Faiz, alacaklının talep etmeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanamaması nedeniyle, mahrum kalınan süreye bağlı olarak ödenmesini talep edebileceği bir karşılık ve tazminat olarak tanımlanmaktadır (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. B., Ankara 2012, s. 978). Faiz hukukî işlemden ya da kanundan kaynaklanır. Faiz alacağı asıl alacaktan ayrı ve fakat ona bağlı bir yan edimdir. Bu nedenle dava dilekçesinde faiz istenmesinin unutulmuş olması ya da faiz istenmiş olmasına karşın mahkemece faize hükmedilmemiş olması nedeniyle ayrı dava konusu yapılabilir. Ancak faiz alacağı asıl alacağın varlığına bağlıdır. Asıl alacak ifa veya başka bir sebeple sona erdiğinde faiz alacağı da sona ereceğinden(TBK m. 131, I), işlemiş faizinin ifası, bunu isteme hakkının sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasına bağlıdır (TBK m. 131, II) ( Aynı yönde 5....
Davacının talep ettiği alacak, davalı kurumun su ve atık su tüketim bedelinden kaynaklanmaktadır. Su ve atık su tüketim bedeli olarak tahakkuk ettirdiği alacak, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer alan gecikme zammının uygulanacağına dair, yasalarda da bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak davacının çoğun içinde azıda vardır kuralı gereği yasal faiz talep edebileceği nazara alınarak, yasal faize hükmedilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hükmün yürürlüğe girmesinden önce açılan, kamulaştırma bedelinin tespit ve taşınmazın tescili davasının 4 ay içerisinde sonuçlandırılamaması nedenine dayalı olarak uygulanmayan faiz alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hükmün yürürlüğe girmesinden önce açılan, kamulaştırma bedelinin tespit ve taşınmazın tescili davasının 4 ay içerisinde sonuçlandırılamaması nedenine dayalı olarak uygulanmayan faiz alacağı istemine ilişkindir....
Maddesi dikkate alınarak 5510 sayılı kanunun 55/2 fıkrasındaki güncelleme işlemi yapılarak davamız davacısına 01/10/2008 tarihinden itibaren gelir olarak bağlanması gerektiğinin tespitine, 1,00 TL, alacak talebi noktasında kurum tarafından hükmün infazında işlem ifa edileceğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği bunun üzerine davacı vekilince kuruma müracaat edilerek bağlanması gereken aylıkları ve bağlanan aylıkların geç ödenmesi sebebiyle faizlerinin ödenmesinin talep edildiği, davalı kurum tarafından birikmiş aylıkların ödendiği ancak ödeme tarihine kadar işlemiş faizin mahkeme kararında faiz ödenmesine dair hüküm bulunmaması nedeni ile ödenmediği anlaşılmış olup davacının aylıkların geç ödenmesi nedeni ile faiz alacağını isteme hakkı bulunduğu ve davacı tarafça sunulan uzman raporunda faiz alacağı miktarının 11.159,67 TL olduğu belirtilmiş olup uzman raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun ve doğru olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile 11.159,67...
Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 25.07.2017 tarihinde 1.916,03 TL cari hesap bakiye alacağı, 48.027,17 TL faiz alacağı, 30,70 TL işlemiş faiz, 8.644,89 TL faizin KDV'si olmak üzere toplam 58.617,78 TL alacak yönünden icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının talebinin, davalıya satıp teslim ettiği hazır beton bedeline ilişkin faturaların davalı yanca belirlenen süreden sonra ödenmesi sebebiyle oluşan vade farkına, buna işletilen faiz ve bakiye cari hesap alacağına ilişkin olup uyuşmazlık, davacının vade farkı alacağının subuta erip ermediği, bakiye cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, buna yönelik mahkemenin davanın reddi kararının kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir....
, diğer bir ifadeyle faize faiz yürütülemeyeceğinden, davacı tarafından hesaplanarak talep edilen toplam 7.244.714,45 TL tutarındaki zarar (yasal faiz) üzerinden yasal faiz ödenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle, iadenin geç yapılması nedeniyle talep tarihlerinden vergilerin iade edildiği tarihlere kadar işleyecek olan yasal faizin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline ve 7.244.714,45 TL tutarındaki zararın (yasal faizin) davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istem yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir....
Faiz yan edim olup hukuki niteliği ile asıl alacağı genişleten, asıl alacağın bir parçası olmayıp ona bağlı bir yan haktır. Bu nedenle faiz borcunun varlığı ve devamı herşeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlıdır. Asıl alacak sona ererse faiz de sona erer (TBK 131/ll). Alacaklı asıl alacak sona ererse, işlemiş faizleri isteyebilmek için, bu hakkını en geç borç sakıt olduğu sırada saklı tuttuğunu bildirmiş olmalıdır. Davacı yanın açtığı kısmi davada faiz talebinde bulunulmamış ve mahkemece hüküm altına alınan alacak davacı tarafça, ihtirazi kayıtsız 21.07.2014 tarihinde tahsil edilmiştir. Asıl borç ifa veya diğer bir sebeple sona erdiği takdirde saklı tutulmamış olup, buna bağlı olan fer'i alacaklar da sona erer....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; "Davacının davasının KABULÜ ile, 102.123,45 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, " karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği şekilde faiz başlangıç tarihinin kuruma başvuru tarihi olması gerektiğini, açılmış olan davaya ilişkin mahkemenin davanın reddi kanaatinde olmaması durumunda talep edilen faiz başlangıç tarihi yönünden davanın kısmen reddine karar verilmesi gerektiğini, iş bu davanın davacı tarafa toplu olarak birikmiş olan yaşlılık aylığının ödenmesine rağmen kötüniyetle faiz talebinde bulunmalarının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, aylıklarının geç ödenmesi nedeni ile işleyen faiz alacağı talebine ilişkindir....
Davacı, ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir kurum olup, dava konusu elektrik bedellerine ilişkin alacak da, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer alan gecikme zammının uygulanacağına dair herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı, ancak bu konuda bir 2012/2901-8625 kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği takdirde, dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir. Aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilir. Davacı bu durumu ispat edemediği gibi sözleşmede de böyle bir hüküm bulunmamaktadır....
Davacı, ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir kurum olup, dava konusu elektrik bedellerine ilişkin alacak da, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer alan gecikme 2012/2896-8623 zammının uygulanacağına dair herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı, ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği takdirde, dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir. Aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilir. Davacı bu durumu ispat edemediği gibi sözleşmede de böyle bir hüküm bulunmamaktadır....