yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki satış sözleşmesinin eki niteliğinde olan mahal listesinde, bloklarda yapılması taahhüt edilen yangın alarm sistemi ve springler sisteminin yapılmadığı anlaşılmakta olup, davacı satın almış olduğu taşınmazda bu nedenle meydana gelen değer kaybını, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4 ve 10. maddeleri gereğince her iki davalıdan da talep etmekte haklıdır....
Davacı vekili dava dilekçesinde gizli ayıp dolayısıyla satış sözleşmesinin feshi ile araç satış bedeli olan 20.000 TL'nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, yargılama süreci esnasında pandemi nedeni ile araç fiyatlarında artış meydana geldiğini, müvekkilinin ayıp nedeni ile aracı iade etmesi durumunda ekonomik zararının daha da artacağını, bilirkişi raporu ile ayıp nedeni ile zararın 3.193 TL olduğunun tespit edildiğini, çoğun içinde az da vardır kuralı gereği netice-i talebini ıslah ettiğini belirterek, gizli ayıp bedeli olan 3.193,00 TL nin ödeme tarihi olan 07.06.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.05.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar ... ve ... davayı kabul etmişlerdir. Davalılar ..., ... ve ... satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olarak düzenlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur....
ve gizli ayıp olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır....
Dava dilekçesinin içeriği davacı vekili tarafından verilen 14.02.2007 tarihli açıklayıcı beyanlarını içeren dilekçesi ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi davacı taraf, hem davalı ile aralarında yaptıkları 05.12.1994 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi nedeniyle davalıya murislerinden intikal eden taşınmazların davacılar adına tapuda intikal ettirilmemesinden doğan paylar yönünden oluşan alacak, hem de bu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden sonra davacılar tarafından diğer hissedarlardan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle alınan payların inanç sözleşmesi iddiasına dayalı olarak ve ayrıca vekaletname ile davalı adına tescil ettirmelerinden dolayı da alacak isteminde bulunmuştur. Mahkemenin, sadece taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğu değerlendirilerek hüküm tesisi yerinde değildir....
Asıl dosyadan tefrik edilmeyen satış sözleşmesinin, kurucu unsurlarından olan satış bedelini barındırmadığından geçersiz olduğu iddiasına ilişkin dava ile, tefrik edilerek iş bu esasa kaydedilen davanın birlikte görülmesinin gerekli olup olmadığı açısından ise; Görevli bir mahkemece verilecek kararın diğer görevli mahkemedeki verilecek kararı etkiyecek nitelikte olması halinde dahi farklı mahkemelerin görev alanına giren davalarda bir mahkemenin diğer mahkemedeki dava sonucu bekletici mesele yapılması suretiyle bu usulü gerekliliğin karşılanması gerektiği; Kaldı ki somut olayımızda muvazaa iddiası, satış sözleşmesinin bağış sözleşmesi olduğu iddiasına dayalı olup asıl dosyan tefrik edilmeyen asıl dava dosyamızda sözleşmenin satış sözleşmesi olduğunun kabulü halinde SATIŞ sözleşmesi kurucu unsurlarından olan satış bedelini (şeklen) barındırmadığından geçersiz olduğu iddiasına dayanmakta olup, şeklen SATIŞ sözleşmesi olan hisse devri sözleşmesindeki SATIŞ bedelinin ödenmediği iddiasına...
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak eksik ve ayıp sebebiyle değer kaybının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar tacir olmadığından, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı pay tescili istemi ile açılmıştır. Mahkemece, yapının imar mevzuatına aykırı (kaçak) olması nedeniyle dava red edilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı pay tescili istemi ile açılmıştır. Mahkemece, yapının imar mevzuatına aykırı (kaçak) olması nedeniyle dava red edilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir....
Noterliğinde düzenlemiş olan taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin konusunun taşınmaz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası kesinleşmiş, üçüncü kişi olan davalılara satış yapılarak taşınmaz adlarına tescil edildiğinden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı kalmamıştır. Taşınmazın, satış vaadi sözleşmesi şerhi ile birlikte satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davalılara satılmış olması davacılara artık ifa olanağı kalmayan bu sözleşmeye dayanarak tescil isteme hakkı vermez. Davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile satış vaadi sözleşmesinin konusunun dava konusu taşınmaz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; davanın konusu 443 ada 14 parsel sayılı taşınmazda vaat borçlusu dava dışı ...'...