Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatı talebine ilişkin alacak davasıdır. Sigorta alanında uzman bilirkişi ..., sözleşmeler alanında uzman bilirkişi ... ve mali müşavir bilirkişi ...'...
Davacının ödenmemiş işçilik ücret alacağı sabit olduğuna göre haklı nedenle akdi feshettiği, kıdem tazminatı talep hakkı olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı işverence davacıya yıllık izin kullandırıldığı işçi imzasını içeren yazılı delille ispatlanmadığından hak ettiği izin süresine göre hesaplanan alacaktan işverence yapılan izin ücreti ödemesi düşülerek kabul edilen yıllık izin ücretinde de hata görülmemiştir. Zamanaşımı itirazı yönünden; dava dilekçesinde açıkça davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yazılıdır. Dosya kapsamına nazaran davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı vardır. Belirsiz alacak davası açılmakla dava zamanaşımı kesilecektir. Davalı vekilinin yukarıda açıklandığı üzere istinaf nedenleri yerinde değildir. Tüm bunlara göre istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Altsoyun Denkleştirme Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini ya da gelirlerini aileye özgüleyen ..., buna karşılık uygun bir bedel isteyebilirler (TMK m. 370). Dava altsoyun denkleştirme alacağına (TMK m. 370-371 ) ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabında yer almaktadır. Görev, kamu düzenine ilişkindir....
de dahil olduğunu, davacı müvekkil işverenlik nezdinde en son mağaza sorumlusu yardımcısı olarak çalışmasını sürdürdüğünü davacının müvekkili işverenlik nezdinde yıllık izin ücreti alacağı bulunmadığını davacının müvekkili şirket nezdinde çalışırken mobbing sayılacak derecde psikolojik taciz ve haksız uygulamalara maruz kaldığı yönündeki iddialarının taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü dava, talep, alacak sair yasal haklarının saklı kalmak kaydı ile davacının tüm alacak taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunun davanın tümden reddi ile yargılama gideri ile vekalet ücretininde davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava konusu itibariyle edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı isteğine ilişkindir. Katılma alacağı, eklenecek değerlerden (TMK'nun 229) ve denkleştirmeden (TMK'nun 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malların (TMK'nun 219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçları çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerinde (TMK'nun 231) diğer eşin alacak hakkıdır....
Davacının fazla mesai alacağı bulunup bulunmadığı husususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu, Mahkeme'nin davalı tarafça sunulan çizelgelere göre davacının fazla mesai alacağı ile ilgili karar verdiği, fakat davalı tarafın denkleştirme savunması ve sunulan iş sözleşmesi hükümlerinin bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ve verilen kararda değerlendirilmediği, yine kabule göre davadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuşsa da, arabuluculuk ücreti ile ilgili olumlu ya da olumsuz karar verilmediği, Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delilin ve savunmanın değerlendirmediği görüldüğünden diğer istinaf talepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun duruşma açılmadan HMK'nın 353/1- a-6 maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, evlendiği 1993 yılına kadar ailesiyle birlikte yaşadığını, 1987 yılında çalışmaya başladığını ve bu tarihten itibaren evlendiği tarihe kadar emek ve gelirini aileye özgülediğini ve maaşını babasına verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava dilekçesinde gösterilen miktarda alacak talebinde bulunmuştur. Buna göre istek; ana ve baba ile birlikte yaşayan, emek ve gelirlerini aileye özgüleyen ergin alt soyun denkleştirme alacağına ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 370. ve 371. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu alacak zamanaşımına uğramayacak ise de en geç miras bırakanın terekesinin taksimi anına kadar istenebilecektir (TMK m. 370, 371)....
Dava, mirasta denkleştirme olmazsa tenkis nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. TMK’nın 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler. Mirasta denkleştirme davası murisin yasal mirasçılarına yaptığı sağlararası karşılıksız kazandırmaların belirli koşullar gerçekleştiğinde geri verilmesini talep etmeyi sağlayan bir davadır. Bu davadan elde edilmek istenen amaç mirasçılar arasında sağlararası karşılıksız kazandırmalar ile oluşan dengesizliğin denkleştirme ile ortadan kaldırılmasıdır....
Sayılı dosyası ile yapılan kazandırıcı işlemden haberdar olduğunu, dava tarihinin ise 06.01.2015 olduğunu, İDM tarafından yetki ve görev itirazlarının dikkate alınmadığını, alacak davası olarak yargılamanın yürütüldüğünü, oysa ki müvekkili ve davacı arasında alacak ve borç ilişkisi bulunmadığını, dava konusu muris tarafından müvekkiline verilen para olup iş bu paranın iadesi ancak tenkis ve denkleştirme talebi ile mümkün olduğunu, İDM tarafından bu doğrultudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, murisin üzerine kayıtlı diğer mal varlıkları araştırılmaksızın ve tenkis hesabı yapılmaksızın usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğunu, İDM kararının somut delillere dayanarak açıklanmamış olup dosyada mevcut mal varlığı tespiti ve bilirkişi tarafından alınan rapor doğrultusunda davacının alacak talebi kabul ettiğini, gerekçede muris muvazaasına dayalı alacak talebi dava konusu olarak belirlenmiş olmasına rağmen, dosya kapsamında muris muvazaasının varlığına ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçesiz olduğu, davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığı, davacının fazla mesai alacağı olmadığı, sözleşmeye göre ücretin içinde fazla çalışma, fazla sürelerle çalışma, genel tatil ve hafta tatiline ait ücretlerin dahil olduğu, çalışmanın vardiya usulüne tabi olup, denkleştirme esasına uygun oyarak düzelendiği, davacının fazla çalışma alacağı olmamakla birlikte davacının fazla çalışma alacağı bulunduğuna kanaat getirilir ise primlerin ve ek ödemelerin mahsubunun gerektiği, davacının ubgt alacağı olmadığı, ubgt ödemelerinin bordolar ile yapıldığı gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur....