WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü üzere, katma değer vergisi uygulaması bakımından, adi ortaklık, ortaklardan bağımsız işletme birimi olarak vergilendirilmekte, defter tutma, fatura bastırma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi yükümlülükleri ortaklardan ayrı yerine getirme zorunluluğunda bulunmaktadır. Katma değer vergisi uygulaması açısından, ortaklardan bağımsız işletme kabul edilen adi ortaklıklarda, mal alımı, mal teslimi ve hizmet ifası gibi edimler adi ortaklıkça yerine getirildiğinden, katma değer vergisi mükellefi de adi ortaklık olacak, beyannamelerin adi ortaklık adına düzenlenerek, yönetim yetkisine sahip ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle bağlı olunan vergi dairesine verilmesi üzerine de, ortaklık adına tarh ve tahakkuk eden vergilerin ödenmesinden de müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan her biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir....

    Yine, T.B.K.nun 620.maddesinin, 2.fıkrasında ise paralel bir düzenleme ile, “Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tâbi âdi ortaklık sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, bu konuda uyuşmazlık vaki olduğunda dahi, ortaklık olduğu sabit olan ilişkilere, adi ortaklık hükümlerinin uygulanması gerektiği hususu açıkça hükme bağlanmış bulunmaktadır. Yukarıda açıklanan hukuki dayanaklar ve olgular karşısında, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalıdır. Somut olayda davacı davalı ile aralarında adi ortaklık ilişki olduğunu beyan ederek bu kapsamda alacak talebinde bulunmuştur....

    fesih ve tasfiyesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere adi ortaklığın ve bu ortaklık sırasında elde edilen menkul ve gayrımenkul malların ve gelirlerin ve nakdi alacakların ½ hissesinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir....

      karşı ------ engellenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalının adi ortaklık hükümlerine ve mevzuata aykırı davranarak ele geçirdiği bağımsız bölümlerin bir kısmını müvekkilinin onayını almadan elden çıkardığını, müvekkilinin büyük zarar gördüğünü, davalının satışa dair tutarları adi ortaklık adına açılan banka hesabına yatırmadığını, müvekkilinin zararına tasarruf ettiğini, satış bedeli ve diğer detayların müvekkilinden gizlendiğini, taşınmazların değerinin altında satıldığını, davalının adi ortaklığa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, inşaattaki bazı işlerin müvekkili tarafından alt taşeronlara verilmesi suretiyle malzeme ve işçilik ücreti olarak ---- katkı sağladığını, müvekkilinin adi ortaklığın gelir ve giderleri bakımından bilgilendirilmediğini, müvekkilinin katkılarıyla adi ortaklık konusu inşaatın tamamlandığını, davalı tarafından adi ortaklık borçlarının ödenmediğini belirterek---- üzerine konulan tedbir kararının davanın kesinleşmesi anına kadar...

        Dosyanın mevcut hali itibariyle adi ortaklık iddiasının ispata muhtaç olduğu," şeklinde sonuç ve kanaatine karar verildiği beyan edilmiştir. DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE: Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.Borçlar Kanunu hükümlerine göre adi ortaklık sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması şekil şartı olmayıp ispat koşulu yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Davacı taraf aralarında ortaklık bulunduğunu iddia etmekte, davalı ise bunu inkâr etmektedir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle adi ortaklık, adi ortaklık sözleşmesinin niteliği, şekli üzerinde kısaca durulması faydalı olacaktır. Adi ortaklık, belli bir amacı gerçekleştirmek isteyen kimselerin bir araya gelerek oluşturdukları, ayrı bir kişiliği bulunmayan, kuruluş ve işleyişlerinde sıkı şekil kurallarına tâbi olmamaları ve basit bir yapıya sahip bulunmaları nedeniyle uygulamada sıkça karşılaşılan özel borç ilişkisi mahiyetindeki ortaklıklardır....

          Davalı T9 cevap dilekçesi ile; müvekkilinin de dahil olduğu davalılar arasında bir adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, ancak davalı SCS Gayrimenkul tarafından davacıya verilen dava konusu taahhüdün bu adi ortaklık ile hiçbir ilgili olmadığını, bu sebeple müvekkili ile de bir bağlantısı olmadığını, davacı ile SCS arasında yapılan satış sözleşmesinden 12 gün sonra adi ortaklık sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, bu sözleşmenin adi ortaklık nedeni ile müvekkilini bağlamadığını, davalılar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesindeki yükümlülüklerin SCS gayrimenkul tarafından yerine getirilmediğini, bu sebeple adi ortaklığın amacı olan projenin başlatılamadığını, SCS gayrimenkule adi ortaklığı temsil yetkisi verilmediğini, bu sebeple adi ortaklığı bağlayıcı işlem yapmasının mümkün olmadığını, SCS gayrimenkulün hiç bir şekilde pilot ortak yahut temsil selahiyeti olan bir ortak olmadığını, adi ortaklık sözleşmesinin temsil ve ilzam maddesinde her üç ortağın temsilcisinin imzasının olmadığı...

          Temsil yetkisi, zımnen icazet, temsil belgesi, adi ortaklık sözleşmesi veya ortaklık kararı ile verilebilir. O halde mahkemece; borçlu adi ortaklığın diğer ortağı ...’in, adi ortaklığı temsil ve ilzama yetkili ortak sıfatında olup olmadığının adi ortaklık sözleşmesi, ortaklık kararları veya varsa temsil belgesi temin edilerek tesbiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik şekli bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Somut olaya gelince; davacı, davalı ile birlikte inşaat yapımı ve satımı konusunda adi ortaklık kurulduğunu, ancak ortaklık nedeniyle yaptığı harcamaların davalı tarafından kendisine verilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacının ileri sürdüğü adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir. Bu durumda, ortaklığın var olduğunu ispat davacıya düşer. Davacı alacaklının, adi ortaklık ilişkisini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Taraflar arasında, dava konusu taşınmazlar üzerinde yapılan inşaat nedeniyle adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağına ilişkin olarak daha önce Didim Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/333 E, 470 K sayılı dosyası ile görülen dava, adi ortaklığın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş, bu karar 13.Hukuk Dairesi tarafından 15.06.2010 tarihinde onanarak kesinleşmiştir....

              Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, özellikle davacı tarafından adi ortaklık sözleşmesinin sunulmamış olması, davalı tarafından sunulan ve Türkiye Ormancılar Derneği ile davalı arasında imzalanan 02/08/2016 tarihli sözleşme ve tarafların muvafakatiyle dinlenilen tanık beyanları dikkate alındığında, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunun ispatlanamadığı, adi ortaklık ilişkisinin hukuki işlem niteliğinde olduğu ve senetle ispatı gerektiği, tarafların muvafakatiyle dinlenilen tanık beyanlarının da adi ortaklık ilişkisinin varlığını ortaya koymadığı, davacının da yemin deliline de dayanmadığı, adi ortaklık ilişkisinin ispatlanamaması nedeniyle ortaklık kapsamında tasfiye ve alacak talebinde de bulunulamayacağı kanaatine varılmakla, davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                Davacı; davalı ile aralarında bir dönem adi ortaklık ilişkisi olduğunu iddia etmiş, davalı ise bu iddiayı kabul etmemiştir. Adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia eden taraf, bunu yazılı delil ile ispatlamalıdır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2019/2425 - 9895 E.K. Sayılı ilamı) Taraflar arasında yazılı olarak düzenlenmiş bir adi ortaklık sözleşmesinin bulunmadığı uyuşmazlık konusu olmadığına ve eldeki dava yönünden ikrar veya kesin hüküm bulunmadığına göre davacı, adi ortaklık ilişkisini kesin delil olan yemin delili ile ispatlamalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu