Mahkemece davacının bu beyanına itibar ile feragatin irade bozukluğu içerisinde yapıldığı kabul edilerek yemin delili hatırlatılmış, davalının ihtarlı tebliğe rağmen duruşmaya gelmediği için yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 309.maddesi’nde feragat ve kabulün karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği düzenlenmiş, yine aynı kanunun 311. maddesinde ise feragat ve kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı ve irade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebileceği düzenlenmiştir. Bir başka deyişle feragat beyanı yapılmakla birlikte kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve geri alınamaz. Bu beyanın irade bozukluğu içinde verildiğinin ispatı bunu iddia eden davacı yandadır. Davacı soyut beyanı dışında sunduğu delillerle feragatin irade bozukluğu içinde gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır....
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Somut olayda, dosya içindeki veraset ilamına göre davacının Haluk Okalan'ın tek mirasçısı olduğu ve davacının tek mirasçısı olduğu murisinin İzmir köprü mahallesi, 801 ada, 2 nolu parsel ile, 34 XX 195 plakalı aracı parasını vererek satın almış ancak babasının eşi ile problemleri nedeniyle gerek aracı gerekse 2 nolu bağımsız bölüm, davacının halası olan T3 adına tapuya kayıt ettirdiğini belirterek, inançlı işlem hukuksal nedenine dayanarak 2 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapusunun iptali ile kendisi adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin tapu iptal tescil davası açmış ve davalının aile mahkemesindeki davada anılan aracın ve evin kendisine ait olmadığını mahkeme önünde ikrar ettiğini belirtmiştir....
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil bulunması halinde tanık dinlenilebileceği vurgulanmış olup, eldeki uyuşmazlıkta davacı tarafça muris veya davalıların ellerinden çıkmış ve onların imzalarını taşıyan herhangi bir yazılı delil ve yazılı delil başlangıcı sunulamamıştır. Banka dekontları, inançlı işlem iddiasını tek başına ispata yeterli değildir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre inançlı işlem "yazılı delil" veya "delil başlangıcı" yoksa inanç sözleşmesinin "ikrar" (HMK m.188) "yemin" (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle ispat edilmesi gerekir. Tarafların kardeş olmaları inançlı işlemin ispatı hususunda tanık dinlenilmesine imkan vermez....
in annesi olmakla davacı ile davalı ... arasındaki inançlı işlem ilişkisini bilen/bilmesi gereken kişi olduğu, bu nedenle, davalı ... bakımından davanın kabulü gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı ... bakımından kayıt maliki olmadığından pasif husumet yokluğu gerekçesi ile davanın reddine; davalı ... bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı ...'in yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.123.25. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından 02/03/2022 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile; davacının, davalı ile dava konusu yapılan araçta ortak bulunduğunu, taraflar arasında düzenlenen 16/10/2009 tarihli protokolle davalının araç üzerindeki tüm payını davacıya devrettiğini, söz konusu protokolün bir bütün olarak ve taraflarca resmi senede yansıtılmamış olan anlaşmanın içeriğinin değerlendirilmesi neticesinde karine olarak inançlı işlem olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, inanç sözleşmesinin TBK 27 maddesi hükmünün çizdiği sınırlara riayet edilmesi koşuluyla caiz olduğunu, sözleşmenin ve diğer hükümlerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde tarafların gerçek iradelerinin davaya konu aracın davacıya ait olduğunu gösteren inançlı işlem sözleşmesi yapmak olduğunun açıkça anlaşıldığını belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:HMK'nun 355....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekilinin, davalı adına tapuya kayıtlı 1882 ada 385 parsel sayılı taşınmazın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak zemin kat 1 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ettiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı tarafından istinafa taşındığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili; işlemin temelinde muvazaalı işlem olan inançlı işlem olduğunu, somut olay çerçevesinde değerlendirmeye gitmek, yapılan devir işleminin muvazaalı mı yoksa inançlı işlem mi olduğunu tespit edebilmek için tarafların gerçek iradelerine ve yapılan işlemin niteliğine bakmak gerektiğini, Mahkemece bu yönde inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, muvazaalı işlerde taraf olanların bu muvazaanın varlığını yeterli delillerle ispatlayabildiklerinde, muvazaaya dayalı talepte bulunabilmelerinin mümkün olduğunu, muvazaalı işlemin tarafları birbirine karşı kendi muvazaasına dayanarak talepte bulunabilirse de üçüncü kişilere karşı bu durumu ileri süremediklerini, Mahkemece sebepsiz zenginleşme sebebiyle tazminat talebinin incelenmediğini, inançlı işlem olgusunun varlığının imzası inkar edilmeyen ve kabul edilen devir sözleşmesi başlıklı belge ile sabit olup ayrıca kesinleşen mahkeme kararları ile de sabit olduğunu, ...'...
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.05.2014 gününde verilen dilekçe ile inançlı işlem nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili, dava dışı 3. şahıs vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteğinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inançlı işlem nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil KARAR Davacı, taşınmazın tapuda kayıtlı payını bir mirasçıdan resmi senetle satın aldığını, ancak tapu kaydının hatalı işlem sonucu oluşturulduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. İstem bu niteliğiyle tapu sicilinde yapılan tasarruf işleminin irade bozukluğu (hata) hukuki sebebine dayalı olarak düzeltilmesine ilişkindir. Mahkemece de dava bu şekilde nitelendirilerek hüküm kurulmuştur. Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarih 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi'ne ait olmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....