Dava konusu taşınmaza ilişkin idarenin Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi uyarınca acele el koyma talep ettiği ve 17.06.2011 tarihinde mahkemece el koyma kararı verildiği anlaşıldığından, davalı idarenin bu durumda haksız el atmasından bahsedilemeyeceğinden ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği , Bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, 5. Hukuk Dairesinin 07.06.2016 gün ve 2015/23609 Esas 2016/11408 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde; Dava ve birleştirilen dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, kamulaştırmasız el atma davası yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, transit rejime tabi yüke el konulmasından sonra uygun saklama koşullarında muhafaza edilmemesi nedeniyle bozulduğu ve imha edildiği gerekçesiyle el konulan yük yönünden istemin kabulüne, araçlar yönünden maddi tazminat istemi ve manevi tazminat isteminin ise el koymaya davacının kendi kusuru ile sebebiyet verdiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı şirkete ait çay atığı malzemeye transit rejime tabi olarak taşınan malın, fatura bilgilerine uymaması nedeniyle el konulduğu, açılan kamu davasında, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/555 esas ve 2009/1080 karar sayılı ilamıyla sanıkların cezalandırılmasına yeter delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatlerine ve el konulan malın karar kesinleştiğinde hak sahibine iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra el koyulan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden ve karar düzeltmeye gelen davalının sıfatı dikkate alınarak uygulanması durumunda; mahkeme kararında davacı lehine takdir edilen vekalet ücretinin maktu olduğu, ancak davacı taraf karar düzeltme isteminde bulunmadığından salt karar ve ilam harcı yönünden bu uygulamanın re'sen gözetilerek nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, maktu karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmesi" kısmının eklenmesine ve yine aynı paragrafın sekizinci satırında yer alan "yazılması" kelimesinden sonra gelmek üzere "ve yine gerekçeli kararın harçla ilgili üçüncü bendinin hükümden çıkartılarak yerine "Harçlar Kanunu uyarınca alınması ......
Davacı, haksız el koyma nedeniyle uğradığı zararın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiş olup, mahkemece hüküm altına alınan tazminatın istem gibi olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verildiğine göre el konulan su dolu damacanalara ilişkin su ve damacana bedellerinin teslim edilme tarihine göre yasal faiz güncellenmesi nedeni ile fazla miktarda tazminata hükmedilmesi doğru değildir....
Dava, haksız el koyma nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili; davacıya ait küçükbaş hayvanlara kaçak olduğu gerekçesiyle kolluk güçlerince el konulduğunu, açılan kamu davasında ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/176 esas ve 2004/289 karar sayılı ilamı ile davacının beraatine ve yedieminde bulunan hayvanların sanık davacıya iadesine karar verildiğini, kararın kesinleşmesine rağmen iadenin gerçekleşmediğini belirterek, fiili el koyma tarihinden itibaren senelik doğurma, çoğalma, yün, süt gibi beklenen kar oranları ile müsadereden dolayı zayi olan toplam hayvan sayısı da hesaplanarak oluşan zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı idare vekili; el koyma nedeniyle davacının bir zararı oluşmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK'nun 15.12.2010 gün ve 2010/5- 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu, böylece kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu olarak, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, yani idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Ayrıca; 2-2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6487 sayılı Kanunla değiştirilen Geçici 6.maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 tarih, 2013/95 Esas ve 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra el koyulan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden de temyize gelen davalının sıfatı gözönünde bulundurularak kararın bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
2017 tarih, 2014/14195 başvuru numaralı kararında belirttiği hususlar dahilinde Dairemizin değişen görüşüne göre, iyiniyetli üçüncü kişilere ait taşınırlar hakkında yapılan fiili el koyma işlemlerine ilişkin olarak bu şahısların zararlarını talep edebilecekleri, ancak bu halde, fiili el koyma süresinin makul olup olmadığı hususunun gözetilmesi gerektiği de dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; Davanın tümüyle reddine karar verilmesi karşısında, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu açıklamalar ışığında, yalnızca haksız yere yakalanan ya da tutuklanan kişinin çektiği acının karşılığı olarak manevi zarar ödenmesi gerektiği, haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmayacağı gözetilerek, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı lehine el koyma nedeniyle 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi, 2-Davacıya ait çaylara haksız yere el konulması sebebiyle oluşan maddi zararın, çayların kaç günde bir el değiştirip, ne kadar kar bırakacağı dikkate alınmak suretiyle hesaplanmasında bir isabetsizlik görülmemekle birlikte, çayların davacıya teslimi tarihi olan 13/03/2015 den tarihinden itibaren hükmedilecek maddi tazminata faiz uygulanabileceği, keza bu tarihe kadar yapılan maddi zarar hesabının yasal faizi de kapsadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta...
Ayrıca; ...-2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 6487 sayılı Kanunla değiştirilen Geçici ....maddesinin on ikinci ve on üçüncü fıkaraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarih, 2013/95 Esas ve 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra el konulan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi de bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....