WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Genel Müdürlüğüne devri istemine ilişkin olup tarafların devirde anlaşmalarına karşın bedelde uzlaşamadıkları anlaşılmıştır. Anılan Yasanın 30. maddesinin üçüncü fıkrasına göre taraflar bedelde anlaşamadıkları takdirde; alıcı idare devirde anlaşma tarihinden veya Danıştay kararının tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde 10. maddede yazılı usule göre mahkemeye başvurarak kamulaştırma bedelinin tespitini ister. Somut olayda alıcı idare 3.12.2007 tarihinde diğer tarafta devirde anlaşmış olmalarına karşın 30 günlük yasal süre içinde bu davayı açmamış, 30 günlük yasal süre geçtikten sonra 03.01.2008 günü mahkemeye başvurmuştur. Mahkemece bu husus gözönünde bulundurularak davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan başka bir gerekçe ile reddi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle ve bu gerekçeyle ONANMASINA, 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Genel Müdürlüğüne devri istemine ilişkin olup tarafların devirde anlaşmalarına karşın bedelde uzlaşamadıkları anlaşılmıştır. Anılan Yasanın 30. maddesinin üçüncü fıkrasına göre taraflar bedelde anlaşamadıkları takdirde; alıcı idare devirde anlaşma tarihinden veya Danıştay kararının tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde 10. maddede yazılı usule göre mahkemeye başvurarak kamulaştırma bedelinin tespitini ister. Somut olayda alıcı idare 3.12.2007 tarihinde diğer tarafta devirde anlaşmış olmalarına karşın 30 günlük yasal süre içinde bu davayı açmamış, 30 günlük yasal süre geçtikten sonra 03.01.2008 günü mahkemeye başvurmuştur. Mahkemece bu husus gözönünde bulundurularak davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan başka bir gerekçe ile reddi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle ve bu gerekçeyle ONANMASINA, 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Genel Müdürlüğüne devri istemine ilişkin olup tarafların devirde anlaşmalarına karşın bedelde uzlaşamadıkları anlaşılmıştır. Anılan Yasanın 30. maddesinin üçüncü fıkrasına göre taraflar bedelde anlaşamadıkları takdirde; alıcı idare devirde anlaşma tarihinden veya Danıştay kararının tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde 10. maddede yazılı usule göre mahkemeye başvurarak kamulaştırma bedelinin tespitini ister. Somut olayda alıcı idare 3.12.2007 tarihinde diğer tarafta devirde anlaşmış olmalarına karşın 30 günlük yasal süre içinde bu davayı açmamış, 30 günlük yasal süre geçtikten sonra 03.01.2008 günü mahkemeye başvurmuştur. Mahkemece bu husus gözönünde bulundurularak davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan başka bir gerekçe ile reddi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle ve bu gerekçeyle ONANMASINA, 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacıların bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 18663 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1/12 pay 09.04.2013 tarihli satış ile davalıya 70.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 40.000,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir....

          Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; Davacı, önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda bedelin daha yüksek gösterildiğini ileri sürerek, 10.000,00 TL üzerinden harç yatırarak bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Ancak davacı iş bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, muvazaa konusunda ispatlanamadığı gerekçesiyle resmi akitte gösterilen satış bedeli ve yapılan masraflar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası yerinde görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2022 NUMARASI : 2022/147 ESAS - 2022/234 KARAR DAVA KONUSU : Ayıp Nedeniyle Bedelde İndirim KARAR : Taraflar arasında görülen dava sonucu verilen yerel mahkemenin yukarıda tarih ve numarası yazılı kararına karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir 26....

              Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Duruşma sırasında dinlenen davacı tanıklarının satış bedeli ve ne şekilde ödendiği konusunda somut bilgisi yoktur. Davalı tanığı ise 21.02.2014 tarihli keşifteki beyanında tapudaki satış bedelinin gerçek olduğunu belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan ve her iki keşif sonucu düzenlenen bilirkişi kurulu raporlarında, dava konusu payın dava tarihinde 112.500,00 TL değerinde olduğu tespit edilmiş, bu bedel önalım bedeli olarak kabul edilerek masraflar ile birlikte davacıya depo ettirilmiştir. Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır....

                Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu arsa niteliğindeki ... ada ... nolu parselin paydaşlarından ... taşınmazdaki 527/188950 payını davalı ...'e 18.08.2006 tarih 8916 nolu resmi senet ile 15,000.-TL bedel karşılığında satması üzerine davacılar taşınmazda satın alınan paylara ilişkin olarak önalım hakkının tanınmasını istemişlerdir. Davacılar vekili, 18.08.2006 tarihli işlemde tapudaki satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, keşfen belirlenecek gerçek değer üzerinden önalım hakkını kullanmak istediklerini iddia etmiştir. Davacılar bedelde muvazaa iddiasında bulunduklarına göre bu iddialarını kanıtlamaları gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadıklarından bedelde muvazaa iddiasının tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....

                  Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olaya gelince; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı bedelde muvazaa iddiasına dayanmış ve mahkemece bedelde muvazaa iddiası kabul edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu