WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU: Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacıya vekillikten çekilme dilekçesi 11.02.2021 tarihinde Bahçe beldesi Bahçe Mahallesi Atatürk Cad. 130/1 Karataş/ Adana adresinde TK 21. Maddeye göre tebliğ edilmiştir. Mernis kayıtlarının UYAP'tan incelenmesi sonucu davacının 13/05/2016 tarihinden itibaren, tebligatın yapıldığı tarihi de kapsayacak şekilde Bahçe Mah. Atatürk Bahçe cad. No: 7 Karataş/ Adana adresinde ikamet ettiği görülmüştür. Bu haliyle davacının tebligat çıkarılan tarihteki adresinin tebligat çıkarılan adresten farklı olması ve tebligatın TK 21'e göre yapılmış olması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Kendisine usulüne uygun şekilde tebligat yapılamayan davacının duruşmaya gelmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde HMK 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde değildir....

Hukuk Dairesinin 2021/1791 Esas, 2022/91 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. 1.Hukuk Dairesi'nin bahsi geçen kaldırma kararında, dava dilekçesi içeriğinde vekaletin kötüye kullanıldığının iddia edildiği, HMK 31.maddesi gereğince hukuki nitelendirme yapılarak uygulanacak yasa hükmünün tespit edilmesi, tespit edildikten sonra gerekirse görev hususunun değerlendirilmesi gerektiği hususlarının vurgulandığı anlaşılmıştır. Konya 2. Tüketici Mahkemesi tarafından kaldırma kararı gereğince yapılan yargılamada, davacı vekilinin yazılı olarak sunduğu beyan dilekçesiyle duruşmadaki beyanına göre "vekaletin kötüye kullanımı dolayısıyla sözleşmeye aykırı ifa" olgusuna dayanıldığı, bu nedenle dava konusu hukuki ihtilafın TKHK kapsamında olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine ilişki karar Dairece; ".... vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalardaki iddianın tanıkla kanıtlanacağında kuşku yoktur. Eldeki davada dinlenen davacı tanığı, iddiayı kanıtlar nitelikte beyanda bulunmamış, buna karşılık ortak tanık ... ile davalı tanıkları davacının dava dışı ...'a, adı geçenin de davalı ...'a borçlu olduğunu, dava konusu bağımsız bölümün borca karşılık dava dışı Mehmet'e temlik edilmek istendiğini, Mehmet'in taşınmazı üzerine almadan borcunu ödemek maksadıyla davalı ...'ı vekil tayin ettirdiği, ...'ın da dava konusu taşınmazı diğer davalı eşi Nevriye'ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalarda akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek değer arasında fahiş fark bulunması vekalet görevinin kötüye kullanılmasına karinedir....

    İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, davacı tarafça davalılara verilen vekalet kapsamında; yatırım yapılmak amacıyla gönderilen paraların vekaletname kapsamı dışında kendi lehlerine kazanç sağladıkları iddiasına dayalı, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/03/2013 NUMARASI : 2009/361-2013/152 Uyuşmazlık, vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 28.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Taraflar arasındaki uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklanmamaktadır. Uyuşmazlık ve hüküm *vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan alacağa ilişkin olup, Borçlar Kanununun 392. maddesine dayanmaktadır. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay *13. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay *13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14.06.2007...

        Aile Mahkemesi ise, davanın vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil davası olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda dava ; dava konusu taşınmazların , davacı adına kayıtlı iken davalı eşi Meral Bilgin adına babası tarafından vekalet akdinin kötüye kullanılarak devredildiği iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Dava konusu taşınmazın aile konutu olduğuna yönelik bir iddia söz konusu olmadığı gibi mal rejiminin tasfiyesini amaçlayan bir istek bulunmamaktadır. Bu durumda Borçlar Kanunu kapsamında olan uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1086 sayılı HMUK'un 25. Ve 26. (6100 sayılı H.M.K.’nın 21.,22. ve 23.)maddeleri gereğince Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 19.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava;vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tazminat istemlidir. Davacı vekili; davalı T3'nın, davacı tarafından kendisine verilmiş vekaleti kötüye kullanarak davacıya ait taşınmazı öncesinde bir akrabasına satmış gibi gösterdiğini, akabinde taşınmazı kendi adına devrini sağladığını, sonrasında da Nail Yılmaz'a satarak tapuda devrettiğini, Nail Yılmaz'ın vekaletin kötüye kullanılması eylemine iştirak ederek diğer davalı ile birlikte eylem birliği içinde olduğunu, dava konusu taşınmazdaki bir kısım taşınır eşyaların da alınarak götürüldüğünü iddia ederek dava konusu taşınmazın Nail Yılmaz adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, taşınır eşya bedeline karşılık şimdilik 10.000,00 TL ile taşınmazın 3.kişiye devredilmiş olması halinde rayiç değerine karşılık 90.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Somut olaya gelince, davacılar tarafından hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine birlikte dayanılmış olup, dava dışı vekilin aldatıldığı iddia edilmiş ise de dava tarihi itibariyle sağ ve taraf ehliyetine sahip olan vekilin bu yönde bir davası bulunmadığından davacıların hile hukuksal nedenine dayalı taleplerinin reddi sonuç itibariyle doğrudur. Ancak, vekilin aldatılmış olmasının vekalet görevinin kötüye kullanılması kapsamında olduğu da kuşkusuzdur....

            İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; muvazaa ve vekaletin kötüye kullanılmasına ilişkin taleplerin ayrı ayrı incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tanımına dahi uymayan muvazaa talebininde kabulü ile davanın hem muvazaa hem vekaletin kötüye kullanılması yönünden kabulüne karar verilmiş bulunmasının dosya kapsamına ve yasadaki tanımlara aykırı olduğunu, cevap dilekçesinin 1. bendinde muvazaa talebinin bu olay ile ilgisinin olmadığı detaylı olarak belirtilmiş ve taraflar arasındaki muvazaa iddiasının yazılı delil ile ispatlanması kuralının da bertaraf edildiğini, davanın evvelemirde muvazaa talebi yönünden reddedilmesi gerekirken muvazaa talebi tanımına aykırı olarak diğer talebin içinde eritildiğini ve her iki talep açısından davanın kabulüne karar verildiğini, devir tarihinde olaydan haberdar olan davacının aradan 10 yıllık süre geçtikten sonra "abim kötüniyetli" diyerek dava açmasının (geçen sürenin uzunluğu nedeniyle dahi) müvekkilinin...

            UYAP Entegrasyonu