Bu sözleşme nedeniyle 6183 sayılı yasada öngörülen gecikme cezası istenemez. Ancak, "çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca bu aboneliğe ilişkin alacağın geç ödenmesi halinde yasal oranda faiz istenebilir. Mahkemece, bu sözleşme nedeniyle davalının yasal oranda faiz isteyeceği kabul edilerek, davacı alacağı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken , yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce sehven onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının bu konudaki karar düzeltme talebinin kabulü ile 2009/10437-13757 Dairemize ait 21.5.2009 tarihli, 2009/1047 E. 2009/ 7009 K. sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Uyuşmazlık konusu davalı kiracı bankanın kira bedelini, kiraya veren alacaklının hesapları üzerine konulan haciz şerhleri nedeni ile geç ödemekte kusurlu olup olmadığı ve kusurlu ise zarar miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır. Davalı kiracı banka, talep konusu yapılan yıllara ilişkin kira bedelinin ödemesinin geç yapılmasını, davacı kiraya veren belediyenin hak ve alacaklarına haciz konulması olduğunu, haciz fekki yazılarının bankaya geldiği gün kira ödemesinin yapıldığını, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanan bir gecikme sebebiyle tazminat isteyemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporu gereğince 4.579,16 faiz alacağı oluştuğu tespit edilmiştir. Kiraya verenin hak ve alacaklarına haciz şerhi konulmasının kira parasının ödenmesine engel olmayacağından, kira bedelinin ödenmesi gerektiği zamanda ödenmemiş olması nedeniyle faiz talep edilerek faiz işletilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır....
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.” Hükmü yer almaktadır. Gerek Anayasa’nın bu hükmünde ve gerekse, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 5.5.2001 günü yürürlüğe giren 4650 Sayılı Kanun ile değişik 8. ve 10. maddelerinde, kamulaştırma işlemi tanımlanmış; kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedelinin peşin ve nakden ödenmesi kuralı konulup, bu kuralın istisnaları açıklanmış; taksitlendirilen ve herhangi bir nedenle ödenmemiş olan kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanacağı kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davada, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz de talep edilmektedir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözeleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının geç ödenmesi sebebiyle faiz alacağının tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir....
Davacının talep ettiği alacak, davalı kurumun su ve atık su tüketim bedelinden kaynaklanmaktadır.Su ve atık su tüketim bedeli olarak tahakkuk ettirdiği alacak, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer ... gecikme zammının uygulanacağına dair, yasalarda da bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak davacının çoğun içinde azıda vardır kuralı gereği yasal faiz talep edebileceği nazara alınarak, yasal faize hükmedilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gecikme cezasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. nolu bent uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 25.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesince kaldırıldığından bu kararda hükmedilen 20.013,89 TL faiz alacağın takibe konu edilemeyeceğine, takibe dayanak olan İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/605 Esas, 2020/348 karar sayılı ilamında 540.160,00 TL kamulaştırma bedelinin gecikme dönemindeki işleyecek faizi ile idare tarafından ödenmesine hükmedilmiş olmasına, bankaya yatırılan alacak asıl alacak olup, faizin ayrıca ödenmesi gerektiğine karar verilmiş olmasına, ilam hükmü gereği olduğundan 540.160,00 TL alacağın faizinin istenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına ve ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 2....
Sözlemelerde davalı tarafından peşinat bedelinin ödenmesinden itibaren 20 ve 15 günlük süreler içerisinde ürünlerin üretilerek ihraç edilmek üzere davalıya teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından yapılan icra takibinde 42.213,00 USD asıl alacak ve 92,52 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.305,52 USD'nin tahsili talep edilmiş, itiraz üzerine icra takibi durmuş, davacı tarafından 42.305,52 USD karşılığı 121.196,85 TL üzerinden dava açılarak itirazın iptali istenmiştir. Davalı ise gecikme nedeniyle sözleşme gereğince cezai şart alacağı oluştuğunu belirterek, bu cezai şart alacağının davacı alacağından mahsubuna karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 42.213,00 USD asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir....
Dava munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 105. maddede munzam zarar düzenlenmiştir. ( Maddenin 6098 Sayılı Türk borçlar Kanunundaki karşılığı 122. maddedir. Anılan 105. (6098 sayılı T.B.K. 122) madde uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir....
Noterliği’nden gönderdiği 07/03/2018 tarihli ... yevmiye numaralı ihtarname ile; dava dilekçesinde belirtilen faturaları da yazarak bu faturaların son ödeme tarihlerinde ödemelerinin yapılmadığını, ödemelerin büyük bir kısmının ödeme vadelerinden sonraki tarihlerde ve Mayıs 2016 ile Ocak 2017 tarihlerinde yapıldığını, katılımcıların ödemelerini geç yapması durumunda ... Müteşebbis Heyeti’nin kararına istinaden faiz alınması gerekirken faiz tahakkuk ettirilmediğini, buna ilişkin faturanın düzenlenmediğini ve dolayısıyla ödemelerini geç yapan katılımcılar adına faiz tahakkuk ettirilip tahsilat yapılırken davalıya faiz tahakkuk ettirilmediğini ve faiz tahsilatı yapılmadığını, ihtarın çekildiği tarihe kadar faizin ödenmemesi nedeniyle 28/02/2018 tarihi itibariyle hesaplanan 5.381.730,09 TL + KDV tutarında faizin ödenmesi gerektiğini bildirerek tebliğden itibaren 3 gün içerisinde bu miktar faizin ödenmesini, aksi halde yasal yollara başvuracağını ihtar etmiştir. Davalı davacıya İzmir ......