Noterliğinin 04/10/2012 tarih, 24915 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile, davalı müteahhit şirketi temsile yetkili müdürü .... arsa sahiplerine vekaleten 94.650 TL bedelle sattığını, satış bedelinin de nakden alındığını, satış vaadi sözleşmesi imzadan hemen sonra 09/10/2012 tarih ..... yevmiye ile tapu siciline müvekkili tarafından şerh ettirildiğini gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi konu, 22454 ada, 2 parsele kayıtlı 8. Kat, 30 nolu bağımsız bölüm mesken niteliğinde olan taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapu kaydının davacı müvekkili adına tesciline karar verilmesini, davaya konu taşınmazın üçünçü şahıslara devir ve temlikimin önlenmesine yönelik tapu kaydı üzerine ihtivadi tedbir konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 15.04.2009 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; kesin hüküm sebebiyle davanın reddine dair verilen 03.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Recai Yüksel tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 09.11.2005 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince 208, 211, 213, 227 ve 272 sayılı parsellerdeki davalının paylarının iptali ve adına tescilini, ayrıca tapudaki hacizlerin kaldırılmasını istemiştir. Davalı, davacı kardeşi ile aralarında aynı konuda daha önce dava görüldüğünü beyanla davanın kesin hüküm nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....
ün satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, adına isabet edecek payın taksiminin mümkün bulunmadığını, bu durumda ifa imkansızlığı nedeniyle davacının tescil talep edemeyeceğini, davacı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın ifraz ve parselasyon işlemi yapılamadığından satış vaadi sözleşmesinin geçersiz hale geldiği, bu nedenle tapu iptali ve tescilin bu aşamada mümkün olmadığı, satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği, davalılardan paydaş ...'a ait ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Davalıların murisi dava konusu 26.04.1972 tarihli, 87 sayılı tapu kaydındaki payını 04.12.1978 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 70.000 TL bedelle satmayı vaat etmiştir. genel vekaletname ile satış vaadi sözleşmesi ile satın aldıkları taşınmazı adlarına intikal ettirmesi ve bu taşınmazı dilediği kişiye satması için vekil tayin etmişlerdir. se almış olduğu bu yetkiyi 26.08.1994 tarihli vekaletname ile devretmiştir. mirasçılarına vekaleten Hamdi Kilim, 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 26.04.1972 tarihli, 87 sayılı tapu kaydındaki hisselerinin tamamını 20.000.000 TL bedelle davacı ...'e satmayı vaadetmiştir. Dolayısıyla davacılar yararına satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil koşulları gerçekleştiğinden, imar uygulaması nedeniyle imar parsellerinin ipotekle yükümlü olarak yüzölçümlerinin artırılması imkanından satış vaadi sözleşmesinin alacaklısının da yararlanması gerekir....
Davalı, davacı yanca taşınmaz satış vaadine dayalı tazminat istemine ilişkin açılan davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi senetle yapıldığını ve bütün işlemlerin hukuka uygun olduğunu, anılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı gün taşınmazın davacı yana teslim edilmiş olduğunu, satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte buna bağlı borcun kendisi tarafından ifa edilmiş olduğunu, sorumluluğunu gerektirir herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir. İlk derece mahkemesince; "Davalının 24/12/2007 tarihinde 21925 yevmiye numarası ile anılan taşınmazı 3. şahsa sattığı anlaşılmakla, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığı tarihte taşınmazın maliki olması gerekmez....
Noterliği’nin 38061 yevmiye ve 11/11/2014 tarihli satış vaadi sözleşmesi yapıldığını ve taşınmazın bedelinin ödendiğini, gerek bu satış vaadi sözleşmesi yapıldığı sırada gerek satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edildiği sırada hiçbir şekilde tapuda haciz şerhi bulunmadığını, bu yönüyle de dosyadaki mevcut delil durumunu incelemeden soyut bir şekilde hukuki gerekçelerden uzak hüküm kurulduğunu, ilk derece mahkemesi kararıyla satış vaadi sözleşmesinin hiçbir anlamı kalmadığını, taşınmaza hacizden önce satış vaadi sözleşmesi şerh edilse bile tapu malikinin (satış vaadi bedeline almasına rağmen) keyfi keder borçlanarak taşınmaza haciz koyma yolunun önünü açtığını, İstanbul ili, Arnavutköy İlçesi, Dursunköy Mahallesi, 110 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın hissesinin yeni maliki satış vaadi lehtarı olan T1 olduğunu, taşınmaza konan haciz şerhinin (03.09.2019) tarihinin satış vaadi sözleşmesi şerhinden (12.07.2018) daha sonra olduğunu, satış vaadi sözleşmesi gereğince tapuda davacıların adına...
na 04.03.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satışını vaad etmiştir. ... ... ise kendisine satışı vaad edilen yukarıda belirtilen taşınmaz hisselerini 13.03.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışını vaad etmiştir. Satış vaadi sözleşmelerine konu taşınmazların bir bölümü imar uygulaması ile imar parseli haline gelmiştir. Davalılar murisi ... ... dava konusu parsellerde, murisi babasından intikal eden ve ... ... aldığı hisseleri mevcut olup, satış vaadi sözleşmesi ile sadece ... ... satın alınan hisselerin satışı vaad edilmiştir. İmar uygulamaları öncesi mevcut olan satış vaadi şerhlerinin imar uygulaması ile hangi parsellere ne oranda ve hangi hisselere devredildiğini dosyadaki tapu kayıtları ile denetlemek mümkün değildir. Yargılama sırasında iki ayrı bilirkişi görüşüne başvurulmuş, ikinci rapor hükme esas alınmıştır....
Noterliği'nin 23/07/2009 tarih ve 5593 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, satış bedelinin tamamını ödediğini ve tapusunu aldığını ancak davalının bakiye satış bedelinin tahsili için aleyhine takip başlattığını ileri sürerek bu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve sonrasında imzalanan adi yazılı sözleşmede davacının bakiye satış bedelini tapu devrinden sonra ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ancak tapu devredilmesine rağmen ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, davacının ......
Satış vaadinde bulunan... 07/09/2007 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu edilmeyen diğer taşınmazlarla birlikte 1170 parsel sayılı taşınmazdaki miras hak ve hisselerinin tamamını dava dışı ... isimli şahsa satmayı vaat etmiş, satış vaadi sözleşmesi 25.09.2007 tarihinde tapuya şerh edilmiştir.Sonraki tarihlerde tapu kaydındaki bu şerhe rağmen davalı ... 15.10.2008 tarihinde taşınmazı satın almıştır. Davalı ...’un tapu kaydındaki şerhe rağmen taşınmazı tapudan satın alması nedeniyle iyiniyetli olduğundan söz edilemez....
Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/174 Es. 2001/31 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; İncelenen her iki sözleşmenin de şekil, öz, sözleşmelerdeki kullanılan terimler ve sözleşmelere yansıyan iradeden tamamen satış vaadi sözleşmesi şeklinde düzenlendiği ve satış vaadi sözleşmesi hükümlerine tabi olması gerektiği, yapılanı 2.satış vaadi sözleşmesi de bir temlik sözleşmesi olmadığı, tamamen ayrı bir satış vaadi sözleşmesi olduğu, temlik hükümlerine tabi olmadığını, 2.davanın davacısının da T1'e karşı açtığı sözleşmenin iptali davasında ve her iki davada da tarafların aktif husumetleri bulunmadığından reddi gerektiğini, aktif husumet kabul edilse bile açılan cebri tescil davasının iştirak çözülmediğinden ifa imkansızlığı nedeniyle, sözleşmenin iptaline ilişkin davanın ise iddianın ispat edilememesi nedeniyle reddedilmesi kanaati oluştuğundan davanın reddine karar verilmiştir....