Şti. aleyhine 01/10/2010 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, araç mülkiyetinin tespiti talebine ilişkindir. Yargıtay 14. HD'nin 19/11/2020 gün ve 2016/17809 E.-2020/7504 K. sayılı kararında özetle, "...İnanç sözleşmesi, 05/02/1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı şirket, 15.11.1996 tarihli noterde yapılan resmi satış sözleşmesi ile davalılardan ...’tan şirket adına satın almış oldukları BMW marka aracı, şirket adına trafikte tescil ettiremediklerini, davalı ...’in diğer davalıya olan borcundan dolayı başlatılan takip sonrasında ise aracın davalı ...’e satılıp onun adına tescil edildiğini, oysaki aracın mülkiyetinin kendisine ait olması nedeniyle üçüncü kişinin borcundan dolayı araç üzerine haciz konulamayacağı gibi, üçüncü kişi adına tescil de edilemeyeceğini ileri sürerek, araç üzerindeki trafik kaydının iptali ile davacı şirket adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir....
tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 18/10/2020 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden aracın satış talebine ilişkin talebin kabulüne, satışın iptali ve tescil talebinin ise reddine dair verilen 14/04/2015 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 15/09/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü. Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve aracın teslimi, bu istem kabul edilmediği takdirde araç bedelinin tahsili istemine ilişkindir....
Bu maddede aynen "Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm doğrultusunda tescil edilmiş araçların mülkiyetinin trafik kaydı ile ve noter sözleşmesi ile mülkiyetlerinin ispat edileceği açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı ile borçlu arasında araçların mülkiyet tespitine ilişkin dava mevcut ise de bu davanın alacaklı üçüncü kişiyi bağlar nitelikte sonuç doğurması mümkün değildir. Araçlar üzerine haciz konulduğu tarihte trafik tescil kaydı gereği araçlar borçluya aittir. Kaldı ki Bolu 1....
Sonuç olarak, davacı tarafça, inançlı işlem iddiasına dayalı olarak araç mülkiyetinin tespiti talepli eldeki dava açılmış ve ispat yükü işbu iddiada bulunan davacı tarafta olup, dosya kapsamındaki mevcut delillere göre davanın davacı tarafça ispat edilemediği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ARAÇ MÜLKİYETİNİN TESBİTİ VE TESCİLİ Dava, sözleşmeden kaynaklanan araç mülkiyetinin tespiti ve tescili isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu niteliğine göre Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 gün ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 10.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/12/2020 NUMARASI : 2019/93 ESAS - 2020/257 KARAR DAVA KONUSU : Araç Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili KARAR : İskenderun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/12/2020 tarih ve 2019/93E. -2020/257 K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı kısıtlı T4 vasisi T3 istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı kısıtlı adına kayıtlı aracı ÖTV indiriminden yararlanma amacı satın aldığını, satın alınan araç bedelinin tamamını kendisi tarafından ödendiğini belirterek; 34 XX 691 plakalı aracın mülkiyetinin aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. DAVALI VASİSİ 25/12/2019 TARİHLİ DİLEKÇESİ İLE ÖZETLE; Davacı tarafından açılan davayı kabul ettiğini beyan ederek davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir....
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, istinaf kanun yoluna başvuran tarafın sıfatı ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır. Öncelikle, trafik kaydındaki tescilin iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi gereği maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Dava trafik tescil kaydının iptali ile davacı adına tescili şeklinde açılmış ise de, davacının talebi aynı zamanda mülkiyetin tespit ve teslimini de içerdiğinden davanın araç mülkiyetinin tespiti davası olduğunun kabulü gerekir....
Ancak öte yandan her ne kadar davacı dava dilekçesinde davaya konu aracın terkinini ve tescilini talep etmişse de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2014/15369 E. Ve 2015/13112 K. Sayılı ilamında da yer aldığı üzere 2918 sayılı yasanın 19. vd. Maddelerindeki hükümler uyarınca araçların trafik tescil işlemlerinin idari nitelikte olduğu ve idari makamları belirli bir biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte iptal ve tescil kararı verilemeyeceği" gerekçesiyle açılan davanın KABULÜNE, Davaya konu 34 XX 464 plakalı ve davalı adına trafikte kayıtlı olan aracın mülkiyetinin miras payları oranında davacılara ait olduğunun tespitine, terkin ve tescil işlemleri idari nitelikte bulunduğundan bu yöndeki istemin reddine karar verilmiştir. İşbu kararı davalı süresinde istinaf etmiştir....