DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası niteliğindedir. Dosya istinaf incelemesinde iken davalı asil mahkeme aracılığıyla göndermiş olduğu 21/12/2022 tarihli dilekçe ile istinafa konu davada tarafların anlaştıklarını, dilekçe ekinde ibraz edildiği üzere protokol imzaladıklarını, boşanma protokolü doğrultusunda işlem yapılarak tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Bu itibarla, istinaf aşamasında gerçekleşen ve bu sebeple ilk derece mahkemesince değerlendirilemeyen taraflar arasında düzenlenen protokolde yer alan boşanma ve fer'ileri talebi hususunda durum gereğince işlem yapılarak olumlu-olumsuz bir karar verilmek üzere mahkeme kararının kaldırılmasına ve gerekçede gösterildiği gibi işlem yapmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Sözleşmeye, boşanma protokolü içinde yer verilmiş, protokol hakim tarafından onaylanmıştır. Boşanma protokolünde yer alan bu anlaşmanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince davacı lehine davalıya ait taşınmaz üzerinde bir oturma hakkı tesisini amaçlayıp amaçlamadığı, başka bir ifade ile taşınmazla ilgili anlaşmanın, intifa hakkı tesisine ilişkin bir sözleşme niteliğinde bulunup bulunmadığı, tarafların sözleşmede kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınarak belirlenmelidir. Davacı, davalıya devredilecek dava konusu taşınmazı kira ödemeksizin ve üçüncü kişilere kiraya verilmeksizin kullanması karşılığı, davalıdan herhangi bir nafaka ve tazminat talebinde bulunmamıştır. Bu bakımdan boşanma protokolünde yer alan taşınmazla ilgili kaydın, davacı lehine oturma hakkı tesisini amaçladığı kabul edilmelidir....
Bu halde dava, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde uğranılan kazanç kaybının tazmini isteğine ilişkindir. Davanın temeli boşanma protokolü olduğuna ve uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklandığına göre bu davaya bakmakla aile mahkemesi görevlidir (4787 s. K. m.4/1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, taraflarca ileri sürülmese bile hakim tarafından davanın her aşamasında re'sen gözetilir. Bu açıklamaya göre mahkemece, görevsizlik kararı verilmesinde ve karar gerekçesinde bir usulsüzlük görülmemiştir. Kaldı ki Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarının tamamı bu yönde olduğu gibi, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin yargı yeri belirlemesi üzerine geniş anlamda yorumlayarak verdiği 24.12.2015 tarih, 2015/14878 Esas, 2015/13172 karar sayılı ilamı da bu yöndedir....
İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan, alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabilir, (Yargıtay 17. H.D'nin 2012/14209 esas, 2014/3639 sayılı kararı)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü - K A R A R - Davacı vekili, davalının davacı aleyhine 30.000 TL bedelli senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığını, senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığını,tarafların yaptıkları boşanma protokolü ile birbirlerini ibra ettiklerini belirtilerek icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bonodaki imzanın davacıya ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Aile Mahkemesinin 2019-376 esasla birleşen dava da vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanma kararının 02.12.2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların iki ortak çocukları olup büyük çocukları ...'ın velâyeti, iştirak nafakası, çocuğun masrafları ve eğitim çocukla tesis edilecek kişisel ilişki boşanma protokolü çerçevesinde belirlendiğini, protokolün 6. Maddesinde ortak çocuk ......
Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi üzerine karar davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede; 01.11.2022 tarihli ve 2022/8414 Esas, 2022/8689 Karar sayılı bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmişse de; davacı erkeğin boşanma protokolü ile belirlenen yoksulluk nafakasını ödemeyi kabul etmesi sonrasında, aradan geçen zaman içerisinde tarafların her ikisinin de protokol gereği ve yine mahkemece de kabul edildiği üzere davacı erkeğin boşanmanın gerçekleştiği tarihe göre ekonomik durumunda aşırı bir kötüleşmenin olmadığı, davalı kadının da sosyal ve ekonomik durumunda dava tarihi itibariyle aşırı bir değişiklik olmadığı, döviz kurundaki değişiklik davacının öngöremeyeceği derecede ülke bazında ön görülemeyen bir kriz nedeni ile ani bir artış şeklinde meydana gelmediği, uyarlamayı gerektirecek mahiyette olmadığı dikkate...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İcranın Geri Bırakılması Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili, icra emrinde yer alan borcun tamamının boşanma protokolü uyarınca taksitler halinde ödendiğini belirterek, icranın geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Alacaklı vekili ödemelerin borçlunun müvekkilinden elden aldığı borca ilişkin olduğunu belirterek, itirazın reddini savunmuştur....
Davacı dava başında anlaşmalı boşanma davası açmış, taraflar arasındaki anlaşmanın bozulması üzerine davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edilmiş ancak davacı kadın verdiği dilekçesinde tanığı olmadığını açıkça bildirmiş, duruşmada da tanığının olmadığını imzalı beyanı ile belirtmiştir. TMK 6. madde kapsamında davacı taraf iddiasını ispatla yükümlü olduğu halde iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine dair verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla, davacı kadının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı dilekçesinde; boşanma davasındaki anlaşma protokolü gereği davacının nafaka isteyemeyeceğini, davacının nafaka talebinden protokol gereği ileriye dönük olarak vazgeçtiğini, asgari ücretle çalıştığını, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının boşanma sırasında ileriye dönük nafaka talebinde bulunmayacağını taahhüt etmesi ve boşanma davasından sonra tarafların ekonomik durumlarının değiştiğine dair somut delil elde edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır (TMK nun 327/1. maddesi). Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK 328/1. maddesi). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerlerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.nun 329/1. maddesi). Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir....