Bu hükme göre adi ortaklık mallarının üzerinde, adi ortaklığı oluşturan gerçek ve tüzel kişilerin elbirliği ile mülkiyet hakları bulunmaktadır. Herhangi bir şeyin tamamının veya hissesinin üzerinde adi ortaklığın mülkiyetinin var olabilmesi için, bu şeyin adi ortaklık adına kayıtlı olması gerekmektedir. Takip dosyasının incelenmesinde; borçlunun 1/2 hissesinin bulunduğu araç ve taşınmazların üzerine haciz konduğu anlaşılmaktadır. Haciz uygulanan hisselerin ise, adi ortaklık adına değil, borçlu şirketin adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda haciz konan araç ve taşınmazların adi ortaklık adına kayıtlı olduğundan bahsedilemez. O halde mahkemece haciz konan taşınmaz ve araçlar adi ortaklık adına kayıtlı olmadığından şikayetin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsizdir....
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davanın, davalı .......olarak adi ortaklığa karşı, davacının 01/01/1976-01/09/1980 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespiti istemli açıldığı anlaşılmaktadır. Adi ortaklık; Türk Borçlar Kanunu 620/1. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir şahıs birliğidir. Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, adi ortaklık sözleşmesi; kişi, sermaye ve sözleşme unsurlarını içermektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer alan madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, adi ortaklıklarda mal teslimi ve hizmet ifası adi ortaklık tarafından yapıldığından, katma değer vergisinin mükellefi adi ortaklık olacak, beyanname ortaklık adına düzenlenecek, ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine verilecek, ancak verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir. Aynı zamanda adi ortaklıklar Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen bütün mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu açıdan, Kanun'un belirtmiş olduğu belge düzenine uymaları, yani, fatura, gider pusulası gibi belgeleri bastırmaları, defter tutmaları, kullandıkları defter ve belgeleri zamanaşımı süresi içinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmeleri gerekmektedir....
Kural olarak, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında, adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia edene düşer. Bu iddiayı ileri süren taraf, adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan, iddiasını HMK. md.200 gereğince senet (kesin delil) ile ispat etmelidir. Ortaklık, taraflar arasında yapılan bir anlaşma veya mahkeme kararı olmadıkça tasfiye edilmiş sayılamaz. Bir başka deyişle, tarafların ortaklıktaki hak ve borçları hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadıkça veya bu husus mahkeme kararıyla belirlenip tasfiyeyle karar verilmedikçe adi ortaklığın devam ettiği kabul edilmelidir. Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. TBK.nun 147/4 maddesi gereğince; bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasında açılmış bulunan davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır....
ceza ihbarnameleri ile yapılabileceği, bu nedenle adi ortaklık adına düzenlenen vergi-ceza ihbarnamelerinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden ......
Bu nedenle ortaklık adına açılacak davaların adi ortaklığı oluşturan ortaklardan herhangi biri tarafından açılması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen nazara alınır. Dairemizce, gerekçeli kararın adi ortaklığı oluşturan şirketlere tebliği ile temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosya mahalline geri çevrilmişse de, adi ortaklık vekili tarafından verilen dilekçe ile temyiz başvurusunun adi ortaklık adına yapıldığı, tamamlanması gerekli bir tebliğ işlemi bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. İcra mahkemesi kararının adi ortaklık tarafından temyiz edildiği ve yine temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Dairemiz ilamına karşı adi ortaklık tarafından karar düzeltme yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından dava açma ehliyeti yoktur. Karar düzeltme yolu da bir dava olmakla adi ortaklığın karar düzeltme yoluna başvurma yetkisi bulunmamaktadır....
adi ortaklığı kötü yönettiği kendi menfaatine hareket ederek adi ortaklık zararına sebep olduğuna yönelik iddiaların davacı tarafça ispatlanamaması nedeniyle davacı tarafça adi ortaklığın feshi ve davalı şirketin adi ortaklığı yönetim yetkisinin kaldırılmasına yönelik davaların reddine, davacı ...'...
İşbu adi ortaklık sözleşmeleri ile adi ortaklığı temsilen yetkili kılınan ---- tüm yetkileri sona ermiş olup, adi ortaklığı temsilen işbu fesih tarihi itibariyle hiçbir yetkileri yoktur. İşbu fesih sözleşmesi ve yetki kaldırmaya dahi fesilname ticaret sicil gazetesinde yayınlanacaktır. Adi ortaklığı oluşturan her iki taraf olarak birbirimizden herhangi bir hak ve alacağımız yoktur. İşbu adi ortaklığı oluşturan her iki taraf fesih tarihinden itibaren ortaklığı borçlandırıcı hiçbir işlem yapmayacağını ve yapmadıklarını, çek, senet vs.kıymetli evrak düzenlemediklerini ve düzenlemeyeceklerini beyan, kabul ve taahhüt ederiz" şeklinde beyan ve taahhütte bulunmuşlar ve dilekçeleri ekinde dosyaya sunarak adi ortaklık sözleşmelerini anlaşarak fesih ettiklerini beyan ve kabul etmişlerdir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin 2018/118 Esas, 2020/191 Karar sayılı dosyasında 03/11/2020 tarihli kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize tevzi edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalının amca çocukları olduklarını, davacıyla davalının belirli bir dönem adi ortaklık ilişkisi kurduklarını, adi ortaklığın davacıya ait (Karadağlar Seramik-Osman Karadağ) isimli şahıs şirketi üzerinden gerçekleştirildiğini, tarafların adi ortaklık yaptığı dönemlerde bir kısım taşınmazları ortaklık adına satın aldıklarını, dava konusu taşınmazında adi ortaklık döneminde adi ortaklık adına alındığını, tarafların adi ortaklığı kendi iradeleri ile sonlandırdıklarını ve ortaklığa ait malları kendi aralarında taksim ettiklerini, yapılan taksime göre dava konusu taşınmazın davacıya kaldığını, buna karşılık dava dilekçesinde belirtilen diğer taşınmazların davalıya bırakıldığını, davalıdan alacaklı olduğu 8.000 DM...
Davacı, davalı ile adi ortaklık kurduklarına ilişkin olarak tanık dinletmiş ise de, davalı tarafın tanık dinlenmesi hususunda muvafakati bulunmaması nedeni ile dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınması mümkün olmayıp, davacının davalı ile aralarında adi ortaklık bulunduğu iddiasını yazılı delille ispat edemediği" gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir....