Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir. Temlik, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızası alınması gerekmez. Temlik, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar. Borçlunun temlikten sonraki asıl muhatabı artık alacağı temellük eden (devralan) kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için temlik işleminden sonra borcunu devralan kimseye ifa etmesi gerekir. Kural budur. Şu hale göre temlik anına kadar borçlu temlikin dışında iken temlik anından itibaren evvelki alacaklı temlik işleminin dışına çıkmaktadır. Temlikin; temlik edenle, borçlu (arsa sahibi) arasında bazı ilişkilerin doğmasına neden olduğu çok açıktır. Zira temlik alan evvelki alacaklının yerine geçmiş borçludan (arsa sahibinden) ifayı istemek, gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak onun hakkı olmuştur....
Hukuk Dairesi KARAR Dava, bina yapım projesi hazırlanması işini konu alan eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 15. Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 07/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan takibin itirazın iptali istemine ilişkin olup, 14 HD tarafından verilen bozma kararı sonrası yeni verilen hükmün temyizine yöneliktir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 04.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Alacağın temliki, temlik tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kural olarak, alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın temliki ile birlikte, alacaklı değişir, alacak devredenin malvarlığından çıkarak devir alanın mal varlığına girer. Alacağı temlik eden artık alacağın ödenmesini borçludan isteyemez, bu hak alacağı temlik alan yeni alacaklıya aittir. Geçerli bir temlikden söz edebilmek için yasanın ve sözleşmenin aradığı şekil şartına haiz olmasının yanında sözleşmede devir yasağının da bulunmaması gerekmektedir. Davacı ile dava dışı yüklenici şirket arasında yapılan 13.09.2012 günlü temlik sözleşmesi, yasanın aradığı şekil şartına uygun yapılmıştır....
-KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve yüklenicinin davacıya şahsi hakkını devretmesine ilişkin "alacağın temliki" sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 30/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
-KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve yüklenicinin davacıya şahsi hakkını devretmesine ilişkin "alacağın temliki" sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 30/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun (arsa sahibinin) rızasını gerektirmeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Bu şekilde yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişi de alacağın temliki hükümlerinden yararlanarak bu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürebilir. Zira alacağı devralan kişi (üçüncü kişi) evvelki alacaklının (yüklenicinin) yerine geçer. Borçludan ifayı istemek gerektiğinden de borçluyu ifaya zorlamak artık onun hakkı olur. Bu açıklamalardan görülüyor ki, alacağın temliki işleminin resmi biçim koşuluna uyularak yapılması gerekli değildir. Yasa uyarınca (BK.m.163) yazılı şekle uyularak yapılması yeterli ve geçerlidir. Ne var ki, temlik alan üçüncü kişinin ifa talebine muhatap olan borçlu (arsa sahibi) ifayı koşulsuz yerine getirmek zorunda değildir....
Satış vaadi sözleşmesinde, sözleşmenin ihlali halinde taşınmazın bedeline yahut tazminine ilişkin hakkın da temlik edildiğine dair bir hüküm yer almayıp, alacağın temlikinde belirli, muayyen bir hakkın temliki bahis konusudur. Alacağın temliki (BK m. 162-172) yoluyla borç ilişkisinin devri mümkün değildir. Davacı, satış vaadine ilişkin sözleşmeden doğan hakkını akidine ileri sürebilir. Davacı ile davalı arasında bir satış vaadi sözleşmesi bulunmaması; taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin alacağın temliki de gerçekleşmediği nedeniyle davanın reddi gerekirken, davanın yazılı nedenlerle kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İMAR KANUNU [ Madde 32 ] "İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.04.2007 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, 19.04.2004 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı arsa sahipleri inşaatın kaçak yapıldığını, yüklenicinin binayı tamamlayarak teslim etmediğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı yüklenici savunmada bulunmamıştır. Mahkemece dava red edilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davacı ile davalı yüklenici arasındaki 19.04.2004 günlü sözleşme alacağın temliki işlemine ilişkindir. Kural, borç ilişkisinin sonucu olan edimin alacaklıya ifasıdır....
Başka bir deyişle arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşat sözleşmeleri gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan davalarda alacağın temliki hükümleri gereğince tapu iptali ve tescil davası açılabilmekte olup bu durum taşınmaz mülkiyetini nakleden sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmayacağı kuralının istisnalarından biridir. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur....