Somut olayda davacı yanın talebinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshi ve yüklenicinin imalat bedeli alacağı istemine ilişkin olduğu ve mahkemenin gerekçesinde inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshini kabul ettiği anlaşılmakta ise de, hüküm kısmının 1-a bendinde "....geçersizliğinin/feshinin tespitine," sözcüklerinin yazılarak; diğer yandan hüküm kısımının 1-b bendinde ise "... geçersizliği/feshi tespit olunmakla" sözcüklerinin yazılarak sözleşmenin geriye mi yoksa ileriye mi etkili olarak feshedildiği, yada geçersizliğinin tespitiyle mi yetinildiği hususunda hükmün infazında tereddüt oluşturulması doğru olmamış, mahkeme kararının bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiş ise de, dosya kapsamı ve gerekçe kısmı nazara alındığında sözleşmenin geriye etkili olarak feshedildiği anlaşılmış olup, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK'nın 438/7. madde uyarınca kararın, aşağıda yazılı olduğu şekilde...
in tanık sıfatıyla konuya ilişkin ayrıntılı ifadeleri alınarak, vekaletname ve satış sözleşmesinden kaynaklı ilişkilerinin olup olmadığı ve söz konusu belgeler üzerindeki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, gerektiğinde imza incelemesi yaptırılması, satış sözleşmesinde şahit olarak adı geçen ..... isimli şahsın kimlik tespiti yapılarak, suça konu çekin satış sırasında ..... tarafından sanığa verilip verilmediği konusunda tanık sıfatıyla ifadesinin alınması, tanık .......in çeklerin çalındığına yönelik şikayette bulunup bulunmadığı şikayetlerinin varsa dosya numarası tespit edilip incelenmesi, suça konu çek hakkında ihbar olup olmadığının tespit edilmesi ve belge örneklerinin dosya arasına konulması ile sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması, Kabule göre de; İddianame ile talep edilmediği halde, ek savunma hakkı tanınmadan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f maddesinin...
anlaşılması halinde yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı hüküm altına alınmıştır.Olayımıza gelince; Uyuşmazlık kiracılık sıfatının tespiti, kira sözleşmesindeki cezai şartın geçersizliğinin tespiti ve muarazanın giderilmesine ilişkin olup dava maktu miktarda yatırılan peşin harç üzerinden açılmış ve hükümle birlikte de eksik nispi harcın tamamlanmasına karar verilmemiştir.Bu durumda Mahkemece; dava tarihi itibarı ile davacının ödediği yıllık kira bedeli tespit edilerek, bu değer üzerinden yukarıdaki esaslara göre verilecek süre içerisinde harcın tamamlattırılarak, ondan sonra yargılamaya devam olunması, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde harç tamamlattırılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru değildir. 2-) Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ...
Somut olayda uyuşmazlık, kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile bu doğrultuda sözleşmenin iptali istemine ilişkindir. Buna göre görevli mahkemenin değere göre belirlenmesi gerekir. İptale konu kira sözleşmesinde değer gösterilmemiştir. Böylece değeri belirsiz olan sözleşmenin iptalinde genel görevli Asliye Mahkemesinin davaya bakabileceği gözetilmeden uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
sürerek, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine ve işe iade edilmediği takdirde oluşacak yasal mali haklarının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir....
Yeniden somut olaya döndüğümüzde; her ne kadar davacı ... birleştirilen davanın davacısının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin danışıklı olduğunu ileri sürmüş ise de mahkemece önceki tarihli sözleşmeye üstünlük tanınarak birleştirilen davanın davacısının(asli müdahil) istemini kabul etmiştir. Mahkemenin ...'nin dayandığı satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu yönündeki kabulünün dayanağı da satış vaadi borçlusu ...'ın 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptali için 26.05.1997 tarihinde açtığı dava olmuştur. Bu davada ... 5 numaralı bağımsız bölümün önce ...'a satış vaadi sözleşmesi ile satıldığını, ...'ın isteği üzerine de gayri resmi eşi ...'in borcunun teminatı olmak üzere ...'den satış vaadi sözleşmesi yapılmasını istediğini, kendisinin bu nedenle ...'ye satış vaadinde bulunduğunu, yine ...'ın ...'ye borçlarını ödediklerini belirterek taşınmazı ...'na satmasını istemesi üzerine de ...'na sattığını belirterek sözleşmenin iptalini istemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/09/2019 NUMARASI : 2017/528 ESAS-2019/369 KARAR DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti-alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında imzalanan 06/04/2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imar durumu karşısında geçersiz olduğunun tespitine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM; Davacı vekili tarafından verilen 07/12/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı müteahhit ile 06.04.2017 tarihli, 14425 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzaladığını, davalı müteahhidin sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmede yazılı olan yükümlülüklerini yerine getirmediğini...
Dosya içeriğinden, 17.01.2007 tarihinden beri işyerinde satış görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, 20.11.2012 tarihli fesih bildirimi ile, görevlerini yapmamakta ısrar etmesi sebebiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, işin yürütümüne ait belgelerden saha ziyareti rota kontrol formları, performans gelişim planları ve performans değerlendirme formlarını imzalamamış, yıllık izin belgelerini dahi imzadan imtina etmiştir. Davacının davranışları, iş akışını, planlamasını ve işleyişini olumsuz yönde etkileyici nitelikte olup, iş ilişkisinin sürdürülmesinin, işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği açıktır. Bu anlamda, iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulü yönünde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
İş Mahkemesi TARİHİ : 06/06/2014 NUMARASI : 2013/170-2014/349 Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir. Mahkemece, şirketin zarara uğratıldığı ya da işverenin güveninin kötüye kullanıldığına dair fesih sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı şirket ve davalı ... Petrol Kimyevi Ltd Şti vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında müvekkili şirket lehine 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis edilen taşınmaz üzerinde mevcut veya inşa edilecek akaryakıt satış istasyonunun müvekkilinin bayi olarak işletilmesi hususunda 11.06.2005 tarihli protokolün düzenlendiğini, ayrıca 18.10.2006 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, bu protokol uyarınca müvekkili şirketin ticari inkişaf bedeli adı altında ödemelerde bulunduğunu, hal böyleyken 20.01.2009 tarihinde davalı ... tarafından işletilen akaryakıt satış istasyonunun ve bayilik sözleşmesinin diğer davalı......