Noterliğinden ------ yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde mülkiyet tutulması kaydıyla satış sözleşmesinin ediminin gerçekleşmesi sebebiyle araç üzerindeki mülkiyetin taraflarına geçirilmesinin tespitine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Düzenlemeye göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları, şeklinde tanımlanabilecektir. Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenerek ve belirli kurallara bağlandığı, gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak iki gruba ayrıldığı; mutlak muvazaada, taraflar herhangi bir hukukî işlem yapmayı (oluşturmayı) istemeyecekleri, yalnız görünüşte bir hukukî işlem için gerekli irade açıklamasında bulunacakları; nispi muvazaada ise, tarafların gerçekten belli bir hukukî işlem yapmak isteyecekleri, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukukî işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunacaklardır....
İSTİNAF BAŞVURU : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu senedin tanzim tarihinden 13 ay sonra rehin verilmiş olmasının muvazaa olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin borç verecek ekonomik güce sahip olduğunu, borçlu ile akrabalığı ve ticari işbirliği bulunmadığını, müvekkilinin tüccarlık yaptığını, araç üzerine rehin konulduktan sonra Garantı Bankasının araç üzerindeki rehin bedeli ödenmek suretiyle müvekkilinin birinci sıraya yükseldiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Davaya konu sıra cetvelinin davacıya 25/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, sıra cetveline itiraz davasının 26/07/2018 tarihinde 7 günlük yasal süresi içinde açıldığı görülmüştür. Demirci İcra Müd.'...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/760 KARAR NO: 2021/916 DAVA: SÖZLEŞMENİN İPTALİ DAVA TARİHİ : 30/11/2021 KARAR TARİHİ: 07/12/2021 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde;Davacı/satıcı ---- davalı /alıcı ----akdedildiğini, davacı/satıcı ------- düzenlendiğini, ------- satış bedeli karşılığında tescil ve teslimine ilişkin olduğunu, sözleşmeye istinaden aracın tescil işlemi noter huzurunda yapılıp zilyetliğide davalı/alıcıya geçirildiği halde satış bedeli ödenmediğini, haksız ve hukuka aykırı olarak, kötüniyetle davacı müvekkil adeta dolandırılmak sureti ile güven ilişkisi ihlal edilmiş ve karşı edim borcu olan araç satış bedeli ifa edilmediğini, alım-satım sözleşmesi karşılıklı edimleri havi borçlandırıcı akit olmakla sözleşme konusu aracın zilyetliğinin devri tasarrufu taraflar arasında tesis edilen güvene istinaden iyi niyetli olarak davacı/satıcı...
arasında meydana gelen muvazaalı işlemin mutlak muvazaa olup herhangi bir gizli işlem olmaması sebebiyle nispi muvazaa olmadığını, mutlak muvazaanın unsurları olan muvazaalı işlemin muvazaa anlaşması ve aldatma kastının dava konusu devir işleminde mevcut olduğunu, tarafların gerçekte herhangi bir işlem yapmayı düşünmedikleri halde, sırf üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla bir işlem yapmış gibi görünmek için görünüşte bir işlem yapmalarına, mutlak/adi muvazaa dendiğini, mutlak muvazaanın unsurlarından olan muvazaalı işlemin sözleşmelerin ancak ve ancak birbirine uygun irade beyanları neticesinde oluşacağı kuralını ihlal etmesi sebebiyle yok hükmünde olduğunu, taraflar arasında sonuç doğurmayacağını, sözleşme taraflarının muvazaa iddialarını ancak yazılı delil ile ispat edebileceğini, tanık dinlenemeyeceğini, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ve doktrinin görüşünün de bu minvalde olduğunu, yapılan muvazaalı işlemin resmi şekle tabi olması tarafların ispat yükünü ağırlaştırmadığını...
Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın haciz tarihinden önce noterde düzenlenen sözleşme ile satın alındığı, mülkiyetin üçüncü kişiye geçtiği, davacının eşi Kemal Uslu’nun 12.11.12007’de borçludan bir taşınmaz satın almasının araç satışının muvazaalı yapıldığını kanıtlamak için elverişli olmadığı“ gerekçesi ile istihkak davasının kabulü ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; Dairemize ait 27.05.2010 gün, 7109–4852 sayılı ilam ile dava konusu araç ile ilgili satış sözleşmesinde borçlu vekili sıfatı ile hareket eden kişinin üçüncü kişinin eşi olduğu, araç satış bedelinin ödendiğinin iddia edildiği, ancak bununla ilgili sunulan delillerin birbiri ile çelişki içerisinde olduğu, üçüncü kişinin eşi ile borçlu arasında satıştan da önce süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının bu nedenle borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek durumda olduğu, İİK’nun 280. maddesi hükmüne göre tasarrufun iptali davasının kabulü ile istihkak iddiasının reddi...
Mahkemenin, dava konusu tasarrufun 30.05.2000 tarihinde yapıldığı, davanın ise 07.08.2008 tarihinde açıldığı, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden tasarrufun iptali davasının reddine dair ilk kararı Dairemizin 11.04.2013 tarih 2012/8252 Esas 2013/5223 Karar sayılı ilamı ile, davanın BK'nun 19.maddesine göre değerlendirilmesi gerektiği, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, borçluya ödeme emrinin 01.10.2002 tarihinde tebliğ edildiği, bundan önce takip olmadığı taşınmazın ise bu tarihten önce 30.05.2000 tarihinde davalı ...'a satıldığı, ilk satışının muvazaalı olmasının mümkün olmadığı zira takipten 2 yıl önce yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiası ile işlemin iptali istemine ilişkindir....
Dava BK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı nam_ı müstear olarak yapılan işleminin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Borçlunun kendi yaptığı tasarruflar için dava açılması mümkün olduğu gibi parasını kendi verdiği ancak muvazaalı olarak başkası adına tescil edilen mallar için de dava açılması mümkündür. Bu gibi tasarruflar nam-ı müstear olarak adlandırılmaktadır. Nam-ı müstear somut olaya göre bir çeşit muvazaa olabileceğinden her türlü delil ile ispat edilebilir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/88 ESAS- (ARA KARAR) DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Yasal Mal Rejiminden Kaynaklanan) KARAR : Nizip 3....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıya borcu olmadığını, dava dışı Kamil Yerlikaya'nın davacıdan alacağı bulunduğunu ve bu alacağın davacı tarafça davalıya gönderildiğini, ancak banka dekontlarında araç için gönderildiği yazısına dikkat edilmediğini, buna dair yazışmalar olduğunu,taraflar arasında araç satışına dair anlaşma bulunmadığını,söz konusu aracın davalıya para gönderildiği sırada dava dışı Kamil Yerlikaya tarafından işletildiğini,araç satışı için ödendiği belirtilen kapora bedelinin fahiş olduğunu,davacının kapora bedeli ve satış anlaşması konusunda isticvap edilmesi gerektiğini,davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ve davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 17. İcra Müdürlüğünün 2019/15446 sayılı dosyada davacı tarafça davalı hakkında 20.000 lık bedelin 34 XX 469 plakalı araç için ödendiği belirtilen tutarın iadesi için yapılan ilamlı takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır....