Bilirkişi raporu, yapılan boya ve tamirat işleminin anlaşılmasının önlenmesi açısından sol arka çamurluğa komple vernik atıldığı, boya ve vernik işçiliğinin iyi olmasının işlemin aracın tüketiciye tesliminden önce fabrika çıkışında veya fabrikadan bayiye getirilmesi sırasında veya bayide meydana geldiği ihtimalini ortaya koyduğu, bu nedenle boyama işleminin aracın tüketiciye tesliminden önce gerçekleştiği kanaatine varılmasında yeterli bulunmuştur. Başka deyişle satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına imalatçı veya satıcı tarafından tüketicin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresi içeren bir etiket konulmadığı gibi satım aşamasından önce meydana gelen ayıp boyama ile alıcıdan gizlenmiş, malın ayıplı olduğu hususu tüketiciye verilen faturada belirtilmeden "0" km araç bedeli tahsil olunmuştur. Dolayısı ile satılan malın ayıbı, satıcı tarafından tüketiciden hile ile gizlenmiştir....
Şti'nden 10/03/2016 tarihinde satın aldığını, bir süre sonra aracın ön motor kaputunun üst kısmında boya deformasyonu oluştuğunu, müvekkilinin davalı Onatça Otomotiv San. Tic. A.Ş. servisine başvurduğunu, ayrıca uzman bilirkişiden aldığı raporu 03/08/2017 tarihinde davalılara gönderdiğini ve ayıplı aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesinin talep edildiğini, davalıların olumsuz cevap verdiklerini iddia ederek, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde ödenen bedelin satış tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Onatça Otomotiv San Ltd. Şti. vekili, dava konusu aracın davacıya ÖTV muafiyeti ile satıldığını, aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddiini istemiştir. T1 vekili, aracın ayıplı olmadığını, bir boya kusuru var ise bunun üretim hatasından kaynaklanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dolayısıyla davalının taahhüt ettiği 10.000 km bakımından önce aracın yağının değişmesinin gerektiği, aracın vaadedilen niteliklere uygun olmadığı, bu durumda aracın 6502 sayılı kanunun 8/2 hükmüne göre ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu araca periyodik bakım aralığı dolmadan yağ eklenmesi gerektiği, üretilen ve taahhüt edilen miktardan fazla yağ eksiltildiği, bunun giderilmesi mümkün olmayan, süreklilik arz eden ve tüketicinin kullanımdan beklediği menfaati azaltan bir ayıp olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince usulüne uygun, denetime elverişli bilirkişi raporuna dayanılarak aracın ayıplı olarak kabul edilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Aracın ayıplı olduğu sabit olduğu anlaşıldığından, davacının hakkını kötüye kullandığı ileri sürülemez. Bu açıklamalar karşısında davalının aracın ayıplı olmadığı, davacının kötü niyetli olduğu ve bilirkişi raporunun yetersiz olduğu yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Dolayısıyla davalının taahhüt ettiği 10.000 km bakımından önce aracın yağının değişmesinin gerektiği, aracın vaadedilen niteliklere uygun olmadığı, bu durumda aracın 6502 sayılı kanunun 8/2 hükmüne göre ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu araca periyodik bakım aralığı dolmadan yağ eklenmesi gerektiği, üretilen ve taahhüt edilen miktardan fazla yağ eksiltildiği, bunun giderilmesi mümkün olmayan, süreklilik arz eden ve tüketicinin kullanımdan beklediği menfaati azaltan bir ayıp olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince usulüne uygun, denetime elverişli bilirkişi raporuna dayanılarak aracın ayıplı olarak kabul edilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Aracın ayıplı olduğu sabit olduğu anlaşıldığından, davacının hakkını kötüye kullandığı ileri sürülemez. Bu açıklamalar karşısında davalının aracın ayıplı olmadığı, davacının kötü niyetli olduğu ve bilirkişi raporunun yetersiz olduğu yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Aracın kullanımı sırasında sağ ve sol tavan kirişlerinde C sütunu olarak tabir edilen bölgelerinde dalgalanma ve göçükler olduğunu fark ederek davalıya ayıp ihtarı keşide edilmiş ve akabinde eldeki dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince, dava konusu araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi raporu ile aracın C sütunlarında dalgalanma ve göçükler olduğu, aracın imalattan kusurlu olduğu ve bu hususun gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiş, davalı tarafın sunduğu teknik raporun ise dava konusu araç üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olmayıp farklı araç üzerindeki incelemeye dayalı olduğu, bu nedenle iki rapor arasında çelişki bulunmadığı değerlendirilerek mahkemece aldırılan teknik rapor hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
D.İş sayılı dosyası ile tespit davası açıldığını, ayıplı arıza olduğuna dair bilirkişi raporu sunulduğunu, gizli ayıp nedeniyle araç bedelinin ödenmesi gerektiğini, ıslah dilekçesi ile aracın misliyle değiştirilmesini talep ettiği, Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile, söz konusu aracın kendileri tarafından satılmadığını, üreticisi ve ithalatçısı olmadıklarını, kendilerinin pasif husumetinin bile bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın reddini talep ettiği, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın satın aldığı aracın ayıplı olup olmadığı, aracın misliyle değişiminin gerekip gerekmediği, bu hususta davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı, Mahkememizce yapılan ilk yargılamada davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, İstanbul BAM 13 HD'nin 2019/1812 esas 2021/903 esas sayılı kararı ile; "TTK.'nın 23....
