Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 20.07.2005 günlü dilekçesinde halen boşandığı eşi davalının oturduğu mülkiyeti Hazineye ait 25184 ada 1 parseldeki afet konutunun davalıya yapılan tahsisinin hatalı olduğunu belirtip, mülkiyetin kendisine ait olduğunun tesbitini ve muarazanın önlenmesini talep etmiştir. Dosya kapsamından, tarafların 15.06.2005 tarihinde boşandıkları, 25184 ada 1 parselin tamamının arsa niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğu, davacının talebinin katkı payına ilişkin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Aile mahkemesi özel bir mahkemedir ve görev alanı sınırlıdır. Somut olayda; davacının talebi aile hukuku ile ilgili değildir. Davacının talebi Hazinenin yaptığı yanlış tahsis işleminin düzeltilmesine yöneliktir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ... ile davalı kooperatif arasında 10.03.1995 tarihli "Ortaklık Taahhütnamesi" ve "Ön Tahsis Protokolü" imzalanarak mülkiyeti müvekkiline ait olan 17039 m² arsanın tahsisinin davalı kooperatife yapıldığını ve 25.12.1998 tarihinde tapu devir sözleşmesi ile arsa tahsisini alan birlik ortağı davalı kooperatifin inşaata başlaması gerektiği halde başlamadığını, spekülatif amaçla hareket ederek kazanç sağlamak için uzun yıllar inşaata başlamadan bekleyen davalı kooperatifin 30.08.2014 tarihinde üst birlikten ayrılacağını bildirdiğini Ön Tahsis Protokolünün 17. maddesi gereğince davalı kooperatifin arsa tahsisi aldıktan sonra inşaatı tamamlamadan ...'tan ayrılması halinde tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini ileri sürerek 12.600,00 TL tazminatın davalının ortaklıktan ayrılma tarihi olan 30.08.2014 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
KARAR Davacı vekili; müvekkilinin, dar gelirli aileleri konut edindirme projesinden yararlanmak için davalı belediyeye yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve yapılan noter çekilişi ile 200 m² yüzölçümlü arsa tahsisinin yapıldığını, ancak satış bedelinin müvekkilince taksitler halinde ödenmesine rağmen, davalı belediyenin arsa tahsislerini iptal ettiğini, akabinde ise bölgenin imar planının değiştirildiğini, bu nedenlerle arsanın devrinin talep edilmesinin imkânsız hale geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline tahsis edilmiş olan 200 m² lik arsanın dava tarihindeki rayiç değerinden şimdilik 10.000 TL'sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 02.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 82.720,00 TL’ye çıkarmıştır. Davalı davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece, davacının bir kısım borçlarının bulunduğu, ancak davacıya iki haklı ihtar gönderilip hakkında ihraç kararı verilmeden tahsisin iptali ve arsanın geri alınmasının mümkün olamayacağı gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne, arsa tahsisinin iptali ve tüm inşaat faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin kararların iptaline, davalının bu yolla yarattığı muarazanın giderilmesine, sözleşmenin devam ettiğinin tespitine, inşaat faaliyetlerinin durdurulması, elektrik ve suyun kesilmesi, inşaat alanına girilmemesine ilişkin müdahalenin önlenmesine, diğer istemlerin ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 15.60. TL. onama ilam harcının temyiz eden taraftan alınmasına, 15.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Rapor düzenleyen bilirkişinin telefon aboneliğinden kaynaklanan dava konusunda uzman olmadığı bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece dava dosyasının, telefon aboneliğinden kaynaklanan dava konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiye verilerek dava konusu fatura alacağı dayanağı telefon hatlarının kullanım süresi, yapılan taahhüt, yararlanılan kampanyalar ve ücretlendirme şekli açısından ayrı ayrı faturalarının incelenerek denetime elverişli bir şekilde hesaplanması için rapor düzenlettirilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının 30.06.2004 tarihi itibariyle üyelikten ayrıldığı, davacının alacak iddiasını kanıtlayacak şekilde dosyada delil olmadığı gibi, kooperatife 2005 yılında arsa tahsisi yapılarak, inşaat faaliyeti vb. işlerin davacının kooperatiften ayrılmasından sonra gerçekleştiği, kaldı ki davacının kooperatiften ayrıldığı tarih itibariyle henüz başlanılmamış hatta arsası dahi mevcut olmayan inşaat için davacının iddia ettiği malzemelerin alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, proje olmadan bu tür malzemelerin alınmasının fen ve sanat kurallarıyla da çeliştiği, sonuç olarak dosya kapsamında davacının alacak iddiasını kanıtlayacak delil olmadığı belirtilmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalı OSB’nin davacıya yapmış olduğu arsa tahsisinin iptaline ilişkin 25/03/2016 tarih ve 250 sayılı yönetim kurulu kararının iptali ile diğer davalı şirkete yapılan arsa tahsisinin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş olup davacı vekili süresi içinde yukarıda yazılı sebeplerle istinaf isteminde bulunmuştur....
T8 KARAR TARİHİ : 15/06/2023 Davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dairemize gelen dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı belediye tarafından Gecekondu Kanunun kapsamında dar gelirli ailelere konut edindirme yardımı sağlayabilmek için Nüve Konut Projesi adı altında bir proje başlatıldığını, müvekkilinin Davacı da noter huzurunda yapılan çekiliş ile bu proje kapsamında 175,m2 lik arsa tahsisine hak kazandığını, (Karataş bölgesi 215 Ada 6 parsel de kayıtlı arsanın imar planı değiştiği ) arsa tahsisi imkansız hale gelince bu defa davalı belediye taraflar arasındaki sözleşmeyi geçersiz saydığını sonrasında müvekkiline tebligat göndererek arsa tahsisinin mahkeme kararı ile iptal edildiğini, müvekkiline tahsis edilen 175 m2 lik arsanın ifanın her iki taraf içinde imknsız hale geldiği 24/03/2010 tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilmesini tespit edilen bedelden davalı belediyece iade edilen bedelin düşülmesini...
KARAR Davacı vekili; müvekkilinin, dar gelirli aileleri konut edindirme projesinden yararlanmak için davalı belediyeye yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve yapılan noter çekilişi ile 227 m² yüzölçümlü arsa tahsisinin yapıldığını, ancak satış bedelinin müvekkilince taksitler halinde ödenmesine rağmen, davalı belediyenin arsa tahsislerini iptal ettiğini, akabinde ise bölgenin imar planının değiştirildiğini, bu nedenlerle arsanın devrinin talep edilmesinin imkânsız hale geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline tahsis edilmiş olan 227 m² lik arsanın dava tarihindeki rayiç değerinden şimdilik 10.000 TL'sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 25.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 102.150,00 TL’ye çıkarmıştır. Davalı davanın reddini dilemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık ihale ile satılan taşınmazın, satış işlemine dayanak teşkil eden yönetmeliğin iptalinden kaynaklanan tapu iptal ve tescile ilişkin bulunduğuna, davada zilyetliğe dayanılmadığına, Mahkemece uyuşmazlık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 24.01.2013 tarih ve 1 sayılı Kararı ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (...) Hukuk Dairesi'ne ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...