WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a dört yıldan bu yana baktıklarını belirterek evlat edinmelerine karar verilmesini istemişler, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 1-Türk Medeni Kanununun 309.maddesine göre, evlat edinme için küçüğün ana ve babasının rızası gerekir. Velayetin babaya verilmiş olması ya da anada olan velayetin kaldırılması, ananın davada taraf olma sıfatını kaldırmaz. Yasa, çocuğun yasal temsilcisinin değil, baba ile birlikte ananın da rızasını aramıştır. Mahkemece ananın davada taraf olmasının sağlanması, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesine aykırı olarak eksik hasımla davanın sonuçlandırılması, 2-Kabule göre de; aynı Yasanın 316.maddesine göre, evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir....

    Sevim'in suç tarihinde 16 yaşı içinde olduğu belirtilmiş ise de bu rapora dayanılarak mağdurenin düzeltilen doğum tarihi ile ana baba bir kardeşi Kader'in nüfusta kayıtlı olan doğum tarihi arasında 180 günlük kanuni süreden daha az bir zaman kaldığı, bu durumda mağdurenin yaşının düzeltilmesine kayden engel bulunduğu, Kader'in getirtilen doğum tutanağından resmi bir sağlık kuruluşunda doğmadığı, beyan üzerine ve bildirilen doğum tarihinden yaklaşık ondört ay sonra nüfusa tescil edildiğinin anlaşılmasına göre kamu adına hukuk mahkemesinden Kader'in yaşını düzeltme imkanlarının araştırılarak düzeltilmesi halinde, mağdurenin yaşının düzeltilmesinin mümkün olacağı gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması Kanuna aykırı, Nüfus Müdürlüğü Temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 Sayılı Kanunun 8/1 maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. ve 326.maddeleri uyarınca BOZULMASINA,14.03.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Ancak; 1- ) Mağdurun 15/04/2011 tarihli oturumda kendisini yağmalayan şahsın ... olduğunu, ana adının ... baba adının A.olduğunu, büyük pastane ile ... caddesinde oturduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; mağdurun verdiği adreste kolluk tarafından araştırma yapılarak böyle bir şahsın var olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilme gerektiğinin düşünülmemesi, 2- ) Müştekinin yer göstermesi sonuncu olayın meydana geldiği yer yakınında bir mazgalın içinde bulunan mermilerin daha önce 30/10/2011 tarihli başka bir olaya ait kasten yaralamada kullanılan silahtan atılan mermi ile aynı özellikleri taşıdığının 26/02/2011 tarihli kriminal raporda belirtilmesi karşısında; sözkonusu olaya ilişkin evrakların getirtilip incelenerek suç faili ile temyiz konusu sanık arasında irtibat bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, 3- )Kabule göre; sanığın cebinden çıkardığı silah ile iki el korkutma amaçlı ateş ettikten sonra silah zoru ile 1.000 TL para...

        Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesinde; ''Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.'' hükmü yer almaktadır. Babalık davasına dair hak düşürücü süreler ise TMK m. 303’de düzenlenmiştir. Buna göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Çocuğun açacağı babalık davası yönünden; hak düşürücü süreyi düzenleyen ikinci fıkra, Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Somut olayda, mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiştir....

          Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı takdirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....

            Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı takdirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....

              Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. O halde, davalı-davacı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde düzenlenmesine karar verilecek yerde, kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                Dava, evlat edinmede ana ve baba rızasının aranmaması talebine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesi gereğince davacının ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Mahkemece "... küçük hakkında Afyonkarahisar Aile Mahkemesi'nin 2017/497 Esas 2017/952 Karar sayılı dosyası ile koruma kararı verilerek kuruma yerleştirildiği, Afyonkarahisar Aile Mahkmesi'ne bu hususta başvurunun mahkememize dava açmadan önce yapıldığı, şu anda herhangi bir evlat edinme davası açılmadığı, çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiği ve halihazırda evlat edinme başvurusu yahut işlemleri olmadığı..." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

                Maddenin ikinci fıkrasında baba ile çocuk arasındaki soybağının babanın ana ile evlenmesi, babanın çocuğu tanıması veya hakim hükmüyle kurulacağı düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada ise kan bağına dayanan soybağının yanında, evlat edinme ilişkisi de evlatlık ile evlat edinen veya evlat edinenler arasında soybağını kuran bir yol olarak kabul edilmiştir. TMK’nın 282. maddesinin birinci fıkrasına göre çocuk ile ana arasındaki soybağının kurulabilmesi için çocuğun, ana olduğu iddia edilen kadın tarafından doğurulduğunun tespit edilmesi yeterlidir. Çocuğu doğuran kadının evli olup olmaması soybağının kurulması için önem taşımamaktadır. Ana ile evliliğin, çocuk ile babası arasında soybağını kurabilmesi hem evliliğin çocuğun doğumundan önce gerçekleşmiş olması hem de ana ve babanın çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde mümkündür....

                  Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

                    UYAP Entegrasyonu