ayıp nedeniyle kullanılamaması sonucunda aracın misliyle değiştirilmemesi, gizli ayıp nedeniyle ikame olunan davada misliyle değişim kararı verilmesi neticesinde araç bedelinin geç ve gereği gibi ödenmemesi nedenleri ile faizi aşan zararın, uğranılan zararın, munzam zararın bilirkişi tarafından hesaplanması neticesinde artırılmak üzere şimdilik ......
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrarla, davanın zamanaşımının geçmişinin bulunduğunu, ihbar yükümlülüğünün gerektiği gibi yerine getirilmediğini, aracın ayıplı olmadğıını, davacının hakkaniyetten uzak ve kötüniyetli olduğunu, ayıplı olsa dahi davacının kronik arızalı ve üretim hatalı olduğunu iddia etmesi nedeniyle husumet yönünden yanlış değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporlarının genel geçer ve somut olayın özellikleriyle bağdaşmadığını, aracın kullanıcı hataları sebebiyle arızalandığını ve araçtan beklenen verimin, aracın kilometre ve trafik kayıtları incelendiğinde fazlasıyla karşılandığını, bu nedenle davanın reddi gerekirken, davacının uzun süre kullandığı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesinin hakkaniyetli olmadığını, ücretsiz onarım ile giderilebilecek basit arıza için uzun süre kullanılan aracın misliyle değiştirilmesinin hukuka uygun olmadığını, davacının kullanım süresince araçtan yararlanmasının da hükümde...
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne ve aracın misliyle değiştirilmesine karar verilmiş, karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. 6502 sayılı TKHK'nın yukarıya alınan maddeleri kapsamında; denetime ve hüküm kurmaya elverişli uzman bilirkişi raporu ile dava konusu aracın tavan ve bagaj kapağı gibi yatay yüzeyi ile sol yanda ,sol ön kapı ve sol arka kapı gibi dikey yüzeylerde muhtelif sayıda ve büyüklükte vernikle soyulmalar ve bazı bölgelerde boyada çatlamalar olduğundan ayıplı olduğu, ayıbın basit bir kontrolle anlaşamayacağından gizli ayıp niteliğinde olduğu ve gizli ayıbın imalattan kaynaklandığı, araçtaki mevcut ayıbın araç kullanımını ve faydalanamasını etkileyen bir durum değil ise de değişim talebi yerine getirilmeyen davacının ayıplı malı kabul etmeye ve kullanmaya zorlanamayacağı ve üründen beklenen faydayı sağlamasının da mümkün olmadığı, bu nedenle davacı tüketicinin seçimlik haklarını kullanabileceği ve ayıplı aracın ayıpsız misli ile değişimini...
Dava, davacı tarafça 29/08/2015 tarihli fatura ile 0 km. olarak satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı misli ile değişim talebine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde ; yerel mahkemece hükme esas alınan KTÜ otomotiv kürsüsünde görevli bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, aracın gizli ayıplı olduğu bildirilmekle birlikte, bu görüşün tam olarak hangi maddi olgular ile bilimsel ve teknik verilere dayandığı konusunda hiçbir açıklık bulunmadığı ve hüküm tesisi için yeterli ve elverişli olmadığı gibi, rapora itirazların da değerlendirilmediği, yerel mahkemece yapılan kabule göre de; hükmolunan bedelde indirim miktarının hesaplanmasında kullanılan yöntemin Yargıtay 13....