e ciro yoluyla devredilmiş olması alacağıntemliki olarak kabul edilemez. Zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK.'nın 162'nci maddesine göre alacağın temliki ancak yazılı olarak yapılmış temlik sözleşmesiyle mümkündür. Alacağın temliki şartları gerçekleşmediğinden davacının temel ilişkiye dayanarak dava açması mümkündür. Dosya kapsamından taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Ancak davacı tarafından yapılan imalâtın bedeli konusunda bir anlaşmanın varlığı kanıtlanamamış olup, bedel çekişmeli hale gelmiştir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi bulunup, bedel konusunda da mutabakat bulunmadığından sözleşme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 366. maddesi gereğince iş bedelinin işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle belirlenmesi zorunludur....
Borçlar Kanununun 163. maddesinde, alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği ise, sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup, resmi şekle bağlanmamıştır. Dolayısıyla, yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, yüklenici, arsa sahibinden olan alacağını üçüncü kişiye devredebilir; “alacağın temliki” hükmünde olan böyle bir sözleşme de, hukuken geçerlidir. Ancak, “alacağın temliki” şeklinde gerçekleşen böyle bir sözleşmeye dayalı olarak temlik alanın talepte bulunabilmesi için, öncelikle yüklenici tarafından kendisine temlik edilen hakkın arsa sahibi nezdinde gerçekleşmesi; başka bir ifadeyle, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle arsa sahibine karşı üstlendiği edimi yerine getirmesi; inşaatı bitirmesi veya eksik kalan kısmın paraya dönüştürülerek tamamlanacak kadar cüzi bir boyutta olması gereklidir....
Alacağın temliki ise, hayatın ihtiyaçlarından ortaya çıkan bir hukuk kurumudur. Belirtmek gerekir ki, aslında arsa sahibinin kural olarak Borçlar Kanununun 364.maddesi uyarınca, eserin tesliminde verilmesi gereken arsa payının daha inşaat aşamasında yükleniciye devretmesi veya tapuda devir olmasa bile yüklenicinin bu bağımsız bölüme ait tapu kaydını üçüncü kişilere satışını vaad etmesi bir bakıma arsa sahibinin yükleniciye kredi kullandırması demektir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 162 ve 163.maddeleri hükmünce işin niteliğinin uygun olması veya asıl sözleşmede yasaklanmaması halinde, borçlunun rızası gerekmeden yazılı olmak koşuluyla şahsi hakkın temliki yapılabilir. Yüklenici, kazandığı şahsi hakkı üçüncü bir kişiye alacağın temliki işlemiyle devretmişse artık edimin yerine getirilmesini (ifayı) istemek yeni alacaklıya aittir....
Alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği ise, sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup, resmi şekle bağlanmamıştır. Dolayısıyla, yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, yüklenici, arsa sahibinden olan alacağını üçüncü kişiye devredebilir; "Alacağın temliki" hükmünde olan böyle bir sözleşme de, hukuken geçerlidir. Ancak, "Alacağın temliki" şeklinde gerçekleşen böyle bir sözleşmeye dayalı olarak temlik alanın talepte bulunabilmesi için, öncelikle yüklenici tarafından kendisine temlik edilen hakkın arsa sahibi nezdinde gerçekleşmesi; başka bir ifadeyle, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle arsa sahibine karşı üstlendiği edimi yerine getirmesi; inşaati bitirmesi veya eksik kalan kısmın paraya dönüştürülerek tamamlanacak kadar cüzi bir boyutta olması gereklidir....
Dava, alacağın temliki sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle, alacağa teminat olarak verilen ipoteğin fekki talebine ilişkindir. 6102 sayılı TBK’nın 183 ve devamı hükümlerinde alacağın devri konusu düzenlenmiş olup, 189. maddeye göre alacağın devri ile bağlı hakların da alacağı devralan kişiye geçeceği belirtilmiştir. Madde kapsamında zikredilen bağlı haklar, asıl alacağın kaderine bağlı fer’i haklar olup, alacağı teminat altına alan rehin hakları da buna örnek teşkil eder(OĞUZMAN Prof.Dr.M.Kemal, BARLAS Prof.Dr.Nami, Medeni Hukuk, Vedat Kitapçılık, 15. Bası, İstanbul, 2008, s.150. ). Hali ile alacağın temliki halinde alacak için teminat verilmiş taşınmaz ipoteklerinin de devralan lehine hak teşkil edeceği açıktır. Ancak borcun üstlenilmesi kurumunu düzenleyen TBK 195 ve devamı hükümlerinden 198/2 hükmüne göre, borcun güvencesi olarak rehin veren üçüncü kişinin ve kefilin sorumlulukları, ancak onların borcun üstlenilmesine yazılı olarak rıza göstermeleri hâlinde devam edecektir....
