- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 20.05.2014 tarihli araç satış sözleşmesi ile ... marka aracı 250.000 TL bedel karşılığı davalıdan satın aldığını, aracın Türkiye'ye girişi esnasında vergi kaçakçılığı ve resmi belgede sahtecilik suçlarının işlendiğini, araca el konulduğunu, davalıya gönderilen ihtarname ile hukuki ayıptan kaynaklı müvekkilinin ödediği bedelin iadesinin talep edildiğini, ancak bedelin ödenmediğini ileri sürerek satış bedeli 250.000 TL'nin satış tarihi olan 20.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu aracın .... Şti.'nden 22.03.2013 tarihinde 195.000 TL bedelle satın alındığını, müvekkilinin aracın kaçak olduğunu bilmediğini, iyiniyetli olduğunu, araca el konulması nedeniyle sorumluluğu olmadığını, aracı ...'ın ithal ettiğini, davanın ...'a yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili yüklenicinin davalı arsa malikleri ile yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edimini yerine getirdiği halde davalıların karşı edimini yerine getirmediklerini ve müvekkiline devri gereken bazı bağımsız bölümleri 3. kişilere sattıkları, 22140 ada 1 parel sayılı taşınmazın üzenide ise hacizler bulunduğunu, ayıptan ari olarak devrinin mümkün olmadığını ileri sürerek, şimdilik toplam 100.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini 22140 ada 1 parsel yönünden 434.000,00 TL olmak üzere toplam 720.000,00 TL'ye arttırmıştır. Bir kısım davalılar vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, davacı kooperatifin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirmediğini, cezai şart ile eksik ve ayıplı imalattan kaynaklı alacaklarının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
ayıplı olduğuna dair usulüne uygun bir ayıp bildiriminde bulunmadığını, var olduğu iddia edilen ayıplar davalı şirkete süresinde ve usulüne uygun olarak bildirilmiş olsa idi söz konusu aracın davalı şirket tarafından bedeli ödenmek suretiyle geri alınabileceğini yahut davalı şirketin çalışmış olduğu yetkili servisler aracılığıyla çok daha uygun maliyetle tamir ettirilebileceğini,davacı tarafın bu yola başvurmayıp aracı bir özel serviste fahiş bir fiyat karşılığı tamir ettirmesinin ve bu bedeli davalı şirketten talep etmesinin açıkça kötü niyet göstergesi olduğunu, dava konusu aracın ayıplı olduğu anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile tüm bu açıklamalara ilaveten söz konusu ayıbın üretim aşamasından kaynaklı bir ayıp olup olmadığı hususunun da araştırılması gerektiğini, Yargıtay içtihatları ile de üretimden kaynaklı hata tespit edilmesi halinde söz konusu ayıptan üreticinin sorumlu tutulması gerektiğinin açıkça hükme bağlandığını, Kanuni düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları tahtında davalının...
Davalı satıcının ayıptan sorumluluk borcu bulunmaktadır. Davacının olayda kusurundan söz edilemez. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ayıptan sorumluluk hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. Davacı BK 219 ve sonraki ayıptan sorumluluk hükümlerine göre davalıdan ayıp oranında bedel indirimi istemekte haklıdır. Mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak davacının ayıp oranında bedel indirimi talebinin değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl dava, inşaat ikmâl sözleşmesi uyarınca, davalının yapımını gerçekleştirdiği asansörlerin ayıbın giderilme bedeli ile ayıptan kaynaklanan zararın tahsili istemiyle, birleşen dava ise, aynı taleplerin yükleniciyle sözleşmesi bulunan alt yükleniciden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, ayıbın giderilme bedeli ve ayıptan kaynaklanan zararların davalılardan birlikte tahsiline karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 126/4. maddesi uyarınca (5) yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağına...
bir sorunun da olmadığını, Davaya konu edilen araçtaki şikâyetin kullanıcı kaynaklı olarak meydana gelmiş olup araçta imalattan kaynaklı herhangi bir sorun bulunmadığını, dava konusu aracın ------ model araç olup dava dilekçesinde de ikrar edildiği üzere davacı tarafından satın alındığı tarih itibariyle 50.000 km'de olan bir araç olduğunu, bu kapsamda aracın ilk alıcı tarafından kullanım koşullarının tespitinin gerektiğini, zira aracın bu süreçte ve dahi davacı tarafından satın alındığı tarih akabinde bakımları düzenli olarak yaptırılmadığını, yine dava konusu şikayetin kullanım kaynaklı oluştuğunu, aracın ticari faaliyetler kapsamında kullanılan bir araç olduğunu, araca bu kapsamda yapılan müdahalelerin ve kullanıcı kaynaklı şikayetlerin tespiti gerektiğini belirterek, öncelikle usule ilişkin itirazlarımız dikkate alınarak esasa girilmeksizin davanın reddi gerektiğini, mahkemece aksi kanaatin hasıl olması durumda bir bilirkişi heyeti ile inceleme yapılması ve sonuca erişilmesi zaruri...
Ltd.Şti.nin, davacının ayıplı satıştan kaynaklı zararından eşit oranda sorumlu olacağı yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir. Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, rapora karşı davacı vekilinin beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür. Davacı vekili 02/01/2024 tarihli dilekçe ile 100,00 TL olarak açtıkları dava değerini 95.000,00 TL olarak belirlediklerini beyan etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava; satın alınan aracın gizli ayıplı olup olmadığı, satıma konu araç ayıplı ise davacının bu nedenle uğradığı zararı olup olmadığı varsa davalıların bu zarardan sorumlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Satıcının ayıptan sorumluluğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp kavramının tanımı kanunda tam olarak bulunmamakla birlikte, ayıptan sorumluluk halleri bu maddelerde hüküm altına alınmıştır....
MAHKEMECE: "Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari ilişki neticesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete mermer parke taşı satıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, satılan mermer taşlarının ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bunun ispat yükünün kim üzerinde olduğu, cari hesaptan kaynaklı olarak davacının davalıdan takip tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır....
Davalı .... vekili, davacıya ait aracın çalışmadığından bahisle müvekkili şirketin servisine çekildiğini, yapılan kontrollerde araçta hiçbir elektrik kaçağı yokken aracın aküsünün bittiğinin tespit edildiğini, bunun sebebinin aracın aksesuarlarının davacı tarafından motor çalışmıyorken çalıştırılması olduğunu, davacının onarım hakkını kullandığını, araçta giderilmemiş hiçbir sorun bulunmadığını, araçtaki sorunların kullanım kaynaklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, dava konusu araçta herhangi bir ayıbın mevcut olmadığını, araçta akünün bitmesine neden olabilecek herhangi bir elektrik kaçağı tespit edilmediğini, aracın aküsünün bitmesinin araç açık değilken aracın orjinalinde olmayan navigasyon sisteminin kullanılmasından kaynaklandığı ihtimalinin yüksek olduğunu, araçta meydana gelen şikayetin üretim kaynaklı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Hükme esas alınan “ Makine Yük Müh “ tarafından hazırlanan 19.2.2014 tarihli raporda;...araçtaki vites kolu ve topuzunun imalat kaynaklı hatalı olmadığı,zırıltı sesinin kullanıcı kaynaklı olmadığının belirtildiği görülmektedir. Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor davaya konu aracın ayıplı olup olmadığı konusunda karar vermeye yeterli tespitler içermediği, eksik ve yetersiz raporun bu haliyle hükme dayanak alınamayacağı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, üniversitenin otomotiv anabilim dalında uzman bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir.Mahkemece, değinilen bu yönler göz ardı edilip,eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....