reddine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının, yemin deliline yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava, satın alınan iki adet dairenin ve site otoparkı ile yeşil alanların ayıplı ve eksik olarak teslimi sebebiyle oluşan ayıp oranında bedelde indirim istemine ilişkindir....