Gerekçe ve Sonuç Dairenin 22.11.2023 tarih ve 2022/6491 Esas, 2023/5510 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece verilen ilk kararda tasfiye konusu aracın dava tarihindeki kasko değeri esas alınarak belirlenen artık değere katılma alacağına hükmedildiği, işbu kararın davalı kadın tarafından temyiz edildiği, bozma sonrası verilen son kararda ise; tasfiye konusu aracın 07.09.2021 tarihindeki güncel değeri esas alınarak belirlenen artık değere katılma alacağına hükmedildiği, Mahkemece verilen ilk hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmediği, alacağın hesaplanmasında esas alınan tasfiye konusu aracın değeri yönünden davalı kadın yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde tasfiye konusu aracın güncel değeri dikkate alınarak hesaplanan artık değere katılma alacağına hükmedilmesi hatalı olduğu belirtilerek davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile kararın bozulmasına, davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının...
Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....
Yerel Mahkemenin kararı, Dairenin 19.06.2017 tarihli ve 2017/12233 Esas, 2017/9262 Karar sayılı ilamıyla, taşınmazın edim borcunun (bakım borcu) boşanma dava tarihinden sonra da devam ettiğinden evlilik birliği içinde yapılan edim süresinin, edimin tamamının süresine oranı bulunarak artık değere katılma alacağı hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 22.01.2020 tarihli kararla 10.135,025 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. 1....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağına ilişkindir. Tasfiyeye konu aracın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu aracın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....
Tasfiyeye konu taşınmaz ve paranın TMK'nun 219. maddesi uyarınca edinilmiş mal olduğunun kabulü ile davacının artık değere katılma alacağının bulunduğunun kabulü gerekir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....
Mahkemece, davanın kabulüne, taşınmaz nedeni ile 20.956,80 TL, araç nedeni ile 6.500,00 TL olmak üzere toplam 27.456,80 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davalı tarafından sadece taşınmaza ilişkin katılma alacağına yönelik olarak temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir....
Davalının diğer temyiz itirazlarınının incelenmesine gelince; Tasfiyeye konu aracın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu aracın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....
Davacı eş/mirasçının katılma alacağı dışında bir tereke borcunun varlığı taraflarca ileri sürülmediğine göre, terekenin paylaşılmasına gerek duyulmamalıdır. Paylaşımda bir başka mahkemenin (Sulh Mahkemesi'nin) özel görevli olması, terekenin davaya konu katılma alacağı dışında bir tereke borcu ileri sürülmediğinden; Aile Mahkemesi'nde görülen tereke borcunun diğer mirasçılardan tahsili davasında (somut davada); davacı yönünden borç paylaşımı (düşümü) yapılmasına engel olmamalıdır. Bu aynı zamanda usul ekonomisi ilkesine (HMK.m.30) de uygundur. O halde davacının hesaplanan .//.. artık değere katılma alacağının tümünün, davalı olan diğer mirasçılardan tahsiline karar verilmeyip; davacı/mirasçının yasal miras payı oranında düşümü (kendisine alacaklı ve borçlu sıfatı birleşen bölüm için) yapılarak kalan bölüm için alacağa hükmedilmelidir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir....