Bölge Adliye Mahkemesinin 15.10.2018 tarihli ve 2018/860 E., 2018/996 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince taraflar arasındaki hukuki ilişki adi ortaklık olarak nitelendirilmiş ise de, adi ortaklığın resmi olmasa da yazılı bir anlaşma ile kurulması gerektiği, adi ortaklığın kurulduğuna dair hiçbir yazılı delil ve belge bulunmadığı, adi ortaklık olarak değerlendirmenin usul ve yasaya uygun olmadığı, kaldı ki adi ortaklık kabul edilse dahi tasfiye usul ve şartlarının farklı olduğu, tasfiyeye ilişkin de yeterli inceleme yapılmadığı, bu durumda davacının dosyaya sunduğu bilgi ve belgeler, tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilebileceği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yargılamanın yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. 4....
Davacı davalı ile yaptıkları adi ortaklık gereği alınan işin malzeme ve işçiliğinin adi ortaklık tarafından kendi firmasından satın alındığından bedelinin tahsilini talep etmiştir.Davalı,davacının adi ortaklıktan alacak talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında ileri sürülmesi gerektiğini savunmuştur.Tarafların belediyeden aldıkları ... için adi ortaklık yaptıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davacı adi ortaklıktan olan alacağını pilot ortak davalıdan talep etmiştir.Taraflar arasında davacı 2008/15435-2009/6275 tarafından açılan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin dava derdest olduğu anlaşıldığına göre davacının adi ortaklıktan olan alacağının tahsili için açtığı eldeki dava ile adi ortaklığın fesih ve tasfiye davası birbirleri ile bağlantılı davalar olup biri hakkında verilecek karar diğer davayı da etkiler nitelikte olduğundan her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Ortak Gişimi olarak adi ortaklığa yöneltilmiş, dava dilekçesi adi ortaklık adına tebliğ edilmiş, davalı adi ortaklık vekili taraf ehliyetlerinin olmadığını bildirmiş, bu nedenle davacı vekiline, adi ortaklığı oluşturan tüm ortakları davalı olarak göstermesi, dava dilekçesinin tebliği ve delillerin bildirilmesi için süre verilmiş, davacı vekili beyanında dilekçe verip davayı adi ortaklığı oluşturan şirketlere yöneltmeyeceklerini bildirmiştir. Bu durumda tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan davalı hakkında açılan davanın, pasif husumet ehliyeti yokluğundan dolayı HMK m.114/1-d delaletiyle HMK m.115/2 uyarınca, dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar vermek gerekmiştir....
Maddesinde, ''adi ortaklık sözleşmesi iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir'' denilmiştir. Bu tanımdan, adi şirketin - ortaklığın - unsurlarını; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilmiştir. Adi ortaklık; Bir yönüyle borç sözleşmesi olmasının yanı sıra, bir yönüyle de ortak bir gayenin yerine getirilmesini amaçlayan sosyal bir birliktir. Bu nedenle, ticari ilişkide ortakların şahsı da önem arz etmektedir. Kanun, adi ortaklık ilişkisinin kurulması için herhangi bir şekil şartı öngörmemiştir. Kanun ortaklık sözleşmesinin geçerliliğini şekle bağlamamıştır. Adi ortaklık sözleşmesinin en önemli iki unsuru; ortak amaç ve ortak amacı gerçekleştirmek için ortak çaba unsurlarıdır. Bu iki unsur adi ortaklığın olmazsa olmaz unsurlarıdır....
adi ortaklık hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerektiğini belirtmişler ve de sonuç ve istem olarak da davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir....
Dava, taraflar arasında adi ortaklık olup olmadığı, varsa ne şekilde oluştuğu, tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın fesih ve tasfiye şartları ile davacının tasfiye sonucu alacağa hak kazanıp kazanmayacağına ilişkindir. Dosya kapsamına göre; davacı --- arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında tarafların tacir olmadığı ve bu hususun dosyada mübrez ---yazısı ile sabit oyduğu bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı ve davalıların oluşturduğu adi ortaklığın davacıya borçlu olup olmadığı hususu ihtilaflı olduğundan mahkememizce öncelikle davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı için inceleme yapıldığı, bu kapsamda davalı adi ortaklığın ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, bu incelemeye göre takip dayanağı olan faturanın davalı adi ortaklık defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davalının kendi defter ve kayıtlarına göre davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, yine BA formlarına göre de söz konusu faturanın davalı kayıtlarında yer almadığı, her ne kadar davacı tarafından adi ortaklığı oluşturan davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının da ayrı ayrı incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de takip dayanağı olan e- faturanın davalının oluşturduğu adi ortaklık ve adi ortaklık vergi numarası adına düzenlendiği, bu nedenle davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında yer almasının yasal olarak olanaklı...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/04/2021 NUMARASI : 2015/545 ESAS, 2021/160 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Miras Taksim Sözleşmesinden Kaynaklı) KARAR : KARAMAN 1....
Davalı taraf şirketlerin adi ortaklık kurduğuna ilişkin dosyaya tüm delilleri sunmuş olup, bilindiği üzere adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, adi ortaklık aleyhine açılan davalar ile yapılan takiplerde husumetin tüm ortaklara yöneltilmesi zorunludur. Öte yandan itirazın iptali davası takip hukukundan kaynaklanmakta olup, icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle yetkili icra dairesinde, usulünce icra takibi yapılmış olması itirazın iptali davası yönünden dava şartı niteliğindedir. Adi ortaklığı oluşturan şirketler takipte ayrı ayrı borçlu olarak gösterilmesi gerekirken incelenen icra dosyasında husumetin sadece adi ortaklık adına yöneltildiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle husumet ehliyeti bulunmayan adi ortaklığa karşı takip başlatılması ve icra takibindeki bu eksikliğin sonradan tamamlanmasının mümkün olmaması da göz önüne alındığında takibin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır....
Taraflar arası uyuşmazlık her ne kadar yukarıda belirtildiği şekilde oluşmuş ise de uyuşmazlığın esası yönünden değerlendirmeye geçmeden evvel dava şartları yönünden dosyanın değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmakla bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde takip konusu alacağın adi ortaklık ile olan ticari ilişkiden kaynaklandığı, adi ortaklık borçlarından ötürü adi ortakların arasında 3. kişilere karşı mecburi dava arkadaşlığın bulunduğu (Yargıtay kapatılan 15. HD'nin 2019/2305 esas ve 2020/404 karar sayılı içtihat), buradan hareketle ortaklıktan olan alacağın tüm ortaklardan talep edilmesi gerektiği yani adi ortaklık alacağından kaynaklı icra takibinde tüm ortakların borçlu olarak gösterilmesi gerektiği (İzmir BAM 14....