Davacı ile davalı arasında 1.6.2012 tarihinde haricen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalanmış olup, davalı, TOKİ’den aldığı taşınmazın satışı hususunda ödemeler yapıldıktan resmi devrin yapılacağı hususunda anlaşmalarına rağmen davacı tarafından ödeme yapılmadığından TOKİ tarafından sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini amacıyla icra takibi başlattığına yönelik savunma yapmış, davacı ise, imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiş olup tapu iptal ve tescil gibi taşınmazın aynına ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Bu itibarla, eldeki davanın taşınmazın aynına ilişkin dava gibi değerlendirilmesi mümkün değildir....
ın ise ..... tarihli ve 2738 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile müşterek muristen kendisine intikal edecek olan toplam 4 parça taşınmazdaki hissesine yönelik olarak intikal işlemleri gerçekleşip iştirak halindeki mülkiyet sona erdikten sonra tapuda satış işlemini gerçekleştirmek üzere satış vaadinde bulunduğunu, satış vaadi bedeli 30.000,00 TL'nin satış vaadinin düzenlendiği tarih itibariyle kendisine ödendiğini, davalıların söz konusu harici satım sözleşmeleri ve gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile harici satıma konu taşınmazlarda hisseleri kalmadığı halde,.....mirasçılarının ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını ve yargılamanın halen devam etmekte olduğunu, bunun üzerine kendilerinin de harici satım senetlerine dayanarak ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen taşınmazlara yönelik olarak tapu iptal ve tescil davası açtıklarını ancak davanın Kadastro Kanununun 13/2 maddesi gereğince hak ./.....
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak isteğine ilişkindir. Davacı, davalı şirket ile çekişmeli A6 numaralı bağımsız bölümün satışına yönelik temerrüt halinde satıcının dönme hakkını içeren satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, davalı şirketin kısmen ödeme yapmasına rağmen bakiye kısmı ödemediği gibi üçüncü kişiler tarafından şirketin mal varlığına haciz şerhleri konulduğunu ileri sürerek temerrüt nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali şirket adına tescilini istemiş, yargılama sırasında terditli olarak tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalı şirket, cevap dilekçesi sunmamıştır....
Esas sayılı dosyalarında alacak ve tazminat talepli olarak davalar açıldığını, davalı tarafın sözleşmeler gereğince üzerine düşen yükümlülüklerini süresinde yerine getirmediği gibi sözleşme gereğince iade etmesi gereken taşınmaz payını da iade etmediğini beyanla; davalı adına kayıtlı İstanbul ili, ... İlçesi, ... Mahallesinde kain tapunun ... ada ve 1 parsel numarasında kayıtlı taşınmazın kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talepve dava etmiştir. DELİLLER: Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satışı Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Ön Sözleşmesi örneği, ... Noterliğinin 22/09/2016 tarih ve ... yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi örneği, ... Noteliğinin 23/08/2017 tarih ve ... yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi örneği, ......
lehine 10.000,00 TL bedelli ipotek konulduğu; taraflar arasındaki 06/09/2013 tarihli harici sözleşme uyarınca 110.000,00 TL'ye anlaşılan daire için davacının davalıya 30.000,00 TL kaparo ödediği, bakiye 80.000,00 TL'nin aynı sözleşme belgesinde belirtildiği üzere 19/09/2013 tarihinde ödendiği ve bu tarihte taraflar arasında noterde satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği görülmüş olup, her ne kadar taraflar arasındaki adi satış sözleşmesi geçersizse de, sonradan noterde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sözleşmenin geçerli hale geldiği dikkate alındığında; dava tarihinde davaya konu taşınmazın tapu kaydının davalı adına olmadığı gibi halen üzerinde ipotek bulunduğu ve dava dışı müteahhidin vefat ettiği anlaşıldığından ifa imkansızlığı nedeniyle, davalının edimini yerine getirmediği için yapılan ödemelerin aynen iadesine karar verilmesi gerekir....
Somut olayda davacılar, 1999 yılında noterden düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile davalıdan kaba inşaat halinde iki daireyi teslim almak suretiyle satın almış olup binanın imar mevzuatına aykırı yapılması nedeniyle yıkım kararı verildiğinden daireleri tapuda devir alamamışlardır. Müteahhit ve arsa sahibi arasında görülen ve davacıların da müdehalenin meni davası ile davaya dahil olduğu Küçükçekmece 1. AHM nin 2002/1103 E. sayılı sözleşmenin feshi- müdehalenin men’i dosyasında yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporuna göre; dava konusunu oluşturan dairelerin davacılar tarafından masraf yapılarak oturulacak hale getirildiği ve yıkım kararından önce davacıların zilyetliğinde olduğu anlaşılmıştır. Davacılar sözleşmenin feshi nedeniyle dairelerin rayiç değerini isteyebileceği gibi satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan zararların da tahsilini talep edebileceğinden davanın kabulüne dair mahkeme kararı yerindedir....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....
Mahkemece, tapu iptali tescil davasının reddine, alacak davasının; davalı ... mirasçıları yönünden reddine, davalı ... mirasçıları yönünden alacak davasının kısmen kabulü ile, 20.317,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi ve temlik sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değil ise tazminat istemine ilişkindir. Davacının dayandığı 20.12.1991 tarih 85785 yevmiye nolu ilk satış vaadi sözleşmesi ve 21.07.2006 tarih 4547 yevmiye nolu temlik niteliğindeki satış vaadi sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu 183. maddesi gereğince hukuken geçerli olup tüm davalılar bu sözleşmeler gereği sorumlu olduklarından, Belediye Başkanlığının cevabi yazısına göre .......
Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olaya gelince, davacı ile davalı, dava konusu 194 parsel sayılı taşınmazın maliki olan kök muris Yusuf Durmaz’ın mirasçıları olup satış vaadi sözleşmesi elbirliği malikleri arasında yapılmıştır. Satış vaadine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin davalarda elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....
Bu bağlamda somut olayda satış vaadi sözleşmelerinin yapıldığı tarihlerde elbirliği mülkiyet olduğundan ortaklardan birisi diğerinin muvafakatını almadan tasarrufî bir muamele yapamaz ise de, elbirliği mülkiyetle ortaklardan birinin kendi payı için mirasçı olmayan bir kişiyle yaptığı satış vadi sözleşmesi şahsi hak doğurduğundan geçerlidir. Ancak elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece sözleşmenin ifa kabiliyeti olmamakla birlikte, davalı ...'in pay temlikleri ile diğer paydaşların paylarını da temlik aldığı bu suretle 14.12.2007 tarihli 13368 yevmiye sayılı işlemle taşınmazda 2/9 pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, borçlandırıcı işlem niteliğinde olup, taahhüt işlemi olarak geçerliliğini korumakla birlikte sözleşenler arasında sonuç meydana getirir....