İrade bozukluğu hallerinde, feragatin iptali istenebilir (HMK m. 311). Bunun haricinde feragat beyanından dönülemez. Her ne kadar davacı kadın vekili irade bozukluğu nedeniyle feragat beyanlarından dönmek istediğini beyan etmiş ise de; müvekkili ile davalının barıştıklarını bu sebeple davadan vazgeçtiğini beyan ettikten sonra 05/03/2013 tarihli 11 nolu celsede vazgeçme beyanının davadan feragate yönelik olduğunu beyan etmiş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir....
Mahkemece, davacı ile davalı ... arasında inanç sözleşmesinin varlığı benimsenmiş, ancak davalı ...’nin iyiniyetli kayıt maliki olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı ile davalılardan ... temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir Mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir....
Müdürü tarafından gönderilen mektup içeriği ve dosyaya giren tüm delillere göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir....
Araç davacı tarafından satın alınmış olmasına rağmen ÖTV muafiyetinden faydalanmak amacıyla engelli raporu bulunan müteveffa davalı adına satın alındığına göre taraflar arasında inançlı işlemin varlığının kabulü gerekmektedir. İnançlı işlem gereği aracın davacıya devri gerekirken devredilmemiştir. O halde araç alım bedelinin davalıya iadesi gerekmektedir. İnançlı işlemlerde uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıl olup araç bedeli 30/12/2010 tarihinde ödenmiş, dava ise 18/09/2018 tarihinde açılmış olmakla zamanaşımı def'i yerinde görülmeyerek araç alım bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafça araç için ödenen sigorta bedelleri de talep edilmiş ise de, inançlı işlem gereği davacıya ait olan aracın sigorta bedellerinin de davacı tarafından ödenmesi gerekmektedir. Aracın davacının kullanımında olduğu davacının kabulündedir. Davacı, kendi kullanımında olan aracın sigorta bedellerini davalıdan talep edemez....
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolayı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere malvarlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye "inanan" adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de "inanılan" denir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 29/06/2016 tarihli ve 2013/530 E., 2016/403 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine; 1836 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının iptali ile davacı adına tescil talebinin reddine; 1047 ada, 16 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi ... (davalı) adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... ile katılma yoluyla davalı ... ve diğerleri vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
İşte bu görüşten hareketle 5.2.l947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; bilindiği gibi iptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılması zorunludur. Nitekim, eldeki dava, kayıt maliki davalı ... aleyhine açılmıştır. Ancak, somut olayın özelliği itibariyle, taşınmazın son maliki bakımından iddianın incelenebilmesi için, davacı ile ilk el durumundaki dava dışı Metin arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işlem olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur. Ne var ki, davacının çekişmeli taşınmazı devrettiği ilk el durumundaki Metin davada yer almamıştır. Hal böyle olunca, ilk el durumundaki ...'...
Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakınca, öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davacının feragat beyanının irade bozukluğu hallerinden biriyle malul olup olmadığı hususudur....
Davalı ..., çekişmeli taşınmazı annelerinin satın aldığını, 24 ve 26 sayılı parselleri davacıların kardeşi olan Faruk’a devrettiğini bildirmiş, davalı ... ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 446 ada 24 sayılı parsele ilişkin dava kabul edilmiş, diğer parsellere ilişkin istem hakkında karar verilmemiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur....