KARAR Davacı ...muris eş adına olan 2698 parsel 5 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğu belirterek miras ve paylaşmadan doğan hakkının mahsuben mülkiyet hakkı tanınması veya intifa hakkı tanınmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davanın murisin taşınmazın 1/3 hissesine malik olduğu, tamamına malik olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde davacının dava dilekçesinde 'miras ve paylaşmadan doğan hakkının mahsuben mülkiyet hakkı tanınması veya intifa hakkı tanınmasını' talep ettiği, davanın ilk olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açıldığı, mahkemece davanın 'miras hakkını mahsuben mülkiyet hakkı tanınması veya intifa hakkı tanınması' olarak nitelendirilerek görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği, yargılamaya ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde devam edildiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, davacının dava dilekçesi ile bildirdiği tanıkları dinlenilmeden ve dava konusu taşınmazla ilgili her hangi bir araştırma yapılmadan, davalı erkek eşin kredi kartı borçları sebebiyle davalı bankanın icra takibi başlatmasından sonra taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu ve davacı kadının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....
parselde kayıtlı 16/300 arsa paylı 2. kat 6. nolu dairenin müvekkilinin eşi ...adına tapuya tescilli olduğunu, söz konusu dairenin aile konutu olarak kullanıldığını, müvekkilinin rızası dışında eşi tarafından Özel Millet Hastanesi Sağ. Hiz. ve Tic. Ltd. Şti.'nin davalı bankadan kullandığı kredi nedeniyle aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, müvekkilince 02.12.2008 tarihinde ipotekli taşınmazın aile konutu olması nedeniyle ipoteğin kaldırılması istemli Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi'nde dava açıldığını, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddi nedeniyle dava konusu taşınmazın Küçükçekmece 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR : DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı, aile konutu niteliğinde olan taşınmaz üzerine davalılardan banka lehine tesis edilen satışın iptali ile ipoteğin kaldırılmasını ve bu taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece verilen hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizce ipoteğin kaldırılması davasında harç eksikliği tamamlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından bahisle hükmün bozulmasına, aile konutu şerhi davasında ise taşınmazın 19.12.2013 tarihinde...
KARAR Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, dava konusu taşınmazla ilgili talep tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğuna, mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğduğuna ve kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamayacağına, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkı olduğuna, bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtildiğine, temyize konu davadaki somut olayda açıklanan istisnai durumlar da mevcut olmadığına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre...
C blok no: 10/12 Yunusemre Manisa adresinde bulunan, tarafların evlilik birliği içerisinde aile konutu olarak kullanılan taşınmazın aile konutu vasfını uzun zaman önce yitirdiğini, davalının darp gerekçesiyle 01/02/2016 tarihinde müvekkili hakkında şikayetçi olarak evden uzaklaştırma kararı aldırdığını, müvekkilinin davalı hakkında Manisa 2. Aile Mahkemesinin 2016/171 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davalının uzaklaştırma kararı süresi içerisinde aile konutuna büyük zarar vererek ayrıldığını, başka bir adreste yaşamaya başladığını, müvekkilinin bu taşınmazı başka bir şahsa kiraladığını, taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin müvekkilinin tasarruf yetkisini kısıtladığını belirterek, taşınmazın aile konutu niteliğini yitirdiğinin tespiti ile taşınmazın tapu kaydı üzerinde 04.02.2016 tarih 1865 yevmiye numaralı "aile konutudur" şerhinin kaldırılmasını dava ve talep etmiştir....
C blok no: 10/12 Yunusemre Manisa adresinde bulunan, tarafların evlilik birliği içerisinde aile konutu olarak kullanılan taşınmazın aile konutu vasfını uzun zaman önce yitirdiğini, davalının darp gerekçesiyle 01/02/2016 tarihinde müvekkili hakkında şikayetçi olarak evden uzaklaştırma kararı aldırdığını, müvekkilinin davalı hakkında Manisa 2. Aile Mahkemesinin 2016/171 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davalının uzaklaştırma kararı süresi içerisinde aile konutuna büyük zarar vererek ayrıldığını, başka bir adreste yaşamaya başladığını, müvekkilinin bu taşınmazı başka bir şahsa kiraladığını, taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin müvekkilinin tasarruf yetkisini kısıtladığını belirterek, taşınmazın aile konutu niteliğini yitirdiğinin tespiti ile taşınmazın tapu kaydı üzerinde 04.02.2016 tarih 1865 yevmiye numaralı "aile konutudur" şerhinin kaldırılmasını dava ve talep etmiştir....
GEREKÇE : Dava, aile konutu şerhinin kaldırılması talebine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. 194/2.maddesine göre, "Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. " Aynı maddenin 3.fıkrasına göre; aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konut ile ilgili gerekli şerhin verilmesini Tapu Müdürlüğünden isteyebilir. TMK.nun aile konutu şerhi konulmasına ilişkin 194.maddesinde; malik olmayan eşin aile konutu şerhinin verilmesini Tapu Müdürlüğünden isteyebileceği düzenlendiği halde, bu şerhin taşınmaz maliki eş tarafından Tapu Müdürlüğüne müracaat ile kaldırılabileceğine yönelik yasal düzenleme yoktur....
Dava, TMK'nun 194. m.sinden kaynaklanan aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. TMK'nun 194. m.sine göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz....
KARŞI OY YAZISI Aile konutunun maliki olmayan eş açısından, evliliğin, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile malik eşin ölümü sebebiyle sona ermesinin hukuki sonuçları farklıdır. Çünkü, aile konutunun maliki olan eşin ölümü halinde, sağ kalan eşin miras hakları devam etmekte, ayrıca, Türk Medeni Kanunu'nun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan hakları bulunmaktadır.Taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, taşınmazın maliki olan eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Yasanın amacı, sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanunu'nun 194, 240 ve 652. maddelerindeki açık düzenlemelere göre, malik eşin ölümü nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, sağ kalan eş açısından aile konutuna sağlanan korumanın, sona erdiğinden veya bu haklarla ilgili açılmış bir davanın konusuz kaldığından söz edilemez....