WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Belirtilen nedenlerle mahkemece, adi ortaklığın tasfiyesine yönelik uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek, çözümlenmesi gerekirken bu konuda inceleme ve değerlendirme yapılmadan, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin deliller hiç toplanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve gerekli tasfiye işlemleri yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1- Bursa 1....

Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kâr payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nın 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler....

Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

    Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla, tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır....

      Bu durumda davacının talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak değerlendirilip taraf delilleri toplanmalıdır. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....

        Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya(ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir. Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK'nın 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır....

          Sayfasının sondan bir önceki paragrafında bahsi geçen tasfiyeye esas biçimde adi ortaklık adına yapıldığı kabul edilen ödeme tutarının adi ortaklığın kayıtlarında da ödeme olarak gösterilip gösterilmediği ve yine bu tutarların adi ortaklığın yasal defter ve kayıtlarında hangi surette yer aldığı hususlarında SMMM bilirkişi ve tasfiye memurundan ek rapor alınmasına yönelik ara karar oluşturulmuş, ara karar doğrultusunda alınan 18.01.2022 tarihli SMMM bilirkişi ek raporunda; söz konusu adi ortaklık borçlarına yönelik olarak davacı ... tarafından yapılan ödemelerin adi ortaklığın yasal defter ve kayıtları ile uyumlu olduğunun anlaşıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtilmiştir....

            Davacı ile davalı arasında sözlü anlaşma ile adi ortaklığın kurulduğu, sonrasında ise tarafların 01.03.2013 tarihli protokol ile ortaklığın tasfiye koşullarını kararlaştırdıkları tartışmasızdır. O halde mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesine göre; Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir....

              Mahkemece; davacının, davalıya inşaat yapımına ilişkin olarak katkı yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 18/06/2013 tarihli ve 2013/6119 E. 2013/10462 K. sayılı ilamıyla; davada, taraflar ile dava dışı ortak ... arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin istenildiği, bu nedenle öncelikle dava dışı ortak ...'in davaya dahil edilmesinin sağlanması, sonrasında ise 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1 inci maddesi atfıyla Türk Borçlar Kanunu'nun 642 nci maddesi ve devamı hükümlerine göre adi ortaklığın tasfiye işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Bozma ilamı uyarınca davaya dahil edilen davalı ... ; davalı ... ile taşınmazı birlikte satın aldığını, taşınmazın alımı sırasında davalı ...'...

                İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (...'nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar (Prof. Dr. Baki Kuru. İcra ve İflas Hukuku EI Kitabı 2004 bas. Sahife 137, Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12¬574 E. 2003/564 K.. sayılı içtihadı). Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu'nun 10.12.2014 tarih ve 2013/12-1233 E., 2014/1014 K. sayılı ilamında da; henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın, yaptığı işin karşılığında üçüncü kişiden olan alacağının haczinin mümkün olmadığı benimsenmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu