Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre davalı işverence iş sözleşmesinin 05.09.2017 tarihinde feshedilmesi üzerine davacı vekili tarafından 02.10.2017 tarihinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade davası açılmasıyla iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun ileri sürüldüğü kabul edilmelidir. Zira yukarıda da ayrıntılı olarak izah edildiği üzere iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için işçi belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmalıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi de somut olay bakımından sonuca etkili görülmemiştir. Bu durumda eldeki davada davacının iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu iddia ederek bakiye süre ücreti tutarında tazminat talep etmesi dürüstlük kuralı çerçevesinde çelişkili davranma yasağına aykırı olduğundan iş sözleşmesinin belirli süreli olarak kabul edilemeyeceği açıktır....
Bu noktada feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında verilen ret kararının kıdem ve ihbar tazminatlarına etkisini açıklamakta yarar vardır. 24. Feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında, mahkemece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesindeki nedenlerle haklı olarak feshedildiği ve bu sebeple işe iade talebinin reddine karar verildiği takdirde, işe iade davasında feshin haklı nedene dayandığının kabulü yönündeki bu kesin tespit, aynı vakalara dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında, unsur etkisi nedeni ile kuvvetli delil olarak kabul edilmeli ve kıdem ile ihbar tazminatlarının reddine karar verilmelidir. 25....
İş Mahkemesi TARİHİ : 14/11/2013 NUMARASI : 2013/536-2013/676 Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davalı işveren tarafından davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli bir sebeple feshedildiğinin kanuni ve yöntemince ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından kanuni süresi içinde temyiz edilmiştir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davalı işveren tarafından davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli bir sebeple feshedildiğinin kanuni ve yöntemince ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından kanuni süresi içinde temyiz edilmiştir....
a satıldığını, bu satış sözleşmesinin noter onayından geçtiğini, müvekkilinin ... adı ve nüfus cüzdanı ile işlem yapan kişi ile ilgili olarak gerekli araştırmayı yaptığını, davacının kimliği çalınmış olsa bile müvekkilinin bu durumu bilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 14/12/2007 tarihli ......
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen gayrimenkul alım – satım ve komisyon sözleşmesinin, müzakere aşamasında davacı yanın kapora bedelini teslim etmemesi ve tek taraflı olarak vazgeçtiğini belirtmesi üzerine müzakere aşamasında kalarak gerçekleşmediğini, Dava dilekçesinde her ne kadar müvekkiline kapora bedelinin ödendiği iddia edilmişse de müvekkiline böyle bir ödeme yapılmadığını beyanla , haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; Davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan gayrimenkul alım satım ve komisyon sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile 52.220 TL nin 12/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir....
E) Gerekçe: Somut uyuşmazlıkta; davacının iş sözleşmesinin, haklı nedenle feshedildiği savunulmuştur. 27/05/2015 tarihli feshi bildiriminde; davacının mağaza müdür yardımcısı olarak çalışmakta iken 25/01/2015 tarihinin kamera kayıtları incelendiğinde kasadan para aldığı ve ve çantasına koyduğunu, facebook resminde yer alan ve davalı firmaya ait monta ilişkin satış işlemi ve fatura kaydının olmadığı ilgili ürünün stoklarda da görülmediği, snack ürünlerinin personel tarafından yenmesine ve kasadaki açıkları kapatmak için para biriktirme adı altında yapılan fişsiz işleme göz yumduğu belirtilmiştir. Yargılama aşamasında davalı işverence; kamera kayıtlarına içeren cd, işyeri ifadeleri, tutanaklar, whatsapp yazışmaları ve satış fişi sureti sunulmuştur....
Mahallesi, 516 ada, 516 parsel ve 514 ada, 514 parsel sayılı çayır niteliğindeki taşınmazların kiralandığını, 6360 sayılı yasa gereği bu taşınmazlarının mülkiyetinin davacı idareye geçtiğini, sözleşmede kira bedelinin düşük gösterildiğini, bu şekilde uzun süreli kira sözleşmesinin muhtarlık yetkisinde olmadığını, bu nedenlerle muvazaalı olarak yapılan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve bu taşınmazlara davalının haksız el atmasının önlenmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini istemişlerdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kefalet sözleşmesinde yer alan kefilin eşinin onayı bölümündeki imzanın davacıya ait olmadığının tespiti, kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve kefalet sözleşmenin iptali istemlerine ilişkindir. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır....
Davacı, davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmişse de, davacı takip dayanağı olan 19.7.2010 tarihli belgede, davalı firmayı temsilen adı yazılı bulunan ...'in imzasının bulunmadığını, bu nedenle söz konusu belgenin geçerli bir tellallık sözlemesi olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Taşınmaz Tellallık Sözleşmesinin düzenlendiği Borçlar Kanununun 404/son maddesi gereğince taşınmazlar konusundaki tellallık sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Bu itibarla tellallık sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması ve her iki tarafça da imzalanması zorunludur. Zira söz konusu hükümde öngörülen yazılı şekil şartı geçerlilik şartı olup, mahkemece de resen dikkate alınmalıdır....