İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden davanın kabulüne, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, davalı-karşı davacı baba ile çocuk arasında şahsi ilişki kurulmasına, davacı-karşı davalının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile, müşterek çocuk lehine aylık 250,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 450,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 10.000,00 TL manevi, 30.000 TL maddi tazminata takdirine, gayri menkul, araç bedeli ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ziynet alacağına ilişkin davanın ise tefrikine aracın satışı ile aile konutu şerhi konulması talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığınına, karşı dava yönünden de davanın reddine karar vermiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2021 NUMARASI : 2020/1149 ESAS - 2021/1383 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin takip borçlusunun eşi olduğunu ve aralarında boşanma davası bulunduğunu, borçluya ait üzerinde aile konutu şerhi bulunan ve çocukları ile birlikte aile konutu olarak oturdukları haline münasip meskene haciz konularak satışa çıkarıldığının borçluya gönderilen 103 davetiyesi ile öğrenildiğini, TMK'nın 194. maddesi gereğince aile konutu üzerinde eşin rızası alınmadıkça tasarruf yapılamayacağını, İİK'nın 82/12. maddesi uyarınca aile konutu olarak oturdukları haline münasip meskenin haczedilemeyeceğini...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 90 yaşında olduğunu, başka bir konutunun bulunmadığını, taşınmazın uzun süre aile konutu olarak kullanıldığını, İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi'nde 2019/259 Esas sayılı aile konutunun tespiti davası ve yine İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi' nde 2019/294 Esas sayılı aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi davası açtıklarını, konutun kullanılmasının gerekçesinin aile konutu olması olduğu, sağ kalan eşin TMK 652/1 maddesine göre konutun kendisine özgülenmesini talep etme hakkı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2015/457 E., 2019/628 K. sayılı ilamının incelenmesinde; takip konusu borcun alacaklının şikayete konu Tekirdağ Çorlu'da bulunan Nusratiye Mahallesi, 169 ada 7 parselde kain taşınmazdaki katılma payı alacağına ilişkin olduğu, dolayısıyla borcun şikayete konu taşınmazın bedelinden doğduğu görülmüştür. Bu durumda İİK.nun 82/2. maddesi uyarınca borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması mümkün değildir. O halde şikayetin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Şikayetin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 2012/26800 Esas, 2013/18681 Karar sayılı ilamı) göz önüne alınarak davacı vekiline eksik harcı tamamlamak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekilince eksik 1.707,75 TL harcın yatırılarak, makbuzun dosyaya sunulduğu anlaşılmakla işin esasının incelenmesine geçilmiştir. ''...4721 Sayılı TMK'nın 194/1. maddesi hükmü kapsamında aile konutu olarak özgülenen bir taşınmaza bu husustaki şerh “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri yasa koyucu tarafından zaten sınırlandırılmış olup bu sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi tescil edilmese bile o konutun aile konutu özelliğini kazanmadığı söylenemeyecektir. Başka bir ifadeyle, aile konutu olarak kullanılan taşınmaza şerh konulduğu için taşınmaz aile konutu özelliği kazanmayıp, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir....
Hukuk Dairesi'nin 2012/26800 Esas, 2013/18681 Karar sayılı ilamı) göz önüne alınarak davacı vekiline eksik harcı tamamlamak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekilince eksik 1.707,75 TL harcın yatırılarak, makbuzun dosyaya sunulduğu anlaşılmakla işin esasının incelenmesine geçilmiştir. ''...4721 Sayılı TMK'nın 194/1. maddesi hükmü kapsamında aile konutu olarak özgülenen bir taşınmaza bu husustaki şerh “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri yasa koyucu tarafından zaten sınırlandırılmış olup bu sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi tescil edilmese bile o konutun aile konutu özelliğini kazanmadığı söylenemeyecektir. Başka bir ifadeyle, aile konutu olarak kullanılan taşınmaza şerh konulduğu için taşınmaz aile konutu özelliği kazanmayıp, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı müflis banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı; davalı eşinin malik olduğu aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, bu işleme rızasının olmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemiş; ilk derece mahkemesince davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, muvafakatnamedeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının anlaşılması ve dava konusu taşınmazın aile konutu olması sebebiyle, davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti ödenmesine karar verilmiştir.Karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince davalı bankanın istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulüne ve davanın kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı; davalı eşinin malik olduğu aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, bu işleme rızasının olmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı banka tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan incelemede; ipotek 16.10.2015 tarihinde tesis edilmiş, dava 17.10.2017 tarihinde açılmıştır....
Evlilik birliği içerisinde aile konutu olarak kullanılan bu konutun davacı eşe boşanma tazminatı olarak verilmiş ve halen bu evde oturmaya devam etmesi bu taşınmazın Türk Medeni Kanununun 194. maddesi çerçevesinde aile konutu özelliğini koruduğu ve devam ettirdiği anlamını taşımaz. Hal böyleyken davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.11.2015 (Salı) ......
Mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin birbirlerinin mal varlıkları üzerinde, karşılıklı katılma, değer artış payı ya da katkı payı alacak hakları vardır. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu olamaz. Alacaklı eşe tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun 227/1, 231, 236/1.m.). TMK'nun 239/1. fıkrasında; “katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Ayni ödemede malların sürüm değerleri esas alınır…” denilmektedir. Bu maddeye göre borçlu eş isterse borcunu ayın olarak ödeme hakkına sahiptir. Başka bir anlatımla, borcun ayın olarak ödeme hakkı, borçlu eşe tanınmıştır....