AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/09/2020 NUMARASI : 2019/197 ESAS, 2020/524 KARAR DAVA KONUSU : İpoteğin Kaldırılması KARAR : İlk Derece Mahkemesince verilen karara davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA Davacı dava dilekçesinde özetle; dava konusu 4301 ada 5 nolu parselin aile konutu olduğunu, eşinin rıza dışı evi ipotek tesis ettiğini, ipoteğin geçersiz olduğunu, taşınmazın açık artırma ile satışa çıkarılması üzerine ipotek işlemlerinden haberi olduğunu ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasına ve taşınmaza aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre; re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK 194. maddesine göre; eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 1.İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2018 tarih 2016/639 Esas, 2018/1207 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın aile konutu olduğu, davacının imzası taklit edilerek "rıza açıklaması" beyanında bulunulduğu ve bu haliyle ipotek konulduğu, alınan bilirkişi raporu ile imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, bu hâliyle taşınmaz üzerine konulan ipoteğin gerekli usulü işlemler yapılmadan konulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara ili Yenimahalle ilçesi İlkyerleşim Mahallesi 15295 ada 1 parsel 36 nolu bağımsız bölüm üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, Kayseri 5. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20627 Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine yapılan takibin iptaline, davacı lehine maktu vekalet ücretine karar verilmiştir....
EŞİN RIZASI OLMAKSIZIN KONULAN İPOTEĞİN KALDIRILMASI TALEBİTAPUDA AİLE KONUTU ŞERHİ BULUNMAMASI İYİNİYETİSPAT YÜKÜTAPUYA GÜVEN İLKESİTÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 6TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 194TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 1023 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı banka tarafından, ipoteğin kaldırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı; Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşi dahili davalı (koca)'nın, davalı banka lehine, 24.07.2005 tarihinde rızası olmaksızın ipotek tesis ettirdiği gerekçesiyle ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı eş muvafakatname verdiğinden ipoteğin fekki davasının reddine, taşınmaz davacı Bilal ve eşi Nurgün tarafından aile konutu olarak kullanılmış olduğundan aile konutu şerhi konulması talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile; "1- İpoteğin fekki davasının REDDİNE, 2- Aile konutu şerhi konulması talebinin KABULÜNE, dava konusu taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulmasına, "karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili hükmün; ipoteğin fekkinin reddi yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; aile konutu iddiasına dayalı olarak ipoteğin fekkine ilişkindir. Mahkemesince; davacının 16/06/2015 tarihli muvafakat belgesi ile TMK.nun 194. Maddesi uyarınca dava konusu taşınmaz ile ilgili gerek eşi, gerekse 3....
in nüfus kayıtlarında adreslerinin ilgili taşınmaz ile alakası olmayan "..." adresi olarak gözüktüğünü, tüm bunlardan; dava konusu taşınmazda sürekli kalarak ve hayatlarının merkezi haline getirerek kullanmadıklarını, bu nedenle de dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinin bulunmadığını, davanın açılış tarihinde dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebinin haksız olduğunu, yargılama giderleri dahili davacılar üzerinde bırakılmasına karar vermek gerektiğini, dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanılmadığı bu nedenle de dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulamayacağını belirterek; ipoteğin kaldırılması yönünden; davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulması talebi yönünden; davanın reddine, davalı banka kendini vekil ile temsil ettirdiğinden ipoteğin kaldırılması talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 47.050,00 TL vekâlet...
Dereceden ipotek koydurduğunu, müvekkilinin bu ipotekler için rızası ve imzası olmadığı gibi şayet bankada bu konuda rıza ile ilgili olarak herhangi bir belge var ise de bu belgedeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, davalı banka lehine verilen ipoteğin, bankaya olan borcun ödenmemesi sebebi ile davalı banka tarafından Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2019/388 Esas sayılı dosyası ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde konu olduğunu, müvekkilinin ilkokul mezunu 4 çocuğu olan kendi halinde bir ev kadını olduğunu, yapılan işlemlerin ne anlama geldiğini anlaması ipoteğin ne olduğunu bilebilmesinin yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle adli yardım talebinin kabulünü, öncelikle üzerine ipotek konulan taşınmazın üçüncü kişilere devrini önlemek için ve ayrıca söz konusu aile konutu ile ilgili Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2019/388 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmasından dolayı satışın durdurulması için ihtiyati tedbir...
Yargılama bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, borçlunun ve ailesinin hâline münasip aile konutu vasfında olduğu tespit edilen taşınmazın (bkz. § 11) üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla mahkemenin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelere uygun olmadığı anlaşılmaktadır. " gerekçesi ve aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülükler yerine getirilmediğinin anlaşıldığından bahisle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Somut olayda, meskeniyet şikayetinde bulunan T2 takip borçlusu diğer davacı T1 eşidir. Yine, taşınmaz kaydında dava tarihinden, hatta 103 davetiyesi tebliğ tarihinden önce 09/11/2020 tarihinde konulan aile konutu şerhi bulunmaktadır....
Hak sahibi olan koca, aile konutu olarak özgülenen bu taşınmaz üzerine, eşinin açık rızası alınmaksızın, dava dışı şirketin ve kişinin kredi borcunun teminatı olmak üzere diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettirmiştir. Bu işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, davalı Bankanın kazanımı korunabilir. Davacının açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılmamasına karar verilmesi hukuka uygundur.“ (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/21566 E. 2011/11368 K. 04.07.2011 T.) Tüm bunların yanı sıra davacı tarafın aile konutu şerhi davasında konulan şerhe ilişkin iddiaları hukuki dayanaktan yoksundur. Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki müvekkil banka lehine ipotek davacının eşi tarafından ikame edilen davadan çok önce tesis edilmiş olup, ipotek tesisi sırasında taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi, ihtiyati tedbir vs. hiçbir şerh bulunmamaktadır....
DAVA Davacı vekili dava, cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davacı kadın ile davalı erkeğin evli olduklarını, dava konusu taşınmazın ise taraflarca aile konutu olarak kullanıldığını ve taşınmaz üzerine davacı kadının açık rızası alınmadan davalı banka yararına ipotek tesis edildiğini, ipotek işlemenini geçersiz olduğunu, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipotek işlemine karşı davacı kadının açık rızasının olmadığını, cevap dilekçesinde sunulan muvafakatname altındaki imzanın kadının eli ürünü olup olmadığının belli olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. II....