durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp fazla tayini, 3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi...
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; sözleşmeden kaynaklanan bedelde aşırı yararlanma (gabin) iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 11.01.2019 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 31.01.2019 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
-KARAR- Asıl dava, özel amaçlı boru satışı nedeniyle faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Karşı dava ise, asıl davaya konu özel amaçlı boruların ayıplı olduğu iddiası ile açılan menfi tespit, istirdat ve tazminat davasıdır. Mahkemece kurulan hüküm fıkrasında, “Asıl dava yönünden; 1-Davacı ... tarafından ... İşletmesi aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile; davacı tarafça ... İcra Müdürlüğü’nün 2014/6101 esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine yapılan icra takibinde davalı tarafça takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, 2-Takip konusu asıl alacağın % 20’si oranında davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, Karşı dava yönünden; 1-Karşı davacı ......
Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir. (5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. (6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "ASIL DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN KABULÜ ile; 29.000 TL ayıp oranında indirim bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4.827,66 TL yapılan masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 2.338,68 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat yönünden talebin reddine" dair karar verildiği anlaşılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "ASIL DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN KABULÜ ile; 29.000 TL ayıp oranında indirim bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4.827,66 TL yapılan masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 2.338,68 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat yönünden talebin reddine" dair karar verildiği anlaşılmıştır....
K A R A R Davacı, 30.12.2008 tarihinde satın aldığı araçta bulunan yol bilgisayarının Türkçe olmadığı konusunda daha önce uyarılmadığını, yabancı dil bilmediği için türkçe menü içermeyen bilgisayardan yararlanamadığını, bu durumun maldan beklediği faydaları azalttığını ileri sürerek, Türkçe tanımlı menünün yüklenmesini Türkçe menülü yol bilgisayarıyla değişimini, otomobilin Türkçe menülü olanı ile değiştirilmesini, bedeli oranında indirim yapılmasını ve tahsilini istemiştir. Davalılar aracın standartlarına uygun bir şekilde üretildiğini, Türkçe menünün bulunması zorunluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, Türkçe menünün bulunmamasının teknik ve hukuki anlamda ayıp oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ile davalı .... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacıya satılan araçta bulunan yol bilgisayarının Türkçe menü içermediği, yabancı dil içerir menüye sahip olduğu ihtilafsızdır....
Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan bu konudaki 818 sayılı BK'nun 198.maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, dava konusu bağımsız bölümün ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....
Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 25.maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerekir. Hükme göre açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün içinde ayıp ihbarı yapılmalıdır. Ayıp ihbarının yapıldığını ileri süren kişi 6762 sayılı TTK’nun 20.maddesinde öngörülen şekilde yapıldığını kanıtlamalıdır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. maddesine göre, ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapıldığı kanıtlanmalıdır. Tanık delili ile ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilemez. Mahkemece, bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, ayıp ihbarının yapıldığının tanık delili ile ispat edilebileceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....