AHM'nin 2016/420 Esas, 2018/330 Karar sayılı dosyasının ilamına ve alacağın temliki (devri) sözleşmesine dayanarak 18/07/2018 tarihinde icra takibi başlattığını, iş bu alacağın temliki sözleşmesinin davalı Sevan İnşaat Şirketi tarafından alacaklarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, muvazaalı olduğunu, yasa ve usule aykırı olarak gerçekleştirilen temlik işlemi neticesinde müvekkili idarenin icra tehdidi altında kaldığını ileri sürerek alacağın temlikine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Anılan sözleşmeye göre eser tamamlandığında meydana çıkacak binalardaki 58 adet bağımsız bölümünün yükleniciye, 37 adedinin arsa sahiplerine bırakılması kararlaştırılmıştır. Sözleşme uyarınca 3 ay içinde ruhsat alınmasından sonra 27 ayda yani 1.11.1993 tarihinde teslimi gereken eserin davadan sonra yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre ancak %70/12 fiziki seviyeye getirildiği anlaşılmaktadır. 1.5.1991 günlü sözleşmenin 6.sayfasında yükleniciye hangi bağımsız bölümlerin hangi seviyede ferağ edileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. İki tarafa hak ve borçlar yükleyen eser sözleşmelerinde yüklenicinin temel borcu sözleşmesine fen ve sanat kurallarına ve imar mevzuatına uygun bir eser meydana getirmek ve yine sözleşmesi çerçevesinde eseri kararlaştırılan sürede arsa sahibine teslim etmektir....
Davalı vekili, davacı yüklenici ile aralarında bulunan sözlü eser sözleşmesi kapsamında, davacı yüklenicinin edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirerek teslim etmediğini, eserde ayıp ve eksikliklerin bulunduğunu, davacı tarafa 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, eksikliklerin 3 iş günü içinde giderilmemesi halinde sözleşmenin feshedilerek şirkete ödenen 5.000,00 TL'nin iade edilmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen, eksikliklerin giderilmediğini ve ödenen 5.000,00 TL'nin de iade edilmediğini, kararlaştırılan bedelin üzerinde fatura düzenlendiğini savunarak davanın reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, davanın, eser sözleşmesine dayalı olarak alacağın tahsili istemiyle faturaya dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, 2/01/2020 tarihli ek rapor gereği, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, buna göre Antalya 9....
Bu noktada “alacağın temliki (devri)” konusunu kısaca açıklamak gerekirse; alacağın devri, alacaklı ile onu devir alan üçüncü şahıs arasında; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen yazılı şekle bağlı sözleşme, kanun ya da kazaî kararla gerçekleşen tasarrufî bir muameledir. Alacağın devri kural olarak borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen tasarrufî bir hukuki işlemdir, külli değil, cüz’i ve sınırlı bir halefiyet meydana gelmektedir. Burada alacaklının değişmesi söz konusudur (Turgut Uygur : 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Ankara 2013, C. 1, s. 1096). 17. Başka bir ifadeyle alacağın temliki (devri), mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine "alacağın temliki" adı verilir ( Fikret Eren: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, s.1248)....
Esas sayılı kambiyo takibi dosyasının tüm alacak ve alacağa bağlı tüm hakları devretmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ilgili takip dayanağı çek bedeli alacağını, alacağın temliki sözleşmesiyle devraldığını ileri süremeyeceğini, bilindiği üzere hamile yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için, çekin arka yüzünde TTK'nın 788. maddesi uyarınca adına alacağın temliki sonucunu doğuran bir cironun bulunması gerektiğini, çeke dayalı alacağın temliki sözleşmesi usule uygun olmadığını, çeke dayalı temliğin, açık kanun hükmüne ve içtihatlara göre ancak ve ancak çek üzerine yazılacak beyanla sağlanacağını, bunun aksi yönde harici düzenlenen temlik sözleşmesi ile alacağın devri hukuka aykırı olduğundan davacının açtığı işbu davanın, usule ve yasaya aykırı olması sebebiyle reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde alıntıladığı emsal Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere, zamanaşımına uğramış çekler sebebiyle kambiyo hukukundan doğan haklar...