G.." isminde kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının tespiti ile mevcut ise ana,baba kardeşlerini ve çocuklarını gösterir nüfus kayıtlarının; 2-Davacının mirasbırakanları "Emin kızı G.. G.." ve "Emin kızı Z.. Ö..'in ana,baba, kardeşlerini ve çocuklarını gösterir nüfus kayıtlarının ilgili nüfus müdürlüğünden istenmesi evraka eklenmesi, ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine, GERİ ÇEVRİLMESİNE, 29.4.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
in ana, baba ve kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıt tablosunun, b)Taşınmazın bulunduğu Dalca köyünde tapu kayıt maliki "... kızı ... ..." isminde kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının tespiti ile mevcut ise ana, baba, kardeşlerini ve çocuklarını gösterir nüfus kayıtlarının ilgili Nüfus Müdürlüğünden, 2-Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/90-79 E.K. sayılı dava dosyasının ilgili Mahkemesinden temini ile istenilen hususların eksiksiz dosya arasına alınıp alınmadığının denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
-KARAR- Temyiz incelemesine esas olmak üzere; 1-a)Dava konusu 68 ve 378 parsellerde "..." ve 405 parselde "..." olarak yazılı kayıt maliki isminde kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının tespiti ile mevcut ise ana,baba,kardeşlerini ve çocuklarını gösterir vukuatlı nüfus kayıtlarının, b) "..."'in (T.C. No:...) ana,baba,kardeşlerini ve çocuklarını gösterir vukuatlı nüfus kayıtlarının ilgili Nüfus Müdürlüğünden temini,kardeşlerinin mirasçılarını gösterir nüfus kayıt örneklerinin ilgili Nüfus Müdürlüğünden temini ile ile istenilen hususların eksiksiz dosya arasına alınıp alınmadığı denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ......
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; 506 sayılı Kanunun 2934 sayılı Kanun ile değişik 3. maddesi gereği 18 yaşının altında baba veya anasına ait işyerinde çalışan mümeyyiz küçüklerin Medeni Kanunun 271. maddesi hükmüne istinaden; çocuk ile baba veya ana arasında yapılacak herhangi bir tasarrufta çocuk borç altına girerse sözleşmenin sıhhati hususu bir vasinin iştiraki ve hakimin tasdikine bağlı olduğunu, mümeyyiz küçükler ile baba veya ana arasında yapılacak bir hizmet akdinin bu şartları ihtiva etmemesi durumunda geçerli bir hizmet akdinden ve dolayısıyla çocuğun sigortalılığından söz etmenin mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür....
Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir (TMK md.337). 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana-babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri; özellikle çocukları şahıslarına, bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....
Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığı'na derhal bildirilir." şeklinde; "Delillerin Ortaya Konulması ve Reddi" başlıklı 206. maddesinin 2. fıkrasının a bendinde "kanuna aykırı olarak elde edilmiş delilin reddedilmesi gerektiğine," "Delilleri Takdir Yetkisi" başlıklı 217. maddesinin 2. fıkrasında ise "yüklenen suçun, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceğine" ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Anayasa'da ve arama kararı verme ve arama şeklini düzenleyen 5271 sayılı CMK'nun 116 vd. maddelerinde, rızaya dayalı olarak arama usulüne yer verilmemiştir. 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin "Karar alınmadan yapılacak arama" başlıklı 8. maddesinde arama emri ya da kararı aranmaksızın arama yapılabilecek bazı haller düzenlenmiştir....
Türk Medeni Kanunu 352. madde "Anne ve baba, velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler, kural olarak hesap ve güvence vermezler." hükmünü, Türk Medeni Kanunu 354. madde "Ana ve baba, kusurları sebebiyle velayetleri kaldırılmadıkça, çocuğun mallarını kullanabilirler." hükmünü, Türk Medeni Kanunu 355. madde ise "Ana ve baba çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için, hakkaniyete uygun ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler." hükmünü düzenlemiştir. Yukarıda belirtilen maddeler ışığında, davacı annenin velayet hakkını kötüye kullanması sözkonusu olmadığı gibi, mahkemece çocukların malvarlığına konulan tedbirler davacı annenin velayet hakkını kullanmayı engeller niteliktedir. Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan velayeti davacı annede olan çocukların malvarlıkları üzerine tedbir konulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanununun 309/1. maddesi uyarınca, evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirip, ana ve babanın rızası olmadan dava kabul edilemez. Bu kuralın istisnası aynı yasanın 311. ve 312. maddelerinde düzenlenmiş olup buna göre ana ve babanın rızasının aranmaması hakkında mahkeme kararının bulunması gerekip ancak bu halde ana ve babanın rızası aranmayacak veya rızalarının olmaması sonuca etkili olmayacaktır. Türk Medeni Kanununun 337. maddesi uyarınca, velayet anneye ait olup 342. maddeye göre anne, çocuğun yasal temsilcisidir. Mahkemece, açıklanan yasa hükümleri gözetilerek sadece davalı babanın rızası ile yetinilmeden, çocuğun yasal temsilcisi olan annenin davada yer alması sağlanıp rızasının alınması, rızasının olmaması halinde ise yasal koşullar gerçekleştiği takdirde rızasının aranmaması hakkında karar verildikten sonra karar verilmesi gerekir....
Davalı anne her ne kadar çocuk ile baba arasındaki yatılı olmayacak şekilde şahsi ilişki kurulmasını istemiş ise de; sosyal inceleme raporu, tanık anlatımları, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı baba ile müşterek çocuklar arasındaki şahsi ilişkinin daraltılmasını gerektirecek, çocuğun yüksek menfaatleri aykırı olağanüstü bir durum tespit edilememiştir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi ana ve baba için bir hak olduğu gibi, çocuk için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....
K..’ın gerçek babasının Kemal Çakmak olduğu halde nüfus kaydında Hüseyin Kaynak’ın çocuğu imiş gibi tescil edildiğini bildirerek, nüfus kaydındaki baba adının iptali ile gerçek babası olan Kemal Çakmak olarak düzeltilmesini istemiştir. Görüldüğü gibi davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki soybağının reddi, ikincisi ise babalık davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK.nun 285/1. md.) Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, çocuğun evlilik içinde doğması ile kendiliğinden kurulur. Bu durumda koca; karısının doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek ana ve çocuğa karşı, soybağının reddi davasını açabilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır....