WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili 3.12.2008 tarihli oturum tutanağındaki beyanında, davanın katılma alacağına ilişkin olmadığını belirtmiş; 12.10.2009 tarihi dilekçe içeriğinde de davanın alacak davası olmadığını, edinilmiş malın muvazaalı şekilde elden çıkarılması nedeniyle açılan iptal davası olduğunu açıklamıştır. HUMK.nun 74.maddesinde hakimin iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, talepden fazlasına veya başka bir şeye karar verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Dosya içeriğinde davacının katılma alacağına yönelik herhangi bir talebi olmadığı gibi yöntemine uygun biçimde, harcı yatırılarak açılan ya da birleştirilen bir dava ve isteği de bulunmamaktadır. TMK.nun 239.maddesi, katılma veya değer artış payı alacağının borçlusu eşe borcunu para veya ayın olarak ödeme imkanı tanımaktadır. Bu hak yalnız borçluya tanınmış olup, alacak hakkı sahibi eşe ödemenin para veya ayın olarak yapılmasını isteme hakkını vermemiştir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir....

    İcra Hukuk Mahkemesi'nin 03/11/2022 gün, 2021/566 Esas- 2022/524 Karar ilamı ile, ".... aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmadığı" gerekçesiyle, "Açılan davanın husumet nedeniyle REDDİNE," karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması ve Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, dava aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkin olup, işleme rızası gereken eş tarafından 1.11.2012 tarihinde açılmış olmasına, konut üzerinde hak sahibi olan kocanın, davadan önce 8.3.2011 tarihinde ölümüyle evlilik birliği sona ermiş olup, dava tarihi itibariyle ortada Türk Medeni Kanununun 194. maddesi çerçevesinde korunması gereken bir aile konutunun kalmamış bulunmasına, sağ eşin birlikte yaşanılan konutla ilgili miras hukukundan ve mal rejiminden kaynaklanan haklarının, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin koruma kapsamında bulunmamasına...

      KARŞI OY YAZISI Mahkemece, davalı banka lehine üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazın, ipotek tesis tarihinde davacı ile eşinin “aile konutu” olduğu kabul edilmiş; davacının ipotek tesisinden beş gün sonra bundan haberdar olduğu halde, hemen dava açmayıp, banka tarafından borçlu eşe gönderilen ihtardan sonra dava açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiş; sayın çoğunluk bu gerekçeyi değiştirerek hükmü onamıştır. İpotek tesisinden sonra taşınmazın hak sahibi (koca) tarafından 4.8.2009 tarihinde ipotekle yüklü olarak üçüncü kişiye satıldığı, üç ay sonra 5.11.2009 tarihinde yine ipotekle yüklü olarak geri alındığı doğrudur. Üçüncü kişiye devir, aksi kararlaştırılmadıkça borçlunun sorumluluğunda ve güvencede bir değişiklik meydana getirmez (TMK. m. 888/1) Taşınmazın üçüncü kişiye satışı “aile konutu” vasfı üzerinde etkili değildir....

        ilişkin satış ilanının ilgililere ve müvekkilinin eşine de tebliğ edilmesini zorunlu olduğunu, ihalenin kıymet takdirindeki bedel üzerinden satışa çıkarıldığını ancak dosya alacağına mahsuben alacaklıya bırakıldığını, satış ilanının tirajının yüksek bir gazetede ilan edilmediğini, gayrimenkulün satış ilanının şeklinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir....

        Mahallesi, 191 Ada, 67 Parsel 7 no.lu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, müvekkilinin bilgisi olmadan davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, bu ipotek tesisi üzerine 18.12.020 tarihinde 1. açık arttırma ile davalı banka alacağına mahsuben ihale olduğunu, müvekkilinin rızası alınmadığını, davalı bankanın müvekkilin mavafakati olduğu iddiasının asılsız olduğunu, muvafakatnamedeki yazının ve imzanın müvekkile ait olmadığını, davanın kabulü ile taşınmaz üzerinde davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın "aile konutu" olduğu hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır. Taşınmaz üzerinde hak sahibi (koca) tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesi gereğince davacı eşin "açık rızası" alınmadan, ... A.Ş. lehine 28.02.2002 ve 22.09.2005 tarihlerinde ipotek tesis ettirildiği, bankanın da 58042 nolu temlik beyanı ile alacaklarını davalı şirkete devrettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davalı şirket, davacının kötü niyetli olduğunu, ipotek tesisinden önce taşınmaz üzerinde aile konutu şerhinin bulunmadığını, tapuya güven ilkesi gereği kazanımın korunması gerektiğini ileri sürmüştür....

            Değerlendirme 1.Davacı kadın; aile konutu olarak kullanılan taşınmaza rızası alınmadan eşi tarafından ipotek tesis ettirildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibi sonrası taşınmazın alacağına mahsuben bankaya satış yapıldığını, ipotek işleminin geçersiz olması nedeniyle banka adına yapılan satışın iptali ile taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiş olup 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi kapsamında kayıt maliki olmayan eşe getirilen korumadan yararlanmak üzere dava açmıştır. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı dava konusu taşınmazın kendi adına tescilini talep etmiş ise de buradaki amacın ipotek nedeniyle yapılan satış işleminin iptali olup taşınmazın eski haline getirilmesidir....

              Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü “aile birliğinin’’ korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir....

              Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise, buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır. (Yargıtay 34 XX 953.05.2016 tarih 2016/7766- 13560 E-K sayılı kararı ) Hal böyle olunca TMK 194 maddeye dayanarak aile konutu ile alakalı tasarruf işlemlerinde eşin izninin alınması gerektiğini düzenleyen maddeyi, icra işlemlerinde dava hakkının dayanağı olarak göstermek icra hukukunun özüne ve ruhuna aykırıdır....

              UYAP Entegrasyonu