Hemen belirtmek gerekir ki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Ticari olsun/olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır (BK. m. 126/4). Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar (BK. m. 128). BK.' nun 101. maddesince, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da sözedilemez. Adi ortaklıkta, ortaklığın son bulduğu tarihte davacının alacağını isteme hakkı, (ifa zamanı) doğar ve borç muaccel hale gelir ve bu tarihten itibaren zamanaşımı başlar. Somut uyuşmazlık itibariyle taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye edildiği iddia ve bu konuda bir delil sunulmadığına göre, dava zamanaşımı süresinin henüz işlemeye başlamadığının kabulü gerekir....
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE; Dava, adi ortaklığın feshi ile tasfiyesi ve adi ortaklık sözleşmelerine dayalı alacak davasıdır. Bilindiği üzere Asliye Mahkemeleri, Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesi'nce çözümlenir....
ın 1/2 oranında pay verilmek suretiyle 18/04/2022 tarihi itibari ile adi ortaklığın feshi ile taksim ve tasfiye edilmesine, davalılar tarafından sözleşmede yer alan bir kısım yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle dava dışı ......
Mahkemece; mevcut dosyada adi ortaklar arası iç ilişkiden kaynaklanan talebin bulunduğu, taraflar arasında adi ortaklığın olduğu ve söz konusu adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediği yönünde her hangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı, bu nedenle davacının diğer adi ortak olan ...' den (söz konusu senedin muvazaalı olduğundan bahis ile) yapmış olduğu talebini ancak adi ortaklığın tasfiyesi aşamasında ileri sürebileceği, şayet adi ortaklığı tasfiye olmamış ise söz konusu talebi kendi adına değil adi ortalık adına isteyebileceği, söz konusu talebin davacı tarafından bizzat kendi adına istenildiği, bu durumun yerinde olmadığı, adi ortaklık devam ederken mevcut talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafndan temyiz edilmiştir. Davada; taraflar arasında kurulan adi ortaklık gereğince, ortaklığa ait menkul malların yarısının değeri talep edilmiştir....
Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nun 639/7. maddesinde ise "Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla" ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır....
A.Ş. vekili Gizem Çalışkan’a ulaştığını, ancak adi ortaklığın diğer ortaklarından A Yapı San. ve Tic. Ltd....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Adi Ortaklığın Feshi ve Tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevinin genel mahkeme olan Asliye Hukuk mahkemelerine ait olduğunu, mahkememizin görevsiz olup görevli mahkemenin Bursa Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, o nedenle görevsizlik nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafın davasının haksız,hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın esastan da reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye edilmiş olmadığını, tarafların halen adi ortaklıkta %50'şer pay sahibi olduklarını, bu yüzden davacının davalı ortak olan müvekkilinden alacak talep etmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki adi ortaklığın illa fesh edilecekse öncelikle taraflar arasında gerçekleşecek görüşmelerle ve davacı, eşi, davalı, eşi adlarına yapılan tüm menkul ve gayrimenkul mallar,ortaklığın halen mevcut Sgk, Vergi Dairesi ve işçilerle ilgili her türlü borçları da hesaba katılmak suretiyle tasfiyenin sağlanmasının gerekmekte...
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesiyle "DÖ-Pİ-LA Restoran" isimli işletmede ortak olduklarını, işbu ortaklıkta %66 oranında pay sahibi olmasına karşın, davalı ortağın, ortaklık sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, kendisini işletmenin içerisine dahi almadığı gibi, yönetimden de uzak tuttuğunu, ortaklığa ait işletmenin ticari defter ve kayıtlarını ortadan kaldırdığını, ayrıca söz konusu işletme için ruhsat başvurusunun da yine davalının kusuru nedeniyle reddedildiğini belirerek, ortaklığın feshi ve tasfiyesini istemiş, davalı ortak ise davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
HD'nin 26.09.2013 tarih 2012/5474 E. - 2013/15559 K. sayılı ilamı ile de belirtildiği üzere; ''Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve fiilen sona erdiği sabittir. Uyuşmazlık, ortaklık konusu mallardan davacıya ait olanların demir bedellerinin ödenip ödenmemesidir. Davalı cevabında, davacının borçlarını ödemek karşılığında hissesini devraldığını bildirdiğine göre davacının istemi tasfiye payı alacağına ilişkin olmaktadır.'' Tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Birden çok kişinin adi şirket şeklinde bir ticarî işletme işletmesi halinde tacir sıfatı adi ortaklığa değil onu oluşturan adi ortaklara ait olacaktır. Hukukumuzda ortağı tacir olabilen "tek şirket" adi şirkettir. Bir ticari işletmenin adi ortaklık altında işletilmesi halinde ise tacir sıfatı adi ortaklığa değil onu oluşturan adi ortaklara ait olacaktır. Çünkü adi şirket ortakları bir ticari işletmeyi hem kendi adlarına hem de diğer ortaklar adına işletmektedirler. Bu adi şirketin temelidir. Ortaklar -aksine bir anlaşma yoksa- muameleleri hem kendi adlarına, hem de diğer ortaklar adına yaparlar. Bu durumda ortaklar TTK 12/1. maddesi uyarınca tacir sıfatını kazanırlar. (Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, 6. Baskı, 2001, s. 108, 109; Reha Poroy, Hamdi Yasaman, Ticari İşletme Hukuku, 15 Baskı, 2015, s. 131; Yargıtay 11....