ın satış vaadi sözleşmesi yapmalarına karşın tapuyu devretmemelerinin dahi sözleşmenin satış vaadi amacıyla yapılmadığını gösterdiğini, davacı ile davalı ... arasında satış vaadi yapılmadan önce ve sonrasında evde kimin oturduğunun mahkemece resen araştırılması gerektiğini, müvekkilinin tapuya güvendiğini, satış vaadi sözleşmesindeki bedelin evin tespit edilen bedelinin misli ile altında olduğunu, davacının davalı ...'a gönderdiği paranın miktarının bu miktarlarla uyuşmadığını, müvekkilinin Adana 11....
K A R A R Davacı, davalılar ile 1985 yılında satış vaadi sözleşmesi hazırlayarak davalıların murisi ... ... kalan gayrimenkullerin tümü, intikal etmiş veya edecek olan Nisan 1330 tarihli 5-6 tapu kayıtlarındaki hudutların tamamını kapsayan ve ayrıca 1932 belgesine dayanan 40 sehim olarak adlandırılan ... mevkiindeki arazilerin tamamının 1/2 hissesinin satışını kararlaştırdıklarını, satış bedeli olarak 1985 yılında 600.000.000-TL (Eski TL ile) ödediğini, 1985 yılında yaptıkları satış vaadi sözleşmesinin 02.02.2001 tarihli sözleşmenin kapsamına alındığını ve satış vaadi sözleşmesinin yenilendiğini, davalıların 02.02.2001 tarihli satış vaadi sözleşmesinde geçen taşınmazları devir borcu altına girdiğini, devir borcunun açılan davaların bitmesi ve davalılar adına çıkarılmasından sonra tarafına devredileceği şeklinde kararlaştırıldığını, davaların ......
Davacı-birleşen davanın davalısı Asıl davada, davalı şirket ile 7 adet daireyi satın almak amacıyla noterde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi imzalayarak satış bedeli olan 337.000TL’yi ödediği halde dairelerin tapularının devredilmediğini, açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek, 337.000TL’nin davalı şirketten tahsilini istemiş, davalı şirket ise birleşen karşı davasında, bedelsizlik ve muvazaa nedenlerine dayanarak dava konusu taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir. Davacı-birleşen davanın davalısı Recep ile davalı-birleşen davanın davacısı şirket arasında 24.1.2002 tarihinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği taraflar arasında çekişmesizdir. Sözleşmede 337.000TL’nin nakden ve tamamen ödendiği belirtilmiştir. Sözleşme resmi şekilde düzenlenmiş olup geçerlidir....
Şöyle ki; 1- 23.01.1963 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesi taraflarının ile kök muris ... eşi... ile oğulları ... olduğu, 2- 01.04.1992 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesi taraflarının ...kızları ... ve ... olduğu, 3- 27.11.1963 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesi taraflarının ile kök muris ... eşi ... ile ....l kızı ... olduğu, 4- 16.03.1978 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesi taraflarının ile kök muris ... kızı Z.... ile....eşi ... olduğu, sözleşmenin ve davanın tarafı olan bu kişilerin aynı zamanda Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/316 Esas ve 2014/682 Karar sayılı mirasçılık belgesine göre muris ...’ın mirasçıları olduğu anlaşıldığından elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında sözleşmenin yapılmış olması nedeni ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı mevcuttur....
Davalı ..., noterden düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu dükkanı ...dan 18.700,00 TL karşılığında satın aldığını, yine düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ...'a 22.000,00 TL karşılığında sattığını bildirmiştir. Mahkemece, davalı ...'ın 08/05/2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu dükkanı davalı...'a sattığı, bu davanın ise 24/09/2013 tarihinde açıldığı belirtilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kişisel hak mahiyetinde olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tapu siciline şerh edilmediği sürece 3. kişiler açısından ayni etkinlik ve aleniyet kazanmaz....
Noterliğinin 27/04/1998 tarih ve 05743 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi ve temlikname sözleşmesi ile devrettiğini, ...'ın da sözleşmede elde ettiği yetkiye dayanarak ... 2. Noterliğinin 02/08/2000 tarih ve 10970 yevmiye nolu vekaletname ile davacının vekili olan ... ...'e ... 2. Noterliğinin 03/08/2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 250.0000,00 TL bedelle satışının vaadedildiğini, satış bedelinin peşin ödendiğini, satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerh edildiğini, ... mirasçılarının sözleşme konusu taşınmazı devretmediklerini ileri sürerek, 5 bağımsız bölümden bir tanesinin adına kayıt ve tescilini dava ve talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, tapu İptali ve tescil davasının reddine, terditli olarak açılan alacak davasının ... mirasçıları yönünden kabulüne, davalı ... ... yönünden taraf sıfatı yokluğundan reddi ile; 60.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte muris ...'...
Noterliği'nin 4751 yevmiye numaralı işlemi ile tanzim edilen Düzenleme Satış Vaadi Senedinden kaynaklı alacak isteğine ilişkindir. Taraflar arasında noterde yapılan düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Sözleşme geçerli olduğuna ve zilyetlik de devredildiğine göre dava zamanaşımına uğramaz. O halde mahkemenin davalılar ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddinne karar verilmiş olması doğru değildir....
e de satışının vaadedilmesi üzerine davalıların murisinin de ferağa icbar ve tescil davası açtığını ancak bu davanın 25.11.1997 tarihinde kesinleştiğini ve sonuç itibariyle kendi açmış oldukları tapu iptali ve tescil davasının daha önce kesinleşmiş olduğundan ikinci hükmün yok hükmünde olması nedeniyle davalıların murisi adına yolsuz şekilde oluşan tapu kaydının iptali ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak müvekkillerinin murisi ... oğlu ...'ün dava konusu taşınmazlarda kardeşi ... ...'ün miras paylarını ... 1. Noterliğinin 05.05.1993 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile aldığını, davacının muris ...'ün kardeşi ... ...'ün oğlu olması sebebiyle bu satış vaadi sözleşmesinden haberdar olmasına rağmen kötü niyetle taşınmazları sonraki tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davacı vekili; 06.12.2001 tarihli Satış Vaadi Sözleşmesi ile; sözleşme yapıldığında 212 ada 5 sayılı parsel olan imar uygulaması ile 2542 ada 22 parsel numarasını almış olan taşınmazda bulunan kat irtifakı kurulduğunda 2 nolu bağımsız bölüm numarasını alacak olan dairenin ve 1/5 arsa payının davalı tarafından müvekkiline satılıp teslim edildiğinden bahisle 2 numaralı daire ve daireye tekabül eden 1/5 arsa payının tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının da ileride çıkacak tüm takyitlerden ve taşınmazın adına tescil edilememesinden dolayı tüm sorumlulukları kabul ettiğini, satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğinde taşınmazın tapu tahsis belgeli olduğu, tapu tahsis belgesine dayanarak kendisine ait 4/5 payın belediyeye müracaat ederek alıp adına tescil ettirdiğini, 1/5 payını ise satış vaadi sözleşmesi ile davacıya devrettiği için almadığını, davacıya düşen 1/5 payın ......
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz konut amaçlı olmayan, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandıktan sonra fazla süre geçmeden otel konseptinde rezidans olarak işletilmesi amacıyla kiralayan davacı taraf TKHK'ya göre tüketici olarak nazara alınamayacağını, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek dosyanın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı alacak isteğine ilişkindir. 6100 s.HMK'nın 1.maddesi hükmü uyarınca “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